Çok korkunçtu.

Odama gidemezdim. Çünkü o giriş kattaydı. Çatıya gitmeye başladım hızla. Çatıya çıktıktan sonra hızla kapıyı kilitledim.

Ayak sesleri gelmeye başladı kulağıma...

Kapı yumruklandı ve en sonunda düştü.

Üzerime doğru gelmeye başladı canavar.

Bir adım geri gittim. Bir adım ve bir adım daha...

Ve yine, her zaman olduğu gibi yere düştüm. Ezildi küçük bedenim. Ama ayaklar altında ezilmiş yüreğim, bundan bile beterdi.....

Yutkundum. Keskin ve yanında ki çocuklar beni çatık kaşları ile süzerken, ben yine geriye doğru gitmeye başladım. Ama bu sefer tam tersi yöne doğru. Geriye doğru gittim ve karşı apartmana doğru atladım.

Düşmedim.

Ben Ceylan, yıllar sonra, ilk defa yere düşmeden, ezilmeden, uçtum.

Ben ilk defa uçtum.

İlk defa bu kadar cesur hissettim. Ve bir zamanlar olduğu gibi, yine ailemden kaçarken oldu bunlar....

Bana karşıdan şaşkınca bakan aileme, yanında ki Kara'ya, ve onun yanında ki arkadaşlarına gülümsedim. Ve konuşmaya başladım:

"Eski ailemde de olduğu gibi, yine kaçıyorum. Ama bu sefer gerçekten kurtuluyorum. Bana zarar veren insanların yanında duramam artık. Gerçek ailem bile olsa!"

"Abla, hani söz vermiştin, bırakmayacaktın beni!" Ege'nin sözleri yüreğimi yıksa bile yüzüme maskemi taktım.

"İnsanoğluna güvenme Ege! Tıpkı benim, babamın oğullarına artık güvenmemem gibi!"

Söylediğim cümlenin karışıklığı ile kaşları çatıldığı gibi, ben de, hızla diğer binaya atladım. Daha sonra merdivenlerden aşağıya inerek izimi kaybettirdim.

Gözyaşlarımı özgür bıraktığımda, bir hıçkırık kaçtı ağzımdan. Etrafta, titrek sokak ışığından başka bir şey olmadığı için çığlığımı serbest bıraktım.

Beni duyan biri vardı ama biliyor musunuz?

Kara.

O buradaydı. Yanıma doğru geldi, sol eli ile gözyaşlarımı sildi. Korku ile ittirdim elini.

"Sakın Kara, sakın. Bahsetme onlara burada olduğumdan. Sen de rahat bırak beni." Titrek sesim ile konuştuğumda buruk bir tebessüm belirdi yüzünde.

"Onlar seni bulamazlar merak etme. Ama seni de rahat falan bırakamam." Yüzü sinirli bir hâl aldı ve konuşmasına devam etti.

"Ne yaptılar sana da, bu kadar ağlattılar seni kıvırcık?"

"Neden kimse güvenmiyor bana Kara? Neden kimse kabullenmiyor beni? Neden herkese bir fazlalık olarak görülüyorum ben?"

Duvar kenarına çöktüğümde, o da yanıma oturdu. Bir kolunu bana sardığında konuşmaya başladı.

"Ne yaşattılar sana? Ne yaptı zaman sana kıvırcığım? Anlat bana, anlat ki kurutayım soylarını. Anlat ki anlayayım seni."

"Ben, ben anlatamam Kara. Olmaz. Aciz biri değilim ben."

İkinci kolunu da bana sardığında gözlerini kapatıp konuşmaya devam etti.

"Sen çok güçlü birisin Ceylan. Sen, yaşadıkların sayesinde güçlüsün. İster anlat, ister anlatma benim gözümde hep öyle kalacaksın kıvırcık."

KIVIRCIK | TamamlandıWhere stories live. Discover now