22 (d) ༄ fin

1.3K 151 61
                                    

İsmini duymasıyla şok olmuş bir şekilde donakalan çocuk hızla bunu nasıl öğrendiği üzerine düşünmeye başladı. Biri mi söylemişti? Hayır, bu mümkün değildi. Hyunjin Seungmin ile konuştuğunu bir kişiye bile söylememişti. O halde nasıl öğrenmişti ki?

"Salak olmadığım için kusura bakma, oyununun böyle sonlanmasını istemezdim."

Seungmin hâlâ ortaya çıkmayan çocuğu cevaplar şeklinde tekrar konuştuğunda Hyunjin yutkundu. Kaçışı yoktu, yolun sonuna gelmişti.

Oyun bitmişti.

Yavaşça kapının arkasından çıkıp çocuğun yanına adımlarken kalp atışları hızlanmaya başlamış, elleri terlemişti. Pek utangaç biri olduğu söylenemezdi ancak şu an içinde bulunduğu durum onu kızartabilecek kadar ciddiydi.

"Sen...nasıl?"

Seungmin yüzüne gülümseyerek bakarken mırıldandı öylece. Bunun üzerine Seungmin yanını göstererek oturmasını işaret etti. Hyunjin buna uyarak yanına otururken çocuğun bir an önce konuşmasını istiyordu.

"Aslında o kadar belliydi ki, sadece ihtimal verememiştim."

Seungmin söylediğinde Hyunjin kaşlarını çattı. Bunun üzerine Seungmin devam etti.

"Beni sürekli izlediğini gösterircesine mesajlar atıyordun. İlk ipucunu senin benim sınıftayken nasıl davrandığıma dair mesajlar atmanla aldım. Sonuçta beni ders saatleri içinde başka nereden izleyebilirdin ki?"

Hyunjin bunun oldukça kolay olduğunu kabul ederek çocuğun devam etmesini bekledi.

"İkinci ipucunu ise Hyunjin, yani sen ile proje ödevi için kafeye gittiğimizde midemin bulandığını söylemem ve bunun ardından Hyunjin'in kafasını telefonundan çekip telaşlı bir şekilde bana dönüp iyi olup olmadığımı sorması ile aldım. Daha yüzümün halini bile görmeden nasıl telaşlanarak iyi olup olmadığımı sorabilirsin ki?"

"Sonuncu ipucu ise, bak bu diğerlerinden de basit. Bana Jaewonlarla takılmamamı söyledin ve o konuşmadan sonra beş gün boyunca tek bir mesaj bile atmadın. Şaşırtıcı değil mi? Her neyse, ben Jaewon ve arkadaşlarıyla oldukça uzak ve pek sessiz bir depoya gittiğimde tam kavgaya karıştığım an içeri biri girdi. Kim sence?"

Seungmin gülerek çocuğun yüzüne baktı, Hyunjin hâlâ ifadesiz bir yüzle ona baktığında kıkırdadı.

"Tabiki Hwang Hyunjin! Bak bunu hiç beklemiyordum! Benim için kavga etti, üstelik neden orada olduğu sorulduğunda da sadece oralarda takıldığını söyledi. Okul saatleri içinde öyle bir yerde takılmak? Hiç de bana okul hakkında nutuk çeken Hwang Hyunjin'lik bir hareket değil doğrusu."

Seungmin cümlesini bitirdiğinde Hyunjin dudağını ısırdı. Gerçekten de baya belli etmişti, ama ne yapabilirdi ki? O gün Seungmin'i takip etmeseydi başına kötü şeyler gelebilirdi.

"Pekala, sen kazandın." Hyunjin ellerini teslim olurcasına yukarı kaldırdı.

"O anonim bendim, evet."

"Berbat bir oyuncusun, ama iki rolü de oynamaya çalışmak zor bir iştir, saygı duyuyorum."

Hyunjin güldü. "Öyleydi. Ama her şeye değdi."

Seungmin yavaşça kafasını çocuğa çevirdi. Gözlerini çocuğun yüzünde dolaştırırken Hyunjin de bununla kuşkulanmış, yanlış bir şey söyleyip söylemediğini anlamaya çalışmıştı.

"Neden benim için bu kadar uğraştın?"

Seungmin'ın tok sesi ortamda süzüldüğünde Hyunjin gözlerini onun gözlerine dikti.

