21. SANRILAR | KİTAP VERSİYONU

151K 8.9K 20.4K
                                    

İyi okumalar minik kuşlar.

Beni idelirukiye buraya basarak takip edebilirsiniz❤️

🕊️

Kuş kafesini severse kavuşur muydu özgürlüğüne? Ağacı seven yaprak küsmez miydi sonbahara? Kül olmayı seven ateş yanar mıydı bir daha? Beyazı seven gece, âşık olmaz mıydı
kışa? Gönül tutuldu mu sevdaya öldürmez miydi gururu?

İçimde adını koyamadığım sevda sorunu...

Annem derdi ki, "Sevda, bir insanın kalbine pençe de atar taş da bağlar. Pençe atar çünkü daha da çok kapılmak ister yangına. Kalbine taş bağlar çünkü ne zaman acı vereceği belli olmaz."
Annemi şimdi daha iyi anlıyordum. Bile bile yanmaya gidiyordum. "Senin gönlün değişirse dünya değişir," diyen Şems kadar derinden hissettiriyordu anlatmak istediğini. Kuş olup kafesimi sevmiştim, kavuşamıyordum özgürlüğüme.

Karan'ın elini avucumda yavaşça sıktım. Gece söyledikleri kulaklarımda çınlıyordu. Rüya görmediğimi biliyordum. "Bir gün affeder misin?" diye sormuştu. Onun yüzünü izliyordum ve affedilir bir şey yapmamış olmasını diliyordum. Hem ne yapabilirdi ki? Daha birbirimizin hayatlarına gerçek anlamda dâhil olalı kaç gün olmuştu? Beni üzecek ne yapmış olabilirdi? Kalbime yerleşen korkuyu söküp atmak istiyordum.

"Bu kadar dikkatli bakma..." dedi. Bir anda konuşunca irkildim. Gözlerini yavaşça araladığında odanın içini dolduran gri havanın dağıldığını hissettim. Boğuk ve sert sesiyle, "Günaydın," deyip gülümsedi. Bağdaş kurduğum bacaklarımı açtı ve beni kendine doğru çekerken, "Neden uzakta duruyorsun? Yaklaşsana," dedi. Ardından yüzümü, omzuna yasladı.

"Günaydın," dedim kısık bir sesle. "Erken gelmişsin," derken elimi kaldırıp göğsüne koydum. Kalbinin atışı, uğruna ruhumdan cümleler dökülen bir melodi gibiydi.

Şakağımı birkaç defa öptü. İçten bir şekilde, "Özledim," dediğinde beni kocaman gülümsetti. "Senin evde beklediğini bile bile dayanamadım daha fazla... Ben yokken uyuyabildin mi?"
İçimi ısıtan sesi, ona olan özlemimi hatırlatıyordu.

Çenemi kaldırarak gözlerine baktım. Uyandığımda Karan'ın odasında, onun yatağındaydım. Uykum o kadar ağırlaşmıştı ki
buraya geldiğimi bile fark etmemiştim. "Neden getirdin beni buraya?" diye mırıldandığımda gözleri kısıldı. "Seni burada görmek istedim. Tam burada, bana ait olan yatakta uyurken... Kokunu çarşafıma bırakırken, benim kollarımda..." deyip iç çekti. Söyledikleri yanaklarımın gül bahçesine dönmesini sağlarken yalnızca tebessüm ettim. "Hım..." dedim dudaklarımı birbirine bastırarak. Böyle şeyler söylediğinde ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Bir anda eyvallah ya da teşekkür ederim deyip saçmalamamak için konuyu değiştirdim. "Nasıldı? Bir sıkıntı var mı?"

"Birkaç pürüz oluştu ama çözülemeyecek bir şey yok. Bu hafta yine gitmemiz gerekecek. Son zamanlarda fazla boşladık o tarafı. Kargalar başımıza üşüşmeye başlamadan onlara biraz
malzeme vermemiz gerek," dedi soğuk bir tonla. "Bugün de toplantım var. Kahvaltı yaptıktan sonra çıkmam gerek." Konuşması sona erdiğinde merak ettiklerimi sormak istedim.

Anlatmasını dileyerek, "Siz tam olarak ne yapıyorsunuz?" diye sordum. "Bir örgütün içinde olduğunuzu ve bunu çökertmek istediğini anladım ama sanki uzun yıllardır bunu yapıyormuşsunuz gibi. Neden hâlâ yok olmadı bu örgüt? Abim bu işin tam olarak neresinde?"

EFLÂL | RAFLARDAWhere stories live. Discover now