15. AÇIĞA ÇIKAN DUYGULAR | KİTAP VERSİYON

161K 9.7K 16.6K
                                    

İyi okumalar minik kuşlar.

Beni idelirukiye buraya basarak takip edebilirsiniz❤️

🕊️

Düştükten sonra yıkıldığımı göstermeden ayağa kalktığım çok zaman olmuştu. Asıl sorunun düşmek değil de ayağa kalkmak olduğunu anladığım an, birkaç hafta öncesine
tekabül ediyordu. Küçük bir kelimenin bile bir cam kadar keskin olup göğsümde açtığı yarıkları biliyordum. Yaralar kabuk bağlar ve iyileşirdi. Geride kalan ize baktığımda, "bunu da atlattım" diyebiliyorsam, yaşadığıma değmiş demekti.

Peki, şimdi ben bu görüntüye bakarken oluşan yaranın kabuk bile bağlayamayacağından neden bu kadar emindim? Hiçbir zaman unutamayacağım bu an, bana yeni bir şey daha öğretmişti. Hisler değil, sözler konuşurdu. Hisler, bir insanın göz bebeklerinden dökülürdü. Sözler, hislerin yemini gibi elle tutulurdu.

Eğilip Patron'a yaslanmamın nedeni, dizlerimin titremesini kimsenin görmesini istemiyor oluşumdu. Duygularımı belli edemezdim. Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Benliğimle duvar örüp yanıma sadece mutlu tarafımı almalıydım. Yalnız kalıp, büyük bir hatanın kıyısından döndüğümü kendime hatırlatmaya ihtiyacım vardı. Biz o uçurumdan çoktan atladık, Lâl. Üzgünüm.

Karan'a sımsıkı sarılan kadın, kollarını onun boynundan ayırmıyordu. Sessizliğimi yanıma yoldaş olarak alıp gözlerimi onlara çevirdim. Bir şeyin değişmediğini fark etmek, içimde bir yere dokundu. Karan ellerini kadının beline koyarak onu kendinden uzaklaştırdığında kafasını koridorun sonuna çevirdi, benimle göz göze geldi. Bir anlam ifade ediyordu bakışları, onu anlamamı ister gibiydi. Özür diler gibi bakıyordu. Bir özür, kırılmış bir kalbe ne kadar iyi gelirdi ki? Çok geçti artık, bazı özürlerin vakti geçmişti.

"Sevgilim!" dedi kadın, Karan'ı çenesinden tutup kendine çevirirken. "Neden bana bakmıyorsun? Özlemedin mi beni? Ben seni çok özledim!" deyip Karan'ın göğsüne sarıldı. Parçalara ayrılıp yok olmak istedim. "Bu an için gün sayıyordum!" Peki, ben o günlerde ne yapıyordum? Belki diye tutunduğum o ihtimalin peşinden koşuyordum. Bir sözden, bir bakıştan anladığımı sandığım o hissin elinden tutup beni uçuruma sürüklemesine izin veriyordum. Verem gibi, ne olduğunu az çok bildiğim bir hastalığa kapılmış, gidiyordum.

Hastalığa bürünmüş ruhumun, bir uçurum kenarından denize süzülmesini izliyordum.

Yerimden doğrulmadan önce Patron'a sarılıp ayağa kalktım. Saf sevgiyle yoğrulmuş Patron, sancıyan kalbime iyi geliyordu. Yine bana bakan Karan'ın bakışlarının titrediğini bu mesafeden bile görebiliyordum. Benim içim titrerken onun göz bebeklerine inancım kalır mıydı?

Kalmazdı...

"Ahu," deyip sevgilisinin ismini söylediğinde yutkunmak bile bana zor geldi. "Nereden çıktın sen? Yurt dışında değil miydin?" diye şaşkınca sorup Ahu'ya döndü. "Bir anda neden geldin? Hem de habersiz!" Ahu'nun cevabını beklemeden salona doğru adım atmaya başladım. Ellerim, dizlerim hatta kalbim titriyordu. Karan'ın arkamdan, "Lâl!" diye seslenişini umursamadan yürüdüm. Salondakiler beni gördüğünde üçü de ne diyeceğini bilemez bir hâlde bakmaya başladı. Gülümsedim. İçi yanarken de tebessüm ederdi insan, ben bugün içi yanan bir insandım. Kimsenin bir açıklama yapmasına da gerçeği söylemesine de ihtiyacım yoktu.

EFLÂL | RAFLARDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin