Beni bulmasınlar. Kafe!

Hızla içeriye daldım. Kapının zili çaldı. Doğum günü falan vardı, anlaşılan birinin. Pasta kesiliyordu, küçük bir kıza.

Pembe elbisesi, kahverengi lüle lüle saçları, ve yeşil gözleri. Bir de kafasında tacı var. Ne yaptın Ceylan sen? Neden hiçbirine sahip olamadın bunlara? Doğum günün ne zaman? Bugün, ya da dün müydü?

13 Nisan olmalı değil mi doğum günün? Evet, evet öyle olmalı. Ne büyük şans ama. Aynı gün doğmuşuz küçük kız. Ceylan, sen ve ben. Şansa bak ki aynı gün doğmuşuz! Bana dik dik bakıyor insanlar. Ne güzel, epey de sevenin var.

"Hadi çıkalım buradan."

Peki Ceylan. Hemen çıkalım buradan. Hadi yanda market var. Oradan bir pasta alıp doğum gününü kutlayalım.

Markete girdim. Çilekli küçük bir donut aldım. Mum ve çakmak da lazım. Mum yok ki! Neyse, kasaya gidelim bakalım. Ceylan! Kahretsin para var mıydı, yanımızda?

"Evet, telefonun arkasında mutlaka bir miktar taşırım."

Korkaksın Ceylan. Korkaksın ama aptal değilsin. Hatta fazla zekisin.

İki tane donut aldım. Dışarı çıktıktan sonra, karşıda ki banklara doğru gittim. Hiç kimsenin olmadığı bir çocuk parkı. Ah! Yanılıyorum. Bu çocuk var. Elinde ki de ne öyle? Sigara mı?

"Yanına git! Sigara kötü bir şey."

Peki Ceylan. Beden senin nasıl olsa. "Merhaba!"

Çocuğun şaşkın bakışları. Korkmaya başladı. Farkındayım.

"Ne yapıyorsun bakayım?" Dedim.

Elinde ki sigara paketi ve çakmağı aldım hızla. "Hey ne yapıyorsun! Onlar benim." Üzgünüm ama ona bunları veremezdim.

"Neden içiyorsun küçük çocuk bunları? Rahatlatıyor mu seni?"

"Sanane!"

Çok tatlı. Küçük tombul yanakları var. Tahminen 8-9 yaşlarında olmalı. Elimde ki donutlardan bir tanesini ona uzattım. "Al bakalım."

Saçlarını karıştırdım. O ise huysuzlanmaya başladı. Fakat bir anda o çatık kaşları yok oldu. Gözleri inciler akıtmaya başladı. Ellerim titremeye başladı. Hızla sarıldım ona. "Ne oldu güzel çocuk?"

"A-annem bıraktı bizi. Gitti işte!"

"Ağlama küçük çocuk. Belki de bu senin doğuşun olacaktır. Hem hadi gel, beraber doğum günümüz yapalım bugünü. Daha çok küçüksün sen."

Telaşlı bir ses geldi kulağıma. "Oğlum! Metehan neredesin! Oğlum!" Çocuk hızla kafasını kaldırdı. Ona gülümsedim.

"Görüşürüz küçük çocuk!"

O da bana el salladı.

Parkta bulunan salıncaklar dan birine oturdum. Elimde ki donutun paketini açıp, bir tane sigara yerleştirdim. Muhtemelen sigarayı babasından falan almış olmalıydı.

Sigarayı yaktım.

Ve Ceylan'ın bedenini yakan, bu laneti bir anda üfledim.

Tek bir dileğim olmuştu.

"Lütfen yok olayım."

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
KIVIRCIK | TamamlandıWhere stories live. Discover now