"Gö-gökay ne oldu size!?"
Telaşla karışık sorduğum soru sonrası, bakışları şaşkınlık ile bana döndü. Gökay ağlamaya başladı sonra bir anda.
"An-nem o, onu onlar öldürdü!"
Anlamıyordun, hiç bir şey anlamıyordum. Ama çok kötü bir şey olmuştu, bunun farkındaydım. Olayı bilmediğim için yapabileceğim bir şey yoktu. Bu yüzden hızla ikisini de sardım kollarımı.
Berkay ağlamıyor boş boş bakıyordu. Sonra kendi kendine mırıldanmaya başladı. Ne dediğini duymuyordum. Biraz daha yüksek sesle konuşmaya başladığında söylediklerini anladım.
"Lanet olsun! Annemi koruyamadım ben Ceylan, kahretsin!"
İyi değillerdi. Hiç iyi değillerdi.
"İyi değilsiniz siz, hadi hastaneye gidelim." Diyerek kollarından tutup kaldırmaya çalıştım onları. Fakat ikisi de öylece yere oturmuş duruyordu. Esat'ı arayabilirdim. O en azından diğerleri gibi bana, benden nefret ediyormuş gibi bakmamıştı. O an hatırladığım kadarıyla, o sadece oturup yere bakıyordu.
Benim sinirim, birinin bile bana güvenmemesiydi. Ama yine de tabii ki onlardan birini çağırmam gerekiyordu.
Telefonumu hızla çıkararak, hâlâ silmediğim numarayı aradım. Telefon saniyesinde açıldığında etraftan bir kaç ses gelmeye başladı.
Sesler o kadar çoktu ki, hiç bir şey anlaşılmıyordu. Daha sonra birinin yüksek sesini duydum. Esat'ın telefonda ki "efendim güzelim, iyi misin?" Sesi ile göz devirdim.
Yap yap sonra da kendini affettirme çabaları...
"Attığım konuma gelin hemen lütfen."
"Bir şe-"
Diyeceği cümleyi tamamlatmadan telefonu yüzüne kapattım. Hızla ona bulunduğumuz konumu atıp, yine Gökay'ların yanına oturdum.
Duvar kenarına çöktüm onlar gibi. Tam ortalarına oturdum. İkisi de otomatikmen kafasını omzuma koydu.
Gökay konuşmaya başladı daha sonra.
"Ceylan'ım, annemiz öldü biliyor musun? Biz daha iki yaşındayken hem de. Ve şimdi de onun katilini bulduğumuz halde hiç bir şey yapamıyoruz."
Cümlesini tamamladıktan sonra yine ağlamaya başladı. Ben de saçlarını okşamaya başladım. Onun cümlesini Berkay devam ettirdi.
"Biz çok güçsüsüz Ceylan. Annemizin katilinin öylece ortalıkta dolaşmasına izin veriyoruz."
"Hayır Berkay. Siz çok güçlüsünüz. Ben bu zamana kadar bana yapılanların karşısında hep sessiz kaldım. Siz hep güçlü durmuşsunuz. Siz benim tanıdığım en cesur çocuklarsınız."
Gökay'ın sesini duydum daha sonra.
"Gerçekten mi bülbülüm? Sence çok mu güçlüyüz biz?"
Gülümsedim onun bu masumca sorusuna.
"Evet" diye mırıldandım sonra. "Evet siz benim tanıdığım en güçlü çocuklarsınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIVIRCIK | Tamamlandı
Genç Kız EdebiyatıAcıları henüz çok yeniydi. Asla eskimezdi ki zaten. Hep yenileri açılırdı yerine. Bir anda her şeyin boşa olduğunu öğrenmişti ama o. Acılar, ağrılar ve gözyaşları... Değmiş miydi, acıları hayatının her noktasına? Bir ayna kaç defa kırılabilirdi? Bir...
34. BÖLÜM
En başından başla