1

305 34 142
                                    


Hogwarts'ta sıradan olmaya çalışan bir yıl daha başlamıştı. Yılın en büyük sürprizi ise bu ünlü Büyücülük Okulu'na yeni gelen öğrenciydi. Yani, Delphinus Aries Malfoy. Draco Lucius Malfoy'un tek yumurta ikizi.

Görünüş olarak tıpatıp aynıydılar. Onları ayırmanızı sağlayacak tek şey Delphinus'un -Kısaca Del.- uzun saçlarıydı. İkizinin aksine saçlarını uzatmayı seven biriydi. Bu onları birbirinden ayırmanın tek ama tek yoluydu. İki erkek kardeş tamamen aynıydı.

Savaş bitmiş, iyiler kazanarak kötüler cezasını çekmişti. Lucius Malfoy Azkaban'a giderken, eski eşi -Draco ve Delphinus doğduktan kısa bir süre sonra Malfoy çifti boşanmıştı. Draco babası ile kalırken Delphinus annesi ile kalmıştı ve Black soyadını almıştı. Savaş sonrasında bir Malfoy olmuştu.- diğer oğlunu da yanına almıştı. Draco annesinin yardımları ile savaşta kötülüğün tarafında yer almamış ve suçlanacak birşey yapmamış bir gençti.

Lucius Malfoy ise Draco'yu sevdiği kadar olmasa bile Delphinus'u seviyordu. Bu yüzden onun doğduğunu herkesten saklayarak onu güvence altına almak istemişti. Minik birer bebekken bile Draco tam bir örnek Malfoy çocuğuyken Delphinus sürekli ağlayan ve yumuşak bir çocuktu. Delphinus'u yanında tutarak Malfoy itibarını zedelemek yerine Draco'yu yanında tutarak Malfoy itibarını güçlendirmişti. Hesaba katmadığı şeyse eski eşiydi.

Narcissa Malfoy oğlu Draco'yu da eşinden kurtarmaya yemin etmişti. Karanlık Lord'un dönüşünü önceden sezmiş ve oğlunu buna karşı uyararak kötü tarafa geçmesini engellemişti. Savaşta Malfoy İkizleri ve Narcissa Malfoy, Harry Potter'ın yanında yer alarak savaşın kazanılmasında önemli birer rol oynamıştılar. Delphinus da ilk kez savaşta ortaya çıkmıştı.

Tabiki de Draco Malfoy savaşta iyilerin tarafında olsa bile bu Harry Potter ile yıllardır süregelen düşmanlığını bitirmesine yetmiyordu. Yedinci yıllarını tekrar okumak için okula geldiklerinde, birbirlerine sataşmaya devam etmişlerdi. Ama bu sataşmalar genelde kavga ile son bulmuyor, sözlü atışmalar keyifli anlar yaşatıyordu. İkisi de sessiz bir anlaşma ile sanki savaşta kayıplar verilmemiş gibi, herşey aynıymış gibi yapıyorlardı. Normal olmak istiyorlardı.

Eh, Draco ona sürekli sataşsa bile Delphinus Harry'i severdi. Durmstrang büyücülük okulunda Harry'nin hikayelerini ve maceralarını çok duymuştu. Sırf onu daha iyi tanımak için son yılında Hogwarts'a gelmek istemişti. Bir nedeni de ikizi ile daha çok vakit geçirmekti. Sadece noel tatillerinde ve yaz tatillerinde görüşebiliyorlardı. Çok iyi anlaşırlar ve birbirlerine herşeyi anlatırlardı.

Yıl başlamış ve seçmen şapka töreni olmuştu. Delphinus ise herkesi şaşırtarak Hufflepuff'a seçilmişti. Narcissa Malfoy onu hırslı biri olarak değil de sevgi dolu biri olarak büyütmüştü. Delphinus Hufflepuff olmasına hiç şaşırmamıştı zaten.

Şimdi Ekim ayının sonlarındaydılar. Ağaçlar yavaş yavaş yapraklarını dökerek Hogwarts'ın manzarasını göz alıcı bir kızıllığa bürümüştü. Ders bitiminde çocuklar sırf ayaklarının altında çatırdayan yaprakların huzur verici sesini dinlemek için bahçeye inerdi.

Altın Üçlü de bu bahçeye inenlerdendi. Karagöl'e bakan bir ağaca oturarak okuldan ve genel konulardan bahsederlerdi. Yıllardır tehlike içinde olmaya alışmış üç kişi olarak sıradan ve normal bir yılın keyfini sürüyorlardı.

Ders saati yaklaştığında da ayağa kalkarak ders sınıfına gitmeye başladılar. Dersleri Slytherin ile ortak olan İksir'di. Artık binalar arasındaki anlaşmazlık neredeyse yok olsa da, hala çoğu Slytherin ve Gryffindor öğrencisi kavgalıydı. Yine de bina farklılıklarını umursamadan arkadaş olanların sayısı daha çoktu.

Koridordayken Harry'nin omuzunu birisi dürttü. Harry merakla arkasına baktığı ve onu dürten kişiyi gördü. Kısa platin sarısı saçları, ay gibi gri gözleri, Harry'den daha uzun boyu ve alaycı sırıtışı ile Malfoy ikizlerinden Draco.

Malfoy Twins / DrarryWhere stories live. Discover now