Çörek önüne konduğunda ''Ne içecek istersiniz acaba?'' diye sorulmuş ve Namjoon da sonunda pes etmiş gibi ''Elma suyu.'' demişti.

Kız elma suyunu da getirip temelli gittiğinde Jin aklındaki düşünceleri nasıl söyleyebileceğini bilemese de çocuğa, Namjoon'a doğru direkt ortaya atmıştı.

''Elmayı çok seviyor olmalısın.''

Namjoon elindeki kitabı masanın üzerine bırakıp tek kaşını hafifçe kaldırmış ve ''Evet.'' demişti. Daha çok çocuğun amacını çözmeye çalışıyor gibiydi. Seokjin gergince gülümsedi ve ''Öyle kokuyorsun.'' dedi.

''Elma gibi kokuyorsun, cidden de.''

Seokjin afalladığını hissetti. Daha üç gündür tanıdığın birine bunları söylemek doğru muydu, tartamıyordu bile. Gelişine konuşmuştu ve ilk defa böylesine cesur olmuştu. Ama bu aptal cesurluğu onun boncuk boncuk terlemesine sebebiyet vermişti. Cidden insan ilişkilerinde berbattı.

Karşısındaki çocuğun aksine oldukça sakin duran Namjoon da pek ondan farklı değildi aslında. Duyduğu şeyle nedenini bilmeden kalbinin hızlandığını hissetmişti.

Lavanta kokulu çocuk onun elma koktuğunu söylemişti.

Bıyık altından gülümsediğini hissetti. 'Sen de lavanta gibi kokuyorsun. Hatta biliyor musun, yüzün, gülümsemen beni mahvedecek kadar güzel. Nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama beni kendine çekmekte o kadar çok başarılı oluyorsun ki, kaşlarımı ne kadar çatmaya çalışırsam çalışayım kalbim onun aksine her yanımda olduğunda tekliyor. Ah cidden, sen bana neler yapıyorsun böyle?'

Bunlar yasak düşüncelerdi.

Bir erkek başka bir erkeği böyle arzulayabilir miydi, bilmiyordu. Bu koca dünyada her şey mümkündü ama bir şeyi çok iyi biliyordu ki; Namjoon, Seokjin'i bu kadar kısa sürede böylesine arzulayamazdı. Bu koca dünyada belki de bir tek bu mümkün değildi. Lanet edilmesi gereken sosyal statü, gerçek hayat şartları, etkenler tam olarak burada devreye giriyordu.

''Bir metre ötenden bile bu koku alınabiliyor.''

Seokjin yaptığından habersiz tekrar Namjoon'u ateşin içinde bırakırken tek yapmaya çalıştığı şeyin samimileşmek olduğunu düşünüyordu. Alt tarafı muhabbet açmaya çalışıyordu ki bu onun için cidden büyük bir şeydi. Bu konuda artık tıkandığını hissederken bir daha karşılık alamazsa tekrar kabuğuna çekileceğini düşünüyordu.

''Elma tadı, kokusu, bana çocukluğumu hatırlatıyor.''

Namjoon söylediği şeylere kendi bile inanamazken Jin, sonunda aldığı bu karşılıkla sıcak bir gülümseme sunmuştu.

''Kaç paran var?''

Namjoon konuyu değiştirmek için hemen başka bir soru sorduğunda Jin gözlerini kırpıştırdı ve bir süre cevabını düşündü. Para, kendisinin dert etmesi gereken en son şey bile değildi. Ama hangi fiyatın uygun olacağını bilemiyordu bir türlü.

''Sen ne kadar istersin?''

Rastgele cevap verdiğinde karşısındaki çocuk kirli bir şekilde gülümsemiş ve geriye yaslanmıştı. Bu güzel çocuk oldukça saf görünüyordu.

''Bana istediğim kadar para verebileceğini söylemiştin.''

Namjoon ağır hareketlerle tekrar masaya doğru eğildi ve ellerini birleştirdi.

''Bak şimdi, benim birine borcum var. Bu ay fena halde sıkıştım. Sen bana direkt nakit versen ben de senin derslerin için sana yardım etsem. Bu güzel bir anlaşma olmaz mı?''

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 08, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Reflection | NamjinWhere stories live. Discover now