Bölüm 3: Karga Leşi

323 59 3
                                    

Hoş Geldiniz :)

***

Doğumun üzerinden bir hafta geçmişti. Bu bir hafta boyunca halk neşeli, havanın sıcaklığı insanı okşar gibi, içtiğimiz sular ise ayrı bir güzelliğe bürünmüştü adeta. Bu büyük şato gibi yerin koridorlarında düne kadar kimseyle karşılaşmazken şimdilerde yığınla insan dolu oluyordu. Bu süreç boyunca Leyla odasından çıkmadı. Sadece Arif ile görüşüp dışarda olanlar hakkında bilgi aldı.

Sanki çok şey değişiyor gibiydi. Bu dünyaya geleli çok bir zaman olmamıştı fakat kendisinde bir şeylerin değiştiğini fark ediyordu. Saçları daha hızlı uzamaya başlamış gibiydi, teni daha parlak ve canlı bir hal almıştı ama en çok değiştiğini düşündüğü şey ise hisleriydi. İçinde, tam olarak göğüs boşluğunda sanki eliyle tutabileceği madden var olan, hissettiği bir taş var gibiydi. Her gün ağırlaşan bu taşın vücudunu yarmak istediğini düşündü Leyla. Burada geçen günlerinin her bir saniyesi gözlerinin önünden geçti. Bu bir delilikse hastaneye yatmalıydı ve bu durum daha çözülebilirdi fakat bunların hepsi gerçekse şu ana kadar yaşayıp inandığı şeylerin hepsi anlamsız bir hal almaya başlıyordu gözünde.

Leyla düşünceleri ile boynuna bir ip örmeye başlamıştı ki Arif odasına girdi. "Leyla hadi kalk gidelim. Elmira bizi bekliyor." yattığı yatağından doğrulan Leyla cevap vermek yerine "Neden?" anlamında başını salladı. "Küçük prensesin isim koyma töreni gerçekleşecek." Anlamadığını belirten bir surat ifadesi yerleştirdi yüzüne Leyla. "Ne bu tören falan? Kulağına ezan okuyup üç kere ismini söyleyecekler de onun için mi tören yapıyorlar?"

"Hayır, halk meydanına bakan balkonda Prenses Elmira kızını insanlarla tanıştıracak ve ismini söyleyecek, seni de yanında görmek istiyor. Biliyorsun insanların seni burada görmemesi daha iyi olur o yüzden bir köşeden izleyeceğiz sadece."

Karşı gelmek, isyan etmek ya da bu daveti reddetmek istese bile yapmadı Leyla çünkü burada onun isteklerinin önemli olmadığını kabullenmişti. Bu kabulleniş ona her şeyi yaptıramazdı belki ama isyan edip yorulmamayı tercih ediyordu. Daha düne kadar canından bir parça olan arkadaşı Arif'i takip ederek yola koyuldu. Aralarına soğuk bir duvar örüldüğünü hissediyordu. Arkadaşı başka biri haline gelmişti. Öncelikleri, önem verdikleri değişmişti. Bir gece de oluşan bu duvara baktı Leyla ve kendini bir kere daha yalnız hissetti. Sanki bir uçurumun dibinde sırasını beklermiş gibi.

Arif ile Leyla halk meydanına bakan balkonda bir perdenin arkasına geçtiler ve kalabalığın oynayacağı oyunun başlamasını beklemeye koyuldular. Saat tam 12.00 olduğunda birden flüte benzer bir müzik aletinden kısa bir ses duyuldu. Herkes sessizleşti ve gözlerini balkona çevirdi. Prenses Elmira kucağında kızıyla halkın karşısında belirdi, önce kalabalığı gözleriyle tarayan Elmira yüzüne büyük bir gülümseme yerleştirdi.

"Kötü ve iyi günlerimde yanımda olan her biri değerli bir hazinenin kıymetli parçaları olan halkım böyle kutlu bir mesele ile karşınıza çıktığım için çok sevinçliyim. Aramıza katılarak bize güzellikler sunan havanın, güneşin, suyun ve ateşin sahiplendiği kızımızı sizlerle tanıştırmak için bugün buradayım. Bu konuşmayı yaparken Prensimiz Pars'ın da aramızda olmasını çok isterdim fakat biliyoruz ki Kare çok zor günler geçirmekte. Büyük bir kaosun ortasındayız. Bulunduğumuz bu durum bize savaşı, yokluğu, zorlukları getirebilir. Sonu görünmeyen karanlık bir yolda birbirimize tutunarak yürüyeceğiz ve ışığa ulaşacağız. Bize bu zor dönemde ışığı, mutluluğu, huzuru ve özellikle de barışı hatırlatıp destek olması adına kızımızın adını Eirene koymaktayım. Bize mutluluk getir Eirene. Bize adının hakkını ver." Prensesin konuşması bitmiş olmasına rağmen halk gözlerini bir an olsun balkondan ayırmıyor kimse kıpırdamıyor ve hareket etmiyordu. Halkın huzuruna sunulan bu ismin beğenilip beğenilmediği anlaşılmamıştı ta ki kalabalığın içinden tek başına bir ses yükselip "Hoş geldin, iyi ki geldin Prenses Eirene!" diye haykırıncaya kadar. Tüm halk aynı cümleyi hep bir ağızdan defalarca tekrarladı. Prenses halkının onayını almanın gururunu yaşarken kızının alnına bir öpücük kondurmayı ihmal etmedi.

KAREWhere stories live. Discover now