6

9 6 0
                                    

Medya Doruk.

Bu olamazdı burada kapalı kalmıştık.  Okuldan birinin bizi farketmesi için acilen bir şeyler yapmamız gerekiyordu. Doruğa doğru döndüm ve konuşmaya başladım :

" Buradan çıkmalıyız yoksa yarına kadar çıkamayız.  "

" Biliyorum o yüzden de hemen kapıya vur."

Dediğini yaptım ve kapıyı yumruklamaya başladım.  Ama kimse duymuyor olacak ki bir geri dönüş alamamıştık. Doruk hemen arka cebinde bulunan telefonunu çıkardı ve tuş kilidini açtı.

" Ne yapıyorsun? "

" Ayazı arayacağım.  Gelip bizi burdan çıkarsın."

" Tamam."

" Hadi aç lan ."

Doruk telefonu kulağından indirdi .  Anladığım kadarıyla Ayaz telefonu açmamıştı.  Bende kendi telefonumu almak için ceketimin cebine baktım .  Allah kahretmesin telefonum yerinde yoktu sınıfta kalmış olmalı. 

Doruk bana baktı ve :

" Ne bekliyorsun sende ara birini.  Belki biri gelip bizi burdan çıkarır. "

" İyi de benim telefonum yukarda çantamın cebinde kaldı."

" Bizimkilerde açmıyor ne yapacağız şimdi?"

" Bilmiyorum. İstiyorsan biraz bekleyelim, belki biri okulu kapatmadan önce bizi bulur."

" Bekleyelim biraz.  Dediğin gibi belki bizi bulurlar. "

" Tamam."

Geçen uzun bir aranın ardından hiç kimse gelmemişti. Hava yavaş yavaş karamaya başlamıştı.  Burası eksi birinci kattı ve daha çabuk karanlığa gömülüyordu.   Üstelik kiz soyunma odasının lambaları da bozuk ve kırıktı.  Hava karadıkça duvarlarda ki mavi boya kayboluyordu.  Ve ben hiçbir şey görmediğim için korkmaya başlamıştım.

Karanlıktan küçüklükten beri korkardım. Bu çok eskiye dayan bir tramva idi. İçerisi karanlığa hapsolurken benim tek yaptığım derin derin ve hızlı nefesler alıp vermek oluyordu. Doruk bunu farketmemliydi.

O kadar çok korkuyordum ki gözümden yaşlar akmaya başladı. Doruk bunu fark etmiş olmalı ki yanıma yaklaşti ve " iyi misin " dedi. 

Iyi değildim çok korkuyordum ama bunu ona söyleyemezdim. O beni hep çok güçlü bir kız olarak bilirdi şimdide öyle bilmeliydi.

" Doruk. "

" Efendim."

" Sende Diclenin numarası var mı?"

" Hayır niye ki. "

" Telefonunu verir misin bir de onu arayalım . Belki o gelip bizi burdan alır. "

" Tamam . Numarayı biliyorsun değil mi? "

" Evet. "

Doruk telefonunu vermişti.  Bende Dicleyi aradım ama cevap vermiyordu.  Zaten en çok ihtiyaç olan zamanlarda açmazlar,  gerek olmadığı anlarda da rahat bırakmazlardı.

" Açmıyor. "

" Yapacak bir şey yok. Burda kaldık.  "
 

Korkuyordum , hemde çok korkuyordum,  nefesi  daralıyor , boğazım düğümleniyordu.   Hemen bir ışık kaynağına ihtiyacım vardı. Hemde hemen.

" Çok sıkıldım.  "

" Bende . "

" Zaman da geçmiyor nr yapacağız? "

" Bilmiyorum.  "

" Oyun oynayalım. "

" Ne ? "

" Sırasıyla kendimiz hakkında bir şey söyleyelim. Ama bunlar aramızda kalacak.  "

" Tamam.  "

Doruğa güveniyorum. O hiçbir zaman yalan söylemez. O yüzden de bu oyunu oynamayı . Kabul ettim.

" Başla . "

" Oyunu ben buldum önce sen başla . "

Ona güven vermek için önce ben başladım. Çünkü o kolay kolay kimseye güvenemezdi.

"  Ben  birine aşığım.  "

" Bu olabilir. " Gayet normal  . "

" Sıra sende. "

" Bana da biri yazıyor. Ama kim bilmiyorum. "

" Nasıl yani anonim olarak mı ? "

" Evet , sıra sende. "

Bunu söylemeliyim artık.  Evet belki bu beni farklı gösterecekti ama söylemeliyim. Duygularımla artık başa çıkamıyorum.  Üstelik o duygular bana bu kadar yakınken hiç kolay olmuyordu. O yüzden de söyledim.

" Ben karanlıktan delicesine korkuyorum. "

" Ne? "

" Biliyorum çocukça bir şey ama korkuyorum.  "

" Selin bunu niye daha önce söylemedin ki ? "

" Dalga geçersin diye düşündüm.  "

" Hayır.  Gel buraya. " 

Ben daha ne olduğunu anlamazsın Doruk beni kendine çekmiş ve hızlıca sarılmıştı. Bu çok güzel bir duyguydu. Hatta şoke olmuştum.  Ne tepki vermem gerekiyor bilmiyorum.  Ama içi kıpır kıpırdı. 

Doruk yavaşça yere çömeldi ve başımı omzuna koydu.  Kokusu bütün benliğime işlerken korkum yavaş yavaş azalmaya ve sakinleşmeye başlamıştım.  Bu çok farklıydı bu korkuyu tetikleyen o iken korkumu yok edende yine o idi.

" Ne zaman başladı bu korku? "

"Çocukken.  "

" Nasıl ve neden başladı?"

" Nedeni sensin."

"  Bu da ne demek?"

" Hayırlıyor musun yedi yaşında iken beni bodruma kapatmıştın. Bir gece boyunca orda kalmıştım ve elektrikler yoktu. O zaman başladı. "

" Ben özür dilerim . Bilmiyordum. "

Sözünü kestim ve konuşmaya devam ettim.

" Özür dile diye söylemedim bunları.  Bilerek yapmadığını Biliyorum ama korkuyorum. "

" Selin ben çok özür dilerim. Allah belamı versin benim. "

" Öyle deme Doruk. Çocuktuk  . "

Ikimizde sustuk. Ben kafamı kaldırdım ama buna izin vermedi.

" Kal madem sorumlusu benim. En azından bunu yapayım."

Hiçbir şey demedim ve omzuna tekrar yaslandım. Gecen uzun bir zamanın ardından gozlerim yavaş yavaş kapanmaya ve uykuya teslim olmaya başlamıştım.  Bu huzuru kaybetmek istemiyordum yüzden de gözümü hiç açmadım ve uykuya tamamen teslim oldum.

Dorsel \ TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin