"Evet," dedim masama kalçamı dayarken. Kahveden bir yudum aldım.

"Şu an üzerinde çalıştığımız bir okul projesi var, babam senin de dahil olmanı istedi. Detayları sana mail yolladım. Öğleye kadar biraz incele, öğleden sonra yatırımcılarla toplantımız var."

Şaşırdım. "Ben de mi toplantıya gireceğim?"

"Elbette," dedi başını sallayarak.

Kupayı masaya bıraktım. "Pekala, sadece ilk günden beklemiyordum."

"Şirketimiz oldukça yoğun tempoyla çalışıyor Selin," dedi. "Bir süre sonra alışırsın."

Anlayışla başımı salladım. Önüme gelen saçımı kulağımın arkasına attığımda bakışları saçlarımı buldu. Yüzünde histerik bir gülüş oluştu. "Fatih'in aklı mı bu?"

Kaşlarım çatıldı istemsizce. "Hayır, Fatih kişisel tercihlerime karışmıyor."

Dalga geçer gibi güldü. "Anladım."

"Yiğit Bey, bakın Fatih ile geçmişte bir şeyler yaşamış ve şu an ondan hoşlanmıyor olabilirsiniz. Fakat bu probleme beni katmamanızı rica ediyorum."

"Yani?" dedi rahat bir tavırla.

Bıkkın bir nefes verdim. "Yani, Fatih'in olduğu ortamlarda benimle lüzumsuz bir samimiyete bürünmenizi istemiyorum. Rica ediyorum."

Kısık bir kahkaha attı. Kafasını iki yana salladı. "Seni, benden mi kıskanıyormuş?"

"Hayır," dedim net bir sesle. "Bunu sizden ben istiyorum."

"Peki, peki," dedi tane tane. "Öyle olsun Selin."

Memnuniyetle gülümsedim. "O zaman ben projeye bir göz atayım."

Kibarca kovdum.

"Tabi, kolay gelsin sana." Son bir bakış  arkasını döndü. Yiğit odadan çıktıktan sonra rahat bir nefes verip masaya geçtim. Yanımda getirdigim birkaç kişisel eşyayı yerleştirdikten sonra bilgisayar ekranını açtım. Açılır açılmaz mail kutusunun üzerinde beliren '2' simgesi gözüme çarpmıştı. Üzerine tıkladığımda birinin şirket tarafından gönderilmiş bir tebrik mesajı olduğunu gördüm. Diğeri ise Yiğit'ten gelmişti. Projenin taslak dosyasını bilgisayara indirip göz atmaya başladım.

--

Önümdeki not tuttuğum küçük defteri kapatıp gözlerimi ovuşturdum. Uyuşan boynumu düzeltip sızlandım. Proje cidden kapsamlıydı. Yaklaşık 33 dersliğe sahip, yatılı büyük bir okul projesiydi. Bazı noktalarda kafama takılan yerleri ve önerilerimi not tutmuştum. Toplantıda ne yapacağımı bilmiyordum, eğer fikrim sorulursa yazdıklarımı direktif almayı düşünüyordum.

Bilgisayar ekranından gördüğüm kadarıyla öğle yemeği vakti gelmek üzereydi. Yaklaşık üç saattir bu pozisyonda mı duruyordum?

Kapı tıklatıldı. Gelmesini söylediğimde içeriye Rana girdi.

"Kolay gelsin Selin Hanım. Yemeğinizi dışarıda mi yersiniz, yoksa odanıza yemekhaneden göndereyim mi?"

On beş dakika kadar önce kendime söylediğim mevsim salatasını düşünerek, "Teşekkür ederim Rana, ben söyledim dışarıdan," dedim.

"Pekala," dedikten sonra arkasını dönüp yavaşça kapıyı kapattı.

Yaklaşık yarım saat sonra gelen salatamı büyük bir iştahla yedim. Telefonumu alıp kızların cevapsız mesajlarına yanıt verdim.

Dakikalar sonra Rana yine odama gelip toplantıya inmem gerektiğini haber vermişti. Odadan notlarımı alarak çıktığımda koridorda Yiğit'le karşılaşmıştım. Beraber iki kat aşağıya inip toplantı salonuna gitmiştik. Emrah amca da katıldıktan sonra toplantı başlamıştı.

STADYUMDA AŞK VAR! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin