Musab: Ne istemesi lan?

Musab: İsteyemez kimse onu

Melih: Kardeşim sen gerizekalı mısın?

Melih: KIZ İSTEMEYE GİDİYORSUN HANİ SEN?

Melih: Vazgeç Musab, geç değilken vazgeç

Musab: Artık çok geç

Gideceğimiz yere vardığımızda telefonumu cebime atıp ifadesiz bir yüzle kapıya heyecanla basan anneme baktım. Melih şuan neler yazıyordu bilmiyorum ama cebimdeki telefonun üst üste titremesi bana baya bir sövdüğünü gösteriyordu.

İki kez tıkladığımız kapı Kestane'nin annesi tarafından açıldığında görüş açıma ilk Kestane girdi. Mutsuz olan yüzü kaşlarımı çatmama sebep olunca annesinin gülen yüzü ikimizin de eşit olduğunu vurguluyordu.

Bu kız değil miydi onu istemeye gelelim diye türlü taklalar atan?

Annesine selam verip içeri girdiğimde babası Davut Amca ile tokalaştım. Adam gözlerime öyle bir bakıyordu ki, utanmasam gülerdim. Salona geçtiğimizde Ecrin hemen yanıma oturmuş kolunu koluma bağlamıştı. Daha sonra dayanamayıp kulağıma eğildi.

"Çok pişman olacaksın abi!"

Olmayacaktım.

Onu umursamadan aile fertlerime baktığımda Mustafa Abim varlığını hatırlatmak istercesine bana bakıp göz kırptı. Alaylı bir tebessüm gönderdikten sonra bakışlarım Ecrin'e kaş göz işareti yapan annemi buldu. Kestane mutfağa gitmişti, sanırım annem de kızını onun yanına göndermek istiyordu ama benim minik kardeşim omuzlarını silkip başını koluma yasladı.

Şuan bu odada bulunan en mutlu insan iki kişinin annesiydi.

Ecrin telefonunu cebinden çıkardığında istemsizce bakışlarım oraya kaydı. Hilal benimle konuşmuyordu, şuan Ecrin'e yazdıklarından da bana ne kadar öfkeli olduğunu anlayabiliyordum.

Sarı Cadım: O Gerizekalı abin bir daha karşıma çıkmasın

Sarı Cadım: Ağlamak istiyorum şuan tepine tepine

Sarı Cadım: Keşke gelip orayı basabilsem

Ecrin: Kestane'nin bakışlarından korktum ben Hilal

Ecrin: Kız çok mutsuz

Sarı Cadım: Niye? İstediği bu değil miymiş?

Ecrin ne cevap verdi bilmiyorum ama daha fazla bakmak istemeyip konuşmaya başlayan babama döndüm. Tam o sırada Kestane asık suratla içeriye girdi. Ona hiç bakmayıp babama odaklandım.

"Evet efendim...sebebi ziyaretimiz belli." dedikten sonra Davut Amcaya odaklandı. "Allah'ın emri peygamberin (sav) kavliyle kızınız Kestane'yi oğlumuz Musab'a istiyoruz."

Davut Amcanın gözleri direk beni bulduğunda ona tebessüm edip kafamı salladım. Mesajı almış olacak ki, derin bir nefes alıp babama döndü. "Rahmi, seni severim bilirsin. Evlatların da altın gibi maşallah, hepsini ayrı ayrı severim. Hatta bu iş benim çok hoşuma giderdi ancak..." dedikten sonra bakışları tekrar bana döndü.

"Ben kızımı size veremem."

Bomba etkisi oluşturan bu sözler salona çığ gibi düştüğünde aile üyelerim şaşkınlıkla bakarken ben derin bir oh çektim. Aklıma dünkü sohbetimiz geldiğinde dudaklarımdaki gülümseme arttı.

"Dediğim gibi Davut Amca, sana olan saygım sonsuz. Çok da severim seni ama kızınıza karşı hiç bir hissiyatım yokken onu üzemem." Demiştim karşımdaki adama bakarak.

Davut Amcanın çatık olan kaşları sözlerim ile yumuşadığında, "E o zaman istemeye niye geliyorsunuz evladım?" diye sordu mantıklı olarak.

"Annem yüzünden, eğer bu gece bu işin olmayacağını sizden duyarsa beni daha fazla zorlamaz. Bu durumda kızınız da üzülmez."

Davut Amca kafasını onaylar bir şekilde salladığında elini omzuma koydu ve, "Merak etme evlat, kızımı zorla istemeyen birine verecek değilim." dedi.

Annem ve Ecrin şok ile Davut Amcaya baktıklarında Kestane'nin durumu bildiğini anlamıştım. Muhtemelen Davut Amca ona durumdan bahsetmişti. Bir karmaşa ortamı oluştuğunda Ecrin hızla telefonunu eline alırken herkesi orada bırakıp çıktım o evden. Kravatımı elimle çözdüğümde yüzümde kocaman bir gülümseme vardı.

Madem sen beni istemiyorsun, ben de isteyene kadar çabalarım.

Ellerim gözlerini ilk kapadığı andan beri hissediyordum aslında onu unutamayacağımı. Çocuk aklı felan derken gerçekten çok bağlanmıştım o zamanlar ona. Hayatın neler getireceği belli değildi, ama benim kalbim onun için atıyordu ve başka birisini buyur edemezdi.

Yüzümdeki gülümseme ile evime doğru giderken telefonum yine titredi. Melih'i dövmeyi aklımın bir köşesine not etmiştim. Telefonumu sitemle cebimden çıkarınca gelen mesajın Melih'den olmaması ilk şokumdu.

Diğer şokum ise okuduğum satırlarda saklı kalmıştı.

0522*******: Musab

0522*******: Seninle evlenirim

(Görüldü.)

***
"Sen yoksun, her mevsim kış gibi." ~E.N.K

"Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar." (Hz Muhammed (sav))

Kördüğüm Güzeline bölüm attım bu arada ballar

Allah'a emanet olun...

Müezzin | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin