Ortam sıcaktı.
Dans edenlerin etrafa yaydığı ısı, ortamı cehenneme döndürmüştü. Dar kesim gömleğim terden vücuduma yapışmış, tüm tenimi gözler önüne seriyordu. Sürekli hareket eden ışıklar gözlerimi alıyor, başımın dönmesine neden oluyordu. Çalışırken bu ortamdan bu kadar etkilenmiyordum ama şu anda içinde olmak, tam anlamıyla işkenceydi. Beni bu sıkıntılı durumdan kurtaran tek şey Eflal'di. Dans etmeyi severdi ama bu konuda çok iyi değildi. Bu yüzden genelde etrafta kimse yokken dans etmeye çalışırdı. Şu anda ise alkol ona cesaret vermiş gibi bu kadar insanın içinde kahkaha atarak dans ediyordu. Onu zapt etmek her geçen saniye zorlaşırken Eflal'in donuşları buna yardımcı olmuyordu. Her teması içimdeki patlamaya hazır volkanı harekete geçiriyor, beni içten içe yakıyordu. Kendimi frenlemek adına sarhoş olduğunu kafama kazımaya çalışıyordum. Aklı yerinde olsa büyük ihtimal sana yiyecek gibi bakmaz Mert. Birden omuzlarımdaki bir eli ensemi, diğeri saçlarımı kavradı. Parmak uçlarında yükselerek bana yaklaştığında gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Alkol, sümbülleri andıran kokusunu bastıramamıştı. Omuzlarımdaki baskı artmıştı, büyük ihtimal ayakta durmakta zorlanıyordu. Belinden onu kendime daha çok çekerek ayakta durmasını kolaylaştırdım. O sırada dudaklarımın üzerinde hissettiğim nefesle gözlerimi araladım.Eflal'le burunlarımızın ucu birbirine değecek mesafede duruyorduk. Gözlerini gözlerimde dolaştırdı, daha sonra dudaklarımda. Birden hafifçe alt dudağını dişledi. Onu daha önce hiç bu kadar cesaretli görmemiştim. Heyecan tüm bedenimi ele geçirirken yavaşça kulağıma eğildi.
''Bu gece senin olmak istiyorum Mert Sezgin.''
Dona kaldım. Dans edenler bana çarpıyordu, ama ben gözlerimi bana yarı baygın bakan kızdan ayıramıyordum. Alkol kesinlikle şişede durduğu gibi durmuyor, insanlara anlamsız bir özgüven veriyordu. Ellerimle bileklerini kavrayıp içimi titreten dokunuşlarını vücudumdan uzaklaştırdım. Ayakları yere basan Eflal kaşlarını çatarak bana bakarken ''Sarhoşsun.'' dedim.
''Değilim!''
Müzik o kadar baskındı ki bağırmasına rağmen kimse onu duymadı. Kollarını göğsünde sinirle bağlayan Eflal ''Bunu bahane etmene gerek yok'' diyerek gözlerini kısarken ''Birlikte olmak istemiyorum demen yeterliydi.'' dedi. Sinirlenmişti. Bunu sesinden, hareketlerinden anlayabiliyordum. Kalabalığı ittirerek ilerlemeye çalışırken arkasından baktım.
Bu bir şaka olmalıydı.
Trip atıp gitmiş miydi yani? Hem de ne için? Onu...
Gülsem mi ağlasam mı bilemezken peşinden gittim. Eflal, Doğu'nun yanına oturmuş, ellerini göğsünün üzerinde bağlamış, ayağını seri bir şekilde sallıyordu. Doğu bu durumu garipseyen bakışlar atarken beni görmesiyle 'Ne oldu?' gibisinden başını salladı. Bir şey olmadığını yüzümden belli ederken gözlerim saf nefretini bu uzaklıktan bile hissettiğim Eren'e takıldı. Nereye baktığını anlamak için arkamı dönerken Arel ve Hayal'in yakın bir şekilde dans ettiklerini gördüm. Bunlar ne ara dansa kalkmışlardı ve bu çocuk neden sürekli Hayal'in etrafında dolaşıyordu. Arel'in elleri Hayal'in vücudunda dolaşıyordu. Bu daha çok onu yönlendirmeye çalışıyor gibiydi.
Locaya çıkıp Eren'in yanına oturdum. Gözlerim kısa bir an Eflal'le buluştu ama o başını sert bir şekilde dans edenlere doğru çevirdi. Belli belirsiz gülümserken Eren'e doğru döndüm.
''Bu kadar eğlendiğini belli etme.''
Eren bakışlarını Hayallerin üzerinden çekmeden ''Kobra gibi sarıyor kızı'' dedi. Tekrar Hayallere doğru bakıp ''Abartma'' diyerek en yakın arkadaşıma döndüm. ''Sadece müziğin ritmine göre dans etmesini sağlıyor.'' Eren gözlerini kısarak bana bakınca korkmadığımı belli edercesine kaşlarımı kaldırdım.
''Sen kimden yanasın?!'' diye sorduğunda hafifçe gülümserken ''İlk kez dans etmenin nasıl bir şey olduğunu yaşayan Hayal'den yana.'' dedim. Gözlerinin içine baktığımda iç çatışmasını görebiliyordum. Bir süre sonra sinirle iç çekip ''Haklısın.'' dedi ve masadaki buz dolu viskisini kafasına dikti.
''Yavaş'' diyerek onu frenlemeye çalışırken ''Uğraşmamız gereken ikinci bir sarhoşa ihtiyacımız yok.'' dedim. Eflal'i işaret ettiğimde bardağı dudaklarından çekti ve kaçamak bakışlarını yakaladığım sevgilime doğru baktı. ''Ne oldu ona?'' diye sorduğunda başımı iki yana sallayarak ''Sarhoş, saçmalıyor ve bunu kabul etmiyor.'' dedim.
''Kim kabul eder ki?'' diye sorduğunda gülümseyerek koca gözlüme bakmaya devam ettim. Diğerlerinden daha uzun bir süre bana baktı, hala kaşları çatıktı. Sanırım onun her halini seviyordum; güldüğünde, ağladığında, kızdığında, küstüğünde hatta trip attığında bile.
Bakışlarını çekmesiyle milimetrik bir gülümsemeyle başımı iki yana sallayarak geriye doğru eğdim. Işıl ışıl tavan bugün daha da görkemliydi sanki.Gözlerimi kapattım. Az önceki ışıltılar beynimdeki gürültüyle hareket etmeye başladı.
''Mert''
Doğu'nun sesiyle gözlerimi açarken ona doğru baktım. Eflal'in elinden bardağını almaya çalışırken ''Şu kıza bir şey söyle. Kendi içtikleri yetmiyor, bir de benim içkime göz koydu.'' dedi.
''Ben onun kızı değilim!'' dediğinde ''Hey heyhey'' diyerek ayaklanırken bardağı ikisinin elinden çekip aldım. ''Abartma istersen Eflal.'' Bardağı tekrar Doğu'nun eline tutuşturdum; O da aynı olayı yaşamamak için Eren'e doğru kaydı. Eflal öfkeyle gözlerini bana dikerken ''Uyandığında pişman olacağın şeyleri ne yap, ne söyle'' dedim. Gözlerini kısarak attığı ölümcül bakışları tekrar dans edenlere çevirince Eren'e döndüm.
''Eflal'e mukayyet olun. Ben içeride kahve yaptırıp getireyim. İçsin ayılsın, sonrada gidelim.''

* * *

EFSA

ANA DİLİM AŞK 1-2 (TAMAMLANDI)Место, где живут истории. Откройте их для себя