"Çünkü değişmediğini biliyordum. İnsanların seni ne kadar kırdığını, seni ne kadar hafife aldığını... Ve bunun yüzünden yüzündeki gülümsemenin kaybolacağını biliyordum. Bunu istemedim, o içimi ısıtan gülümsemenin hiçbir yere gitmesini istemedim Seungmin."

"Bu yüzden hep beni gülümsetmeye çalıştın."

"Çünkü onun ait olduğu yer senin yüzün. Birkaç insan yüzünden kaldıracağın tozlu bir raf değil."

Seungmin çocuğun kurduğu cümlelerle güldü.

"Teşekkür ederim."

"Etme, çünkü teşekkür etmen için yapmadım. Hatta bir şey söylemene bile gerek yok. Sadece kimseyi umursama, kimsenin yüzündeki gülümsemeyi soldurmasına izin verme."

"Vermeyeceğim. Senin ve kendim için hep gülümseyeceğim Hyunjin-ah."

Hyunjin gülümsedi.

"Bunu duyduğuma çok sevindim."

Ardından aklına yeni gelen şeyle kısık bir küfür savurdu. Cebine soktuğu yıldızpatıyı çıkarırken hafif bükülmüş çiçek dudaklarını büzmesine sebep oldu. Seungmin ise onun halini fark etmiş, kafasını ona döndürmüştü.

"Bir sorun mu var?"

"Bugün ayın kaçıydı ya?"

Seungmin düşündü.

"Yirmi ikisi." diye mırıldandı.

Ardından yeni idrak edebilmiş bir şekilde Hyunjin'e dönerken çocuğun elindeki çiçeği kulağının arkasına koymasıyla durakladı.

"Doğum günün kutlu olsun."

Hyunjin gülümseyerek söyledi, ardından çocuğun kulağındaki bebek mavisi çiçekle ne kadar güzel göründüğünü fark etti. Hoş bir uyumun içerisindeydi çocuk, hafifçe kızarmaya başlayan yanakları ise bu uyumu arttırmıştı.

"Sen..."

"Evet, biliyordum. Abartılacak bir şey değil."

Seungmin kalbinin hızlanmaya başladığını hissetti. Doğum gününü ona veyahut başka birine söylememişti hiç, hatta kendisi bile unutmuştu. Fakat Hyunjin yine kendisini şaşırtmış, kendisinin bile unuttuğu doğum gününü ona hatırlatmıştı.

"Çok...çok komik ama kalbimin hızlanmasına engel olamıyorum. Beni dünyanın en özel insanıymışım gibi hissettiriyorsun ve eğer böyle yapmaya devam edersen sanırım gerçekten sana aşık olacağım."

Seungmin başını eğmiş bir şekilde söylerken Hyunjin duydukları üzerine dudakları hafifçe aralanmış, gözleri kararmıştı.
Elini çocuğun çenesine götürüp kendisine yaklaşırken mırıldandı.

"Bunu kim söyledi?"

Seungmin daha fazla utanmaya başladı. Öyle ki yanaklarındaki kızarıklık artmıştı.

"B-ben söyledim."

"Peki böyle bir durumda Hyunjin ne yapmalı?"

Hyunjin çocuğa daha da yaklaştı. Burunları birbirine hafifçe temas ederken Seungmin gözlerini utançla kapattı.

"Ne istiyorsa."

"Ne istiyorsa mı?"

"Ne istiyorsa."

Seungmin'in sona doğru kısılan sesi ve kullandığı bu kelimeler üzerine beklemedi Hyunjin. Dudaklarını çocuğun dudaklarıyla birleştirdi. Ve ikisinin de kalpleri bu olduğunda aynı anda aynı ritimle atmaya başlamış, birbirlerine karışıp bir olmuştu.

Ve o gün Seungmin sürekli gülümsemiş, Hyunjin ise her daim görmeye ihtiyacı olduğu bu gülüşü izleyip durmuştu. Tepede ışıldayan güneş bile umurunda değildi, çünkü çocuğun gülüşü tepedeki güneşten çok daha parlak, çok daha sıcaktı. Ve onun aksine, kalbini samimi bir sıcaklıkla ısıtabiliyordu.

evet, bitti.
okuyan, yorum yapan ve oy veren herkese çok teşekkür ederim, diğer hikayelerde görüşmek üzere! <3
-k(fox)

war of rainbow | hyunmin ✓Where stories live. Discover now