You're like a fool

45 5 13
                                    

2021, NİSAN 1

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

2021, NİSAN 1

14:44

Alelacele evden çıktığı kafasındaki kocaman şapkadan ve yüzünün neredeyse tamamını örten sarı camlara sahip siyah kemik çerçeveli gözlükten anlaşılan Seungyoon'un gerçek anlamda suratını saklayan esas şey burnunu da kapatmış olan medikal maskesiydi. Neyse ki buluşmak üzere olduğu kişi onu böyle bile tanıyabilecek çok eski bir dostu ve de şu an başında taşımakta olduğu, bir şekilde boya sıçramış gibi görünen desenlere sahip bu balıkçı tarzı bej renkli şapkayı ona hediye eden kişiydi.

"Hadi, söyle." dedi, arkadaşının masasına ulaşıp bir sandalye çekerek oturduğu sırada. Oturur oturmaz da doğa dostu bez çantasından telefonunu çıkarıp ekrana bakmaya devam ederken aynı zamanda sözlerine de devam etti. "Neymiş bu kadar önemli olan şey? Fazla vaktim yok."

Şaşkınlıkla onu izleyen, sarının epey açık tonları olarak nam salmış platin saçları yeşil örgü beresinin altından gülümseyen adamın kendisi pek de gülmüyordu, hatta alınmış gibiydi belki de kırılmıştı bu sözlere. Çenesindeki maskeyi tamamen çıkararak buzlu içeceğinden büyükçe bir yudum aldı hemen ve sinirle buzları kütürdetmeye başladı.

O sırada kulağına çalınan bu sinir bozucu kütürtüyle gözlerini ekrandan kaldıran Seungyoon'un tenkit dolu bakışları bir süre için arkadaşının üzerinde gezinip durdu. En sonunda telefonunu kaldırıp yüzünü gizleyen maskesini de indirdiğinde ona ismiyle seslendi. "Minho-ssi?" Ancak başka yöne bakan dostundan cevap alamadı. Bu kez bıkkın bir sesle denedi. "Mino-ya... Yah!"

Neyse ki bu onun dikkatini çekmişti ve şimdi ona bakıyordu. Bir süre sessizlik oldu. Sessizlik uzayacakmış gibi görünse de bu tatsız sessizliği bölmeye gönüllü olan Minho'dan başkası değildi.

"İnsan önce bir selam verir, acelesi olsa bile."

"Cidden buna mı alındın?"

"Umurunda mı?"

"Tamam, üzgünüm. Nasılsın, iyi misin, sevgili dostum?"

"Şimdi daha iyiyim, sağ ol."

"Evet. Artık sadede gelsen mi?"

Aniden sırıtmak istedi ama Seungyoon karşısındayken sırıtamazdı, bu her şeyi açık etmek olurdu. Kendini sakinleştirecek bir şeyler düşünmeye başladı hemen, odaklanıp nefesini de düzene soktu. Hem heyecanlı hem de utangaç görünmeliydi. Böylesi daha inandırıcı olurdu.

Derin bir soluk alıp yavaşça saldıktan sonra "Geliyorum." dedi ve ekledi. "Söylemek istediğim şey şu ki... Aslında söylemesi o kadar da kolay değil. Ne tepki verirsin bilemiyorum ama anlayışlı biri olduğun için sana güveniyorum."

O anda Seungyoon onu bölerek araya girdi nahif bir biçimde. "Sorun yok, söyleyebilirsin. Kulağım sende."

Bir kez daha nefes alıp veren Minho hecelercesine bir yavaşlıkta söyledi, bu kez sözü bir an bile bölünmeden. "Ben, sen, yani aslında, ben senden, hoşlanıyorum."

✓ NOT JOKE : You're Like A FoolWhere stories live. Discover now