27 || guilty

147 19 1
                                    

Alya'nın kapısını çaldı. Adrien kapının açılmasıyla şaşırmıştı. Kapıya gelemeyecek kadar paketlemekle meşgul olduğunu sanıyordu. Sarışın oğlan arka plandaki kardeşleri duyabiliyordu ve müzik evi dolduruyordu. Dupain-Cheng'inkiyle tam bir tezat oluşturuyordu. Bu gerçek bir yuva gibiydi. Alya onu görünce gülümsedi, Adrien tek kelime bile etmeden Alya onu içeri aldı. Adrien her zaman onun bu özelliğini severdi.

Alya, onlara biraz sessizlik ve mahremiyet vererek odasının kapısını kapattı. Nihayet Adrien'ın görünüşünü algıladığında gülümsemesi soldu. "Tanrım, bok gibi görünüyorsun." Sesinde diğer konuşmalarındaki gibi alaycı bir ton yoktu.

"Kendimi bok gibi hissediyorum." Adrien mektubu elinde tuttu. Mektubu ezip okunamaz hâle getirmesi gerekip gerekmediğini merak ediyordu, böylece o harap bakışın arkadaşının yüzünün özelliklerini ele geçirdiğini görmek zorunda kalmazdı. Adrien iç çektiğini hissetti ve kağıt üzerindeki elini gevşetti. Bunu asla Alya'ya yapmazdı. Mektubu hak ediyordu ve bunu asla elinden alamazdı.

"İyi misin?" Sorulacak doğru soru olup olmadığından emin değilmiş gibi yavaşça sordu. Değildi. İkisi de bunu biliyordu.

"Hiç daha iyi olmamıştım," diye yalan söyledi Adrien ama Alya neredeyse anında görmüştü. Yüzünde bir kaş çatılma belirdi ve Adrien ifadesini düzeltti. "Dün gece uyumadım. Duş almayı unuttum. Kahvaltıyı da atladım. Liste uzayıp duruyor ve eminim bunu biliyorsundur."

"Kendine bakmıyorsun," dedi Alya öfkeyle. Bunu söylerken Adrien, kapatıcısının altında gözlerin altındaki göz torbaları görebiliyordu. Kelimeleri geri söylememek için dilini ısırdı. Marinette birbirlerine yardım etmelerini istedi, daha fazla keder yaratmak değil.

"Haklısın," iç çekti ve Alya sanki onunla aynı fikirde olduğuna inanamıyormuş gibi bir an için kasılmıştı. "Kendime bakmaya başlamalıyım, onun istediği şey bu, değil mi? Hepimizin birbirimize bakmamızı istedi." Sözlerinin Alya'yı suçlu hissettirdiğini söyleyebilirdi. Alya aniden gözlerini kaçırdı.

"Beni ziyaret etmeye karar vermenin özel bir nedeni mi var yoksa beni bu kadar çok mu özledin?" Adrien tereddüt etti. Alya ona bir kaşını kaldırdı ve Adrien mektubu nazikçe eline koydu. Adrien Alya'yı dikkatle zarfa, sonradan Adrien'a bakarken izledi.

"Bu ne." Soru değildi.

"Marinette bana günlüğünü bıraktı," diye nefes verdi Adrien. "Benden bunları teslim etmemi istedi..." Yüzünün düştüğünü fark ettiğinde konuşmasını bitiremedi.

"Bunu yapmamalıydı. Senin görevin değil." Yine de mektubu açtı ve sessizlik odadaki en büyük varlık hâline geldi.

Titrek bir nefes aldığını duyunca gözlerini kapattı. Adrien onun ağlamasını izlemek istemiyordu. Yere yıkıldığını duyunca gözlerini açtı. Alya gözlerini kapatıp ağlamasını elinde bastırmıştı. Adrien hemen yanına düştü ve titreyerek ona sarıldı. Yapması gerek miydi bilmiyordu ama Alya kolunu kavrayıp omzuna ağladı. Belki daha çok sarılmalıydı. Bunu takdir ediyor gibiydi ve Adrien'da kendini daha iyi hissediyordu.

"Üzgünüm," birkaç nefes alarak kendini toparladı. "Her şey için. Her şey için üzgünüm Adrien. Bize olanlar için. Yaşadıklarımız için. Özür dilerim."

"Sorun yok," diye yanıtladı.

"Var," dedi üzgün bir şekilde.

Always, Marinette • adrienette -TR-Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang