19 (d)

1.2K 145 173
                                    

"Mekanımıza hoş geldin."

Jaewon yüzündeki sırıtışla Seungmin'e bakarken bir elini de çocuğun beline koyup kısa bir süre orada tutmuş, ardından da deponun girişine doğru adımlamıştı.

"Beğendin mi bakalım?"

Seungmin ifadesiz bir şekilde gözlerini depoda gezdirdi. Pis bir yer değildi ancak etrafın karanlık ortamı ve kenarda açılmış içki şişeleri buranın bir grup lise öğrencisine ait olduğuna inanmasını zorlaştırıyordu.

"Fena değil."

Elleri cebindeyken mırıldandı, diğerlerinin yanına geçti. Üstünde sigara yanıkları, birkaç kenarı yırtılmış ve eskimiş kumaşı ile pek özen gösterilmemiş koltuğun üstünde üç kişi oturuyorlardı şimdi. Ayrı koltukta oturan çocuk ise dört tane bira çıkardı, ardından hepsinin önüne koydu.

"Bizimle vakit geçiriyor olmana çok sevindik doğrusu, eskisinden çok daha iyi görünüyorsun."

Seungmin önüne koyulan biranın kapağını açarken Jaewon'un sesiyle durdu, sakin ancak soğuk bir şekilde mırıldandı.

"Eskiyi unutalım lütfen."

Jaewon kahkaha attı. Duyduğu şey hoşuna gitmişti. "Ah tabii!"

Bunun üzerine Seungmin bir şey demedi, birasından bir yudum aldı. O bunu yaparken diğerleri de birbirleriyle sohbet ediyordu. Seungmin az da olsa keyif aldığını hissetti, en azından mesajlaştığı anonim kişi gibi sürekli kendisinin değişmediğini söylemiyorlardı. Değişimini kabul etmiş, hatta bu halinin daha iyi olduğunu söylemişlerdi. Bu Seungmin için yeterliydi. Fazlasını istemiyordu.

Anonim demişken, o son konuşmadan sonra kendisi mesaj atmamış, aradan yaklaşık beş gün geçmişti. Seungmin bu durumdan memnundu, artık kendi hayatına karışmaya başlaması sinirini bozmuştu. O kimdi ki? Onu tanımıyordu bile ancak her seferinde onu tanıyormuş gibi konuşuyordu. Bu Seungmin için gerçekten can sıkıcı bir hâle gelmişti. Kimsenin onun hayatı üzerinde yorum yapmaya hakkı yoktu.

"Ee, hiç kavgaya karıştın mı Seungmin?"

Kendisine yöneltilen soru ile düşüncelerinden kurtulup Jaewon'a döndü. Çocuğun her daim sırıtıyor olması onu rahatsız etse de umursamadı. "Hayır."

"Ah, bu iyi," Çocuk elinin tersini onun yanağında gezdirdi.

"Bu güzel yüze zarar gelseydi gerçekten yazık olurdu."

Seungmin beklemediği temasla içten içe şaşırırken istifini bozmadan geri çekildi. Jaewon ise bir şey dememiş, sadece gülümsemişti.

Sohbet sürerken biralar bitmiş, Seungmin bunun üzerine cebinden sigara paketini çıkarmıştı. O sırada kulağına gelen diyalog ilgisini çekmiş, sigarasını yakarken konuşulanlara dikkat kesilmişti.

"Woohe Bayan Kim'e her şeyi ötmüş."

"Siktirsin gitsin, korkak piç. Ben ona ne yapacağımı bilirim."

Duyduklarıyla şaşırsa da bunu belli etmemişti, ancak merak etmediğini söyleyemezdi. Ötülen şeyler neydi, ayrıca Jaewon o çocuğa ne yapmayı planlıyordu?

"Ah, çakmağın var mı?"

Jaewon çocuğun sigara içtiğini görünce  kendi de bir tane çıkardı ve dudağına sigarayı koyarken söyledi, bunun üzerine Seungmin cebinden çıkardığı çakmak ile çocuğun sigarasını yakarken Jaewon'un o sırada gözlerinin içine bakmasını ve akabinde ağzındaki dumanı yüzüne üflemesini beklemiyordu.

Kaşlarını çatarken hızla geri çekildi. "Ne yapıyorsun?"

Jaewon kahkaha attı. "Bu kadar hassas olmanı beklemiyordum."

"Hassas değilim, gözüme duman kaçtı."

"Bakayım,"

Kendisine yaklaşan çocuktan uzaklaşmak istese de sağında oturan çocukla sıkışmış vaziyetteydi. Bu sebeple hiçbir şey demeden öylece durdu.

Jaewon gözlerine baktıktan sonra sırıttı. "Kötü görünmüyorlar."

Ardından çocuğun boynuna doğru yöneldi. "Hep böyle güzel kokar mısın?"

Seungmin gözlerini irice açtı. "N-ne yapıyorsun sen? Geri çekil."

"Kız kardeşinin parfümünü falan mı kullanıyorsun? Çiçek gibi kokuyorsun."

"Geri çekil dedim."

Seungmin ne kadar sesini sert tutmaya çalışmışsa da yüzünü boynuna gömmüş bedeni kendinden uzaklaştıramamıştı. Sinirleniyordu ve gerilmeye başlamıştı.

"Niye?" Jaewon hâlâ onun boynunda gezinirken bu sefer sağında oturan bedenin elini bacağında hissetmesiyle rahatsızca kıpırdandı.

"Kötü bir çocuk değil misin?"

Kulağına doğru fısıldanan bu kelimeler Seungmin'in gözlerini büyük bir şekilde açmasına sebep olurken öylece donup kaldı.

Kötü bir çocuk muydu o? Gerçekten öyle miydi? Jaehyung'dan sonra öyle olduğunu düşünüyordu fakat şimdi müthiş bir hızla atan kalbi bunu inkar edercesine atıyordu. Ayrıca öyle korkuyordu ki bir çocuk gibi ağlamak istiyordu.
Kim Seungmin kötü bir çocuk değildi, hiçbir zaman olmamıştı. Değiştiğini, içindeki iyi duyguların kaybolduğunu düşünmüştü ama öyle bir şey olmamıştı. O sadece kendini kandırmıştı, çünkü öyle olmasını istemişti. Kendisinin buraya, bu insanlara yahut üzerindeki kıyafetlere ait olmadığını biliyordu, elbette farkındaydı bunun fakat öyle canı yanmıştı ki artık kimse tarafından kırılmak istemiyordu, işte bu yüzden de o saf ve iyi çocuk kalıbının dışına çıkıp değişmek istemişti; sırf başka kimse onu kıramasın diye.

"Ben kötü bir çocuk değilim,"

Kendi kendine mırıldandı, sesi oldukça cılız çıkmıştı. Jaewon ve arkadaşları buna gülerken Seungmin gözlerini hızla açtı ve sesi hırçınlaştı.

"Ben kötü biri değilim!"

Beklemeden önündeki çocuğun bacakları arasına sert bir tekme attı, bunun üzerine Jaewon beklemediği bu atakla acıyla inlemiş ve geriye çekilmişti. Yanında oturan diğer çocuk ise bunun üzerine onu tutmaya çalışmış, fakat Seungmin'in hızla karnına attığı yumruk ile koltuğa geri savrulmuştu.

Seungmin, az önce yaşananlardan dolayı nefes nefese kalırken arkasında bir bedenin varlığını daha hissetti. Arkasını döndüğünde çocuk tam kendisine doğru yaklaşıyordu ki depoda buz gibi bir sesin yankılandığı duyuldu.

"Aklından bile geçirme."

İkisi de sesin geldiği yere çevirdi kafalarını. Gördükleri kişi ise Hwang Hyunjin'den başkası değildi.

war of rainbow | hyunmin ✓Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