BÖLÜM-2

853 87 205
                                    

Ferman oturduğu yerden bir anlık telaşla ayağa kalkıp Beliz'in yanına gelir.

Beliz: Ne işin var senin benim mekanımda?

Ferman: Senin mekanın mı burası?

Beliz: Evet, benim mekanım.

Ferman: Bak sabah kötü şeyler yaşadık evet ama lütfen şimdi beni rezil etme.

Beliz: Yani? Ne istiyorsun benden?

Ferman: Masaya gelip bana laf atma mesela.

Beliz: Sen kimsin de kimi sahip olduğu yerde istemiyorsun?

Ferman: Ya da gel yaa. Nasıl olsa Almanya'dan geldiler. Almanca bilmen gerek beni gömmen için.

Beliz: (alay edercesine gülerek) Öyle mi? İzle de gör o zaman.

Ferman: (anlamsız gözlerle) Ne?

Beliz üzerine çeki düzen verip Alman misafirlerin bulunduğu masaya doğru ilerler.

Beliz: Herzlich willkommen (hoşgeldiniz)

Alman iş adamı: Wir sind froh, hier zu sein (hoşbulduk)

Beliz: Ich hoffe, Sie genießen unser Essen und Platz, Sie werden zufrieden sein (umarım yemeklerimizi ve mekanımızı beğenir, memnun kalırsınız)

Alman: Dieser Fisch ist großartig (bu balık bir harika)

Beliz: Guten Appetit (afiyet olsun)

Masaya Ferman ağzı açık bir şekilde gelip oturur. Beliz Alay eden gözlerle kendisine bakıyordur.

Ferman: Anladık Almanca biliyorsun.

Beliz: (kafasını aşağı yukarı sallayıp) je parle aussi francais (aynı zamanda Fransızca da biliyorum)

Ferman: Impressionant (etkileyici)

Beliz: J'aimerais que vous n'ayez pas été impressionné, M. Bear (keşke etkilenmeseydiniz ayı bey)

Ferman tam bir şey söyleyecekken Beliz masadan uzaklaşır ve alt kata inip mutfağa yönelir.

.
.
.
Ali, Açelya ve Tanju ameliyattan çıkmış ellerini yıkıyorlardır.

Tanju: Ali.

Ali: Efendim Hocam?

Tanju: Bugün ki ameliyatta çok iyiydin, seninle gurur duydum.

Ali: Sizi gururlandırabildiysem eğer bu benim için bir şereftir hocam.

Tanju: (suyu kapatıp peçete alır ve ellerini kurulamaya başlar) Dört yıldır asistanımsın ve artık ameliyatlarda bana ihtiyacın yok.

Tek NefesteWhere stories live. Discover now