17- Acı

878 55 5
                                    

Köye geri döndüğümüzde arabalardan inmiş, evin önünde ayrılamayıp konuşmaya dalmıştık.

"Ay ne güzel akşamdı ya." dedi Feyza.

"Bence akşamın bombası Yusuf ağabeyin kalkıp horona katılmasıydı." dedi Sedat.

"Ona ben bile şok oldum. Hiç beklemiyordum." diye yüzündeki inanamaz ifadeyle konuştu Kenan.

"Ağabey kim bilir en son ne zaman böyle horon etmişsunuzdur ha." dedi Oğulcan gülerek.

"Epey oldu. Ben bile hatırlamıyorum en son omuz omuza ne zaman horon oynadığımızı. Neyse ben bugün bunları da gördüm ya. Artık ölsem de gam yemem." dedi Kenan mutlu bir şekilde.

"Ay benim ayaklarım koptu vallahi. Siz burada sohbet etmeye devam edin. Ben eve gidiyorum." deyince kızlar da aynı şekilde dert yanıp takıldılar Sevda'nın peşine.

"Ben size dedim, alsaydınız yanınıza düz bir ayakkabı. Bu halde olmazdınız şimdi." desem de bana arkaları dönük el salladılar.

Karşı eve gideceklerle vedalaştıktan sonra tam eve girecekken Yusuf'un bize doğru geldiğini görünce durup, bekledik.

Kenan "Hayırdır kardeşim? Bir şey mi oldu?" diye sordu Yusuf'a doğru yürüyerek.

"Yok bir şey kardeşim. Asiye'yi alacağım." dediğinde kaşlarım çatıldı. Kenan'da sorarcasına baktı Yusuf'a. "Bir şey yok ya. Babaannem çağırdı. Bir gidelim, ben tekrar eve bırakırım Asiye'yi."

"Bir şey olmadığına emin misin?" dedi Kenan bir kez daha.

"Yok oğlum bir şey. Hadi girin siz eve." dedi. Kenan kafasını sallarken Feyza'ya baktım. Gülerek bana kaş göz işaretleri yapıyordu. Gözlerimi büyüterek baktım ona susması için. Daha sonra da Yusuf'un yanına vardım.
Bizimkiler içeriye girerken biz de sessizce yolda yürümeye başladık.

"Ne oldu?" diye sordum artık konuşması için.

"Konuşacağız."

Titredim ama soğuktan değil, heyecandan.
"Ne konuşacağız?"

"Bugün eksik anlattığın şeyleri tabii ki." dediğinde sıkkınca bir nefes verdim.

"Anlattım ya Yusuf. İlla eşeleyeceksin."

"Anlatmadın Asiye, geçiştirdin. Kenan'a inandırırsın bana inandıramazsın. Ben her hareketini anlayacak kadar tanıyorum artık seni. Bana sökmez yani." dediğinde kendimi tutamayarak güldüm.

"Niye güldün?"

"Hiç."

Bahçenin kapısını açıp içeriye geçmemi bekledi. Ben içeriye geçtikten sonra kendisi de peşimden geldi. Evin hemen önündeki sedire oturdum.

"Kendi çıkarın için Halime Ana'mı kullanma bir daha." dedim gülerek.

Söylediklerime o da güldü. "Tamam, kullanmam bir daha." dedi ve sigarasını çıkarttı. Gülümseyerek baktığımda her zaman yaptığı gibi yine ilk önce bana uzattı paketi. Bir sigara aldığımda çakmakla yaktı sigaramı. Sonra da kendisine yaktı bir tane.

"Hadi başla." dedi.

"Ağız tadıyla bir sigara bile içirmiyorsun Yusuf."

"Bence bahaneleri bir kenara bırak. Vakit geç olmadan, başla sen anlatmaya. En başından." dedi kendinden emin bakışlarla.

VasiyetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin