4.Bölüm: TANIDIK YÜZ

5 0 0
                                    

Ateşten küller 4.bölüm: Tanıdık yüz

İyi okumalar🍀

"Özür dilerim, kolunuzu sıkmak istemedim. Canınız yandıysa kusuruma bakmayın." Diyen adamla kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı.

Adamı uzunca bir süre baktım. Enerjisi garip bir adamdı. Aurası zaten bin kilometre öteden fark ediliyordu. Boyu benden bayağı uzundu. Kaşları çatık duruyordu sanırım bu sert simasından dolayıydı. Gözleri kahverengimsiydi. Ve göz rengi çok güzeldi. Bakışları sertti. Burnu ufak ama erkeksiydi. Çene hatları fazlasıyla belirgindi. Sakalları düzenli bir kesime sahipti. Alt dudağı üst dudağına göre dolgundu. Yüzü kemiksiydi. Ve fazlasıyla çekiciydi. Adem elmacığına kadar süzdüğümü fark ettiğimde gözlerimi hemen başka yere çevirdim.

Tekrar bakışlarımı ona çevirdim. Aynı şekilde bana bakıyordu. Boyu o kaşar uzundu ki kafamı hafifçe kaldırarak bakıyordum. Gözleri, kara boşlukları insanı hapsediyordu. Kaba birine benziyor fakat gayet aklı selim duruyordu. Adlandıramadığım değişik bir enerjiye girmiştik. Fark edebiliyordum bunu. Tanıdık biri miydi? Ya da beni sosyal medyadan mı tanıyordu bilmiyordum. Bir an bunu sorma isteği gelmişti fakat bu düşünceden hemen vazgeçtim.

Benden cevap bekler bakışlarını gördüğümde kendime geldim. Özür dilemesine karşı Mütevazi olmam lazımdı değil mi? Evet.

"Özrümüzü çok geç söylediniz, kabul etmezdim ama," ona muzipçe baktım. "Neyse büyüklük bende kalsın!" Dedim. Bakışları donuklaştı. Kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. Bunu dememi beklemediği o kadar belliydiki fazlasıyla şaşırmıştı. Kafamı bir tur, iki yana sallayarak, "Haspam." Dedim ve arkamı döndüm, saçımı savurarak aşağı inmeye başladım. Hesabımızı ödemiştik. Kafeden çıktım ve ardımdan da Ege geldi.

Ege gülmeye başladı. "Mütevazilik desen var," diyip kahkaha attı. Omuz silkip bende güldüm. "Biliyorsun, her zaman!" Diyip kıkırdadım. "Adam bir şaşırdı pir şaşırdı! Kendine gelemedi sanırım." Diyip devam etti. "Kafeden çıktığımızda bile merdivenlerde durmuş arkandan bakıyordu." Dedi dalga geçerek.

"Kolunu mu sıktı puşt?" Diye sordu Ege. "Aman bakma bana. Önüme bakmadan ilerledim sonrada adam beni tuttu. Haksız çıkmamak içinde bağırıp çığırdım." Diyip güldüm. "Gerçekten tam bir psikopatsın." Omuz silktim. Biraz durgundum. "Hadi gel seni eve bırakayım." Diyip Ege'nin koluna girerek arabama ilerledik.

Ege'yle gülüşecek konuşurken bir anda sesi kesildi   Ben ne olduğunu anlamadan Egenin parmakları bileğimi sardı. Ve acıyan kolumu kendine çekti. Bakışlarım koluma değdiğinde gözlerimi devirdim. Adamın hala beş parmağının izi vardı. Sanırım ne kadar ciddiye almasam da kolum morarmaya başlayacaktı.

"Lan," diyen Ege'ye çevirdim bakışlarımı. "Lan bu ne amına koyayım?" Dedi. Kafamı iki yana sallayıp Ege'nin ağzına hafifçe vurdum. "Terbiyesiz." Dedim.

Ege kolumu bırakıp bana bir şey söylemeden hemen arkasına döndü, az önce çıktığımız kafeye doğru hızla ilerlemeye başladı. "Ege!" Diyerek Ege'nin kolunu tuttum. "Ne yaptığını sanıyorsun?" Diye sordum aksi bir ses tonuyla.

"Lan ne, ne yaptığını sanıyorsun? Adama bak kolunu kıpkırmızı olmuş. Bi de bana beni tuttu diyorsun." Diyip sinirle gözlerini devirdi. "Ben bir posta dövmeden duramam." Dedi.

Bakışlarımı ona diktim. "Duracaksın." Dediğimde kaşlarını çatarak bana baktı. "Durmayacağım." Dedi. Ben aksiyimdir fakat Ege de aksidir. İnat ettiğimiz çok fazla konu olurdu. Fakat şu an inat edecek ne halim vardı ne de Ege'yle uğraşacak takatim. Sinirli bir şekilde nefes alıp gözlerimi kapattım. Sinirlenme, bu Ege'yi daha çok kavga etmeye teşvik eder. Gülümse, kocaman. Kocaman gülümsedim. Aferin.

ATEŞTEN KÜLLERWhere stories live. Discover now