Son Görev | 7

168 9 0
                                    

ŞEYTAN AYAĞI


Dostum Bay Sherlock Holmes'la birlikte yaşadığım ilginç ve garip tecrübeleri kâğıda dökerken, onun şan şöhrete karşı tutumu yüzünden pek çok kez zorluk çekmişimdir. Ciddi ve uyumsuz mizacından dolayı her türlü tebriki, her türlü alkışı tek kelimeyle itici bulmasının yanı sıra, başarıyla sonuçlanmış bir vakanın sonunda, hayal gücünden yoksun bir müfettişin eline çözümü verip de kutlamalar korosu yanlış kişiye yöneltilirken yüzünde alay dolu bir gülümsemeyle durup olanları izlemekten daha fazla hoşlandığı bir şey de yoktu. Son birkaç yıldır vakalarının pek azını kaleme almışsam, bu kesinlikle malzeme yokluğundan değil, sadece dostumun bu özelliğinden dolayı olmuştur. Eline geçen vakalardan bazılarında onunla birlikte çalışabilmek, benim için her zaman, uğruna sessiz kalmamı gerektirecek bir ayrıcalık olmuştur.

Bu yüzden, geçen Sah günü Holmes'tan aldığım telgrafı -telgraf yollayabileceği sürece asla mektup yazmazdı- okuduğumda ne kadar şaşırdığımı bilemezsiniz. Şöyle yazıyordu: 'Cornish Dehşeti'ni kâğıda dökmeye ne dersin -şimdiye kadar üstlendiğim en garip vaka.

Onu, anılarında geçmişe gönderip de meseleyi gözünde canlandıran şey neydi ya da neden anlatmamı istedi bilemiyorum; ama bir iptal telgrafı gelmeden vakayı okurlarıma sunmak için şimdi notlarımı hızla toparlamakla uğraşıyorum.

Evet, 1897'nin ilk baharıydı. Holmes'ün sağlam yapısı, çok hareketli bir vakanın gerektirdiği ağır çalışma temposunun sonucunda sarsılma belirtileri göstermeye başlamış ve bu, dinlenmeyi reddedişiyle de iyice körüklenmişti. Aynı yılın mart ayında, Harley Caddesinden Dr Moore Agar, ki Holmes'la tanışmalarının dramatik hikâyesini belki bir gün anlatırım, tamamen dağılmak istemediği takdirde bütün vakalarını bir yana bırakıp iyice dinlenmesi gerektiği konusunda ünlü dedektifi sıkı sıkı tembih etmişti. Sağlık durumu Holmes'u zerre kadar ilgilendirmiyordu; kendini tamamıyla işine vermekten başka bir şey istemezdi. Ancak, kalıcı bir şekilde yıpranıp işe yaramaz hale geleceğinin tehdidiyle sonunda kendisine bir hava değişimi bahşetmeye ikna oldu. Böylece o yılın ilkbaharına girerken, Poldhu Körfezi yakınlarındaki Cornish yarımadasının ucuna yapılmış küçük bir kulübede bulduk kendimizi. Çok özel bir yerdi; hastamın bozuk moraline özellikle uygundu. Çimenlerin ortasında duran badanalı küçük evimizin pencerelerinden, önümüzde yarım daire şeklinde uzanan Mounts Körfezi tamamen ayaklar altındaydı. Siyahi kayaları ve dalgaların aşındırmış olduğu resifleriyle su taşıtlarının ölümcül tuzağı, sayısız denizcinin ölümle buluşmuş olduğu yerdi burası. Kuzey meltemlerinin estiği, sakin ve korunaklı bu köşe, fırtınalardan kaçan gemilerin dinlenebileceği güvenli bir yer gibi görünür.

Ardından birdenbire rüzgâr döner, güney-batıdan fırtına yükselir, demirler çekilir, korunaklı körfez kaybolur, köpüklü, azgın dalgaların arasında amansız bir mücadele başlar. Tecrübeli denizci kötülüklerle dolu bu denizin mümkün olduğu kadar uzağından geçer.

Kara tarafındaki çevremiz de pek iç açıcı değildi. Orada burada, modern dünyadan haberdar olmayan köylerin yerini belirten kilise kuleleriyle yan yana sıralanan yalnız, sarımtırak tepelerden meydana gelen bir yerdi. Tepelerin üzerinde, çoktan yeryüzünden silinmiş bir kavmin izleri dikkati çeker: taştan garip anıtlar, ölülerin küllerini barındıran şekilsiz küçük höyükler ve tarihöncesi çarpışmalardan haber getiren duvarlar vardır dört bir yanda. Mekânın gizemli güzelliğinin, unutulmuş medeniyetlerin ürkütücü atmosferiyle karışmış olması dostumun hayal gücünü canlandırmış olmalı ki, zamanının büyük bir kısmını tepelerde uzun yürüyüşlere çıkarak, yalnız başına düşünerek geçiriyordu. Eski Kelt dili de çok ilgisini çekmişti. Şimdi hatırlıyorum da, Sami dilleriyle akraba bir dil olduğunu ve Fenikeli tüccarlar tarafından buralara kadar yayılmış olduğunu ileri süren bir hipotez geliştirmişti. Filoloji konulu kitaplar ısmarladı ve tam da tezini geliştirmeye hazırlanıyordu ki, bu rüyalar ülkesinde bile kendimizi bir sorunun ortasında bulduk. Bizi Londra'dan uzaklaştırmış olan vakalar, birdenbire karşımızda beliriveren bu olağanüstü, garip ve mistik olayın yanında hiç kalırdı. Basit yaşantımız ve huzur dolu sağlıklı tatilimiz hunharca sona ererek, sadece Cornwall'de değil, bütün İngiltere'de büyük bir heyecana neden olan bir dizi korkunç olayın ortasına attı bizi. Okurların birçoğu, o zamanlar 'Cornish Dehşeti' olarak adlandırılan bir olayı hatırlıyor olabilir: Londra basını, son derece yetersiz bir şekilde dahi olsa olaya yer vermişti. Şimdi, tam on üç yıl sonra, bu inanılmaz vakayı gerçekten nasıl yaşandıysa öyle anlatacağım.

Sherlock Holmes - 3. CiltHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin