3. BÖLÜM

329 29 17
                                    

Meriç kalktığında saate bakmasıyla neredeyse çığlık atacaktı.

Ne zamandır böylesine çok uyuduğunu bilmiyordu.

Allah aşkına on bir neydi?

Şimdiye uyanması, detoks suyunu hazırlayıp içmesi, egzersiz hareketlerini yapması, duşunu alıp bakımıyla ilgilenmesi, kombinini hazırlayıp aşağı inmesi lazımdı.

"Tamam endişeye yer yok. Geç yatar erken kalkarım tekrar düzenimi tuttururum."

Katta bulunan lavaboda elini yüzünü yıkayıp odaya döndü.

Üzerine sabahlığını geçirip mutfağa indi.

Etraftaki sessizlik dikkatini çekse de kendisine odaklanıp detoks malzemelerini çıkardı. Hızlıca bir bardağa ayarlayarak tekrar odaya çıktı.

İçip bitirdikten sonra egzersiz hareketlerini yapıp temiz iç çamaşırlarını, kıyafetlerini ve havlusunu alarak banyoya gitti.

Kısa bir duşun ardından vücut ve tırnak bakımını halledip dolabın kapağını açtı.

Biraz önce giydikleri; banyo sonrası küçük bir havluyla evin herhangi bir üyesine yakalanıp utanmamak için öylesine giyilmiş şeylerdi.

Siyah bol pantolon giyip beyaz sıfır kollu bir gömlek giydi. Beyaz kenarları hasır işlemeli dolgu topuklu sandaletiyle de oldukça sadeydi.

Saçlarını kurutup düzleştirdikten sonra gözlerine maskara sürüp aşağı indi.

Etrafına göz gezdirdiğinde İnci'yi Hatice Hanım'la birlikte bahçede domates toplarken gördü.

Büyük bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.

İrfan'a ne kadar teşekkür etse azdı bu konuda. Arkadaşını çok güzel bir zamanda tanımış, aşık olmuştu. İnci onu ne kadar itse de gitmemiş sabırla beklemişti. İyi ki de beklemişti. Bu aile İnci'ye iyi gelmiş, bununla da kalmamış kendi içlerine almışlardı.

"Neye borçluyuz bu neşeni?"

Solundan gelen sese döndü.

"İnci'nin sevimli hallerine gülüyordum. Sen de pek neşelisin?"

Kubilay bozuk morali üstüne Meriç'in yaptığı ironiyle daha da ekşitti yüzünü.

"Abim gelmiş dün biz çay içerken. Yol yorgunu olunca vurmuş kafayı yatmış. Ama sağ olsun sabah kalktığında ilk işi hepimizi sıraya dizmek oldu."

Kubilay'ın dediklerinden dolayı gelenin Savaş olduğunu düşündü.

"Ee nerede şimdi abin?"

"Malum Ramazan ayı yaklaşıyor. Sabahtan ihtiyaç sahiplerini öğrendiler muhtardan. Şimdi hem Ramazan kolisi hazırlatmaya hem de ev için bir şeyler almaya gittiler."

"Gelir gelmez duramamış desene. Kubilay sanırım bir tek sen varsın tembel olan."

"Veterinerim ben biliyorsun değil mi? Tembelsem nasıl olabilirdim? Veya o klinik şimdiye kadar nasıl batmazdı?"

"Sınav uzanılarak da çalışılır Kubilay'cığım. Kliniğe gelince şimdiye kadar çırağın her işi hallediyordu. Sana büyük işler kalıyordu ki onu da bir zahmet yap yani."

"Sana laf yetişmez."

"Biliyorum."

"Gidiyorum ben onu da biliyor musun?"

"Nereye?"

"Köyü gezmeye. Dere kenarında piknik alanları var. Belki oraya giderim. Gelmek ister misin?"

GEÇMİŞİN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin