Çorba

446 54 139
                                    


"Eylül, hayatım neden izin vermediğimizi biliyorsun.

Sen söylemeden önce ben söyleyim kapında nöbet tutulması benim fikrim değildi."

"Ege." Birinin size ismi ile seslenmesi çok korkunç olabiliyorken Eylül'ün Ege'ye ismi ile seslenmesi Ege'nin ecel terleri dökmesine sebep olmuştu.

"Efendim güzelim."

"Sizin kafanızda rahatsızlık mı var? Ne demek Feminist Gece Yürüyüşü'ne gitmemi engellemek. Anlam veremiyorum size. Ben bu yürüyüşe her yıl katılmıyor muyum?"

Ege sert bir tepki ile karşılaşacağını biliyordu fakat bu kadar sert bir tepki bekliyor muydu, orası tartışılırdı.

"Katılıyorsun bir tanem biz katılmıyorsun demiyoruz ki ama oturup bir dinle biz-"

"Ben hiç bir şey dinleyemem. Bana evimin önünde neden nöbet tuttuğunuzun mantıklı bir açıklamasını yapın."

Mantıklı bir açıklamaları elbette vardı ama kendilerince bir mantıklı açıklamaydı.

"Hayatım oturup dinlemiyorsun ki."

"Dinliyorum."

"Senin biraz sakin kalmaya, sinirsiz stressiz yaşamaya ihtiyacın var, son durumlardan dolayı."

"Evet, teşekkürler. Benim sinirsiz stressiz yaşamaya ihtiyacım var evimin önünde sırası ile dışarı çıkmayım diye nöbet tutmanıza değil."

Eylül haklı çıkmak için kelimeleri cımbızla çekiyordu. Her tartışmada bunu bildiği için, biraz da suçlu psikolojisi ile Ege alttan almaya çalışıyordu.

"Canım benim, hayatımın anlamı, biz son zamanlarda moralin bozulmasın diye sosyal medyada kötü bir haber gördüğümüz zaman senin şifreni sen üzülme diye değiştirmiyor muyuz?"

"Ne? Ben hesaplarıma belirli aralıklarla bu yüzden mi girmiyorum?"

Ege şimdi faka bastığını hissetmişti. Yavaşça içinden kendine selasını okuyordu. Salondan gelen öksürük sesleri zaten dağınık olan dikkatini iyice dağıtmıştı. Bir taraftan Cem'i kontrol etmek için yatak odasına yürürken bir taraftan da Eylül'ü ikna etmeye çalışıyordu.

"Hayır canım ben öyle bir şey mi dedim?"

"Siz insanı katil yaparsınız gerçekten."

Yatağın üzerinde elindeki telefonla uğraşan bir Cem vardı. Düne göre daha iyiydi fakat hâlâ biraz daha iyileşmeye ihtiyacı vardı.

Kıvırcık çocuk eli ile yatakta yatan Cem'in ateşini kontrol ediyordu.

"Dudakların ısı algılama konusunda daha iyi olduğu söyleniyor."

Karşısındaki çocuk bu lafa gülümseyip elindeki telefonu Cem'e gösterdi. Ağzını telefonun ahizesinden uzaklaştırıp karşısındaki adama döndü.

"Nasıl hissediyorsun?" Bir taraftan Eylül'ün ona verdiği çorba tarifini dinliyordu.

"İyiyim, sadece sümüklü böcek gibiyim."

Kendi aralarında geçen konuşmaya dayanarak söylediğini biliyordu Ege bu yüzden yüzünde yayılan gülümsemeye engel olmuyordu. Eylül'ün onu dinlemediğini düşünmesini istemiyordu. Şu an Cem ile ilgilenmekten aklı Eylül'ün anlattıklarını ne kadar alıyordu orası tartışılırdı.

"Şimdi Eylül'üm, su kaynadıkta-

Cem, balım düzgün durur musun?

Evet, dinliyorum ben seni."

Bizden Olur | BoyxBoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin