•Bölüm 3•

218 16 2
                                    

Kalbinin yerinden çıkması an meselesiydi. Bir şeyler uydurmalıydı. Bu şekilde itiraf edemezdi.

"Önemli bir şey değil."

"Önemli. Bir şeyler olmuş. Burak, bakışların olanı biteni bana anlatmaya çalışıyor ama izin vermiyorsun. Küçükken böyle değildik..."

Başını salladı. Derin bir iç çektikten sonra konuştu.

"Küçükken her şey çok kolaydı. Şimdi çok daha zor da o yüzden... Eskileri anmanın ikimize de iyi geleceğini düşünüyorum. Biraz durgundun davette. Bir sorun mu var?"

"Yine anlamışsın, o kadar da gülmüştüm..."

"Anlarım... Anlamasam da hissederim... Hadi anlat."

"Anlatmasam daha iyi. Senin derdin var zaten bir de beni mi dinleyeceksin?"

"Dinlerim..."

"Tamam... Sabah, yani gelmeden önce, bir hasta getirdiler. Trafik kazası... Bacağının durumu ciddiydi tampon yapmak için pantolonun bacağına boydan bir kesik attım makasla..."

"Eee?"

"Ayak bileğinde sonsuzluk dövmesi vardı. Kayıp kolyemin simgesi... Beynimden vurulmuşa döndüm."

"Derin bir tesadüf... Peki, şimdi nasıl hissediyorsun?"

"O gün aklıma geliyor sürekli, o kaza... Eskiler..."

Boşluğa gözü daldığında gülümsedi.

"Ya biz küçükken, Ali Kudret abim babama bir ağaç ev yaptırmıştı, orada bazen beşimiz yan yana yatar uyurduk hatırlıyor musun, sanki yatacak yerimiz yokmuş gibi."

Gülüştüler.

"Hatırlıyorum... Hatta ben seninle iyi anlaşıyorum diye Ahmet kıskanırdı, sürekli aramızda uyumaya kalkardı. Ali Kudret de iyice bir söylenirdi ona. 'Kıza karışamazsın' bakışını atardı böyle keskin keskin." dedi Burak taklidini yaparken. Halide gülümsedi.

"Evet ya... Ama haklıydı. Ben seksen yaşıma da gelsem kıvrılır yatarım yanınıza. Kimse de karışamaz."

"Bir gün aşık olursan, karışırlar."

"O nerden çıktı? Ben aşık olmayacağım ki"

"Olacaksın."

"Olmayacağım."

"Büyük konuşma Halide. Olacaksın."

Omuzlarını silkip cıkladı Halide.

"Şimdi olmasa da başka bir zamanda, başka bir yerde... Yolda çarpıştığın bir adama. Belki de sağlık ocağında göz göze geldiğin bir adama. Ya da her gün iş çıkışı arkadaşlarınla gittiğin kafede her seferinde seninle aynı kahveyi alan bir adama... Ne zaman bilmiyorum ama, bir gün olacaksın..." dedi Burak işaret parmağıyla Halide'nin burnunun ucuna yumuşakça dokunurken. Halide ise kaşlarını çattı.

"Ben, beni ailemden ayıracak herhangi bir şeye aşık falan olmam. Gel buraya."

Sıkıca sarıldı. Burak ise derin bir nefes aldı saçlarını koklayarak.

***

"Böyle bir şeye kim cüret edebilir ağabey? Bütün konsorsiyum üyeleri buradayken üstelik!" dedi Burak büyük bir öfkeyle camdan dışarıyı seyrederken.

"Sakin ol biraz Burak!"

"Sakin mi olayım? Herifler bizim ruhumuz bile duymadan dibimize kadar girmişler, çapraz ateş arasında kalmışız ve ben sakin mi olayım? Bu kadar adam ne işe yarıyor Fiko! Kontrol edilmedi mi evin çevresi?" dedi Fikret'e dönüp.

KırağıWhere stories live. Discover now