0⃣5⃣

340 42 17
                                    

Steve son hastasını da muayene ettikten sonra telefonundan saate baktı. Gitme vakti gelmişti. Ayağa kalkıp önlüğü çıkarttı ve askıya astı. Daha sonra eline dezenfekte döküp çantası ve telefonunu alıp odasından çıktı. Çıkar çıkmaz kendisine gülümseyerek bakan Tony Stark'ı görmeyi beklediği için en başta şaşırsa da, daha sonra yüzüne içten bir tebessüm koyup esmer adama doğru adımlamaya başladı,

"Bay Stark, merhaba. Sizi görmeyi beklemiyordum." elindeki telefonunu cebinde koyduktan sonra elini esmer adama uzattı ve kısa süreli toklaştırlar.

"Sadece sizi görmek için geldim, mesai çıkışına denk geldiğim için şanslı hissediyorum kendimi," Tony elini çektikten sonra bir adım geriye gitti, "Acaba bir şeyler içmek için vaktiniz var mı?"

Steve birkaç saniye düşündü. Bugün yapacağı tek iş spor salonuna gitmekti fakat onu erteleyebilirdi. Zaten içinden gitmek gelmiyordu fazla, bu da bahanesi olur, vicdanını rahatlatırdı, "Elbette. Vaktim var, gidebiliriz."

Tony büyük bir gülümseme ile elini öne uzattığında, sarışın adam dış kapıya doğru adımlamaya başladı. Kapıdan çıkmadan önce güvenliğe bir baş selamı vermeyi de ihmal etmedi, artık rutin hale gelmişti.

"Arabam karşıda," dedi Stark, karşı taraftaki siyah arabayı gösterirken. Steve hastanenin garajına baktı, kendi arabası da buradaydı, "İsterseniz anahtarınız ve evinizin adresini verin, ben arabanızı evine göndertirim."

"Zahmet olmasın." dedi Steve naif bir sesle. Tony olumsuzca kafasını iki yana salladı, "Merak etmeyin, olmaz."

"Pekala." Steve cebinden anahtarı çıkartıp Tony'e uzattığında, esmer adam anahtarı gidip güvenliği verdi ve bir şeyler deyip tekrar geldi sarışın adamın yanına, "Birazdan şoförüm gelir ve arabanızı evinize götürür. Adresi yolda mesaj atarız ona."

Steve kafasını salladıktan sonra Tony'nin kendisi için açtığı kapıdan içeriye girip oturdu ve emniyet kemerini taktı. Esmer adam arabaya bindiğinde, Steve'in elindeki çantayı alıp arabanın arka koltuğana koydu ve gülümsedi, "Rahatına bak, çanta ağırlık yapmasın."

"Peter nasıl?" diye sordu Steve dağınık saçlarını düzeltmeye çalışırken, daha sonra gözlerini esmer adama çevirdi. Tony, "Dün yanındaydım. Yarım saat görüştük, sana hediyesi var," Tony koltuğun yanındaki kağıdı alıp Steve'e uzattı, "Senin için çizmiş."

Steve kağıdı eline aldığında kaşları havaya kalktı, dudakları hafifçe birbirinden ayrıldı. Mavi gözleri resmin her bir köşesinde sakince ama bir o kadar da şaşkınca gezinirken diyebildiği tek, "Bu-bu biraz fazla şey-" olmuştu, Tony onu tamamladı,

"Gay? Evet, farkındayım. Biraz fazla gay." Tony, Steve'in tepkisini gözlemlemeye çalışsa bile fazla bir şey anlayamamıştı, neyse ki Steve gülümseyerek gözlerini Tony'e çevirdi, "Evet, fakat güzel olmuş. Beğendim."

"Orada sana sarılıyorun ve sen de Peter'ı tutuyorsun. İkimiz de Peter'ı öpüyoruz. Tanrım, tam bir aile çerçevesi," Tony gülerek kafasını iki yana sallarken, Steve de ona eşlik etti. "Steve, zahmet olmazsa telefonu cebimden alıp Happy'e adresini atabilir misin?"

"Elbette," Steve elini Tony'nin pantolonun cebinden içeriye soktuğunda, Tony hafifçe sol tarafa yattı. Sarışın adam telefonu çıkarttıktan sonra, "Hallettim," diyerek telefonu aldı fakat şifre vardı, "Uh, Tony. Şifre ne?"

"Şifre," diye mırıldandı esmer adam. Steve kafasını salladığında, Tony alt dudağını ısırıp gözlerini devirdi, "Şifrem şifre. Yani şifre yazman lazım."

Soulmate \\\ ˢᵘᵖᵉʳᶠᵃᵐᶤˡʸWhere stories live. Discover now