2| Siz beni kurtardınız, her anlamda.

Mulai dari awal
                                    

Göz göze geldiklerinde Yibo  karşısındaki adamın basit bir gömlek ve pantolonla bile gösterişinden bir şey kaybetmediğini düşündü. Koca ülkenin yanına yaklaşmakta tereddüt ettiği ve bunu çok arzuladığı, adının güney topraklarında bile saygıyla anıldığı bu adamın çok normalmiş gibi ona yardımcı olması Yibo'ya garip geliyordu. Mahcup hissetmesine ne engel olabilirdi ki?

"Baron."

Kont ellerini iliklemeyi bitirdiği gömleğin yakasında tutmaya devam ederken karşısında kendisine bakmakta zorlanan adama korkmadan baktı.

"O gece, siz beni kurtardınız, her anlamda." Bahsettiği anlamları durup anlatmanın şu an için uygun olmadığını kanaat getirmişti. Bu yüzden minnetle gülümseyerek devam etti. "Mahcup hissetmesi gereken kişi benim."

Sonra elleri aşağıya düştü, ardından çalan kapıya ve dışarıdan seslenen kız kardeşine içeri girmesi için onay verdi.

İçeriye giren kumral ve güzel genç kız elinde tuttuğu yemek tepsisini abisine uzattı ve yatakta oturan adama selam vererek kendisini tanıttı.

"Adım Maria abimin tek kardeşiyim ve onu koruduğunuz için size minnettarım Baron Wang."

Yibo kendisine teşekkür eden kıza onun gibi başıyla selam verdi ve ona, abisine fazlasıyla benzediği icin daha fazla bakamadı. Mahcubiyetini ve garip utanma duygusunu bir türlü üzerinden atamıyordu. O an kendi evinde olmayı deli gibi istediğini fark etti.

Maria iki adamı yalnız bırakarak odadan ayrıldığında Kont yemek tepsisini inceledi ve sordu. "Hangi yemekten başlamak istersiniz."

"Ben kendim hallederim."

Zhan tepsiye uzanan elleri durdurdu ve hareket ettiği için canı yanan adama kaşlarını çatarak baktı. "Ben yedireceğim. Ve siz de, sırf bana zahmet vermemek için canınızı yakmaya devam ederseniz beni sahiden gerçek bir zahmetin içine sokmuş olacaksınız."

Yibo cevap veremedi. Kont'un otoritesi ağır olsa da, normal bir vakitte böyle bir otoriteye bile karşı çıkabileceğini düşünüyordu. Ancak şimdi karşı çıkmayı bırakmış  ve kendisine uzatılan kaşığı sessizce kabul etmişti.

O an, yeni bir şey fark ediyordu.

Xiao Zhan kendisine bakmıyorken ona bakmak daha kolaydı. Koyu renk irislerini kirpiklerinin aralığından bakmak güzeldi, inkar edemezdi.

"Babanıza uyandığınızı haber gönderdim. Olanları ilk duyduğunda buraya gelmeyi çok istedi ama sizin işlerinizi kısa bir süreliğine idare etmesini istedim."

Baron kısık sesiyle bir teşekkür mırıldandığında Kont zayıf bir gülümsemenin esiri oldu ve devam etti.

"Günler sonra uyanmış olmanıza çok mutluyum, nihayet bugün rahat bir uyku uyuyabileceğim."

Yibo bu seferde aynı tını da bir özürü döktü dudaklarından. Ancak aldığı karşılık şiddetli bir reddetmeydi.

"Hayır." Demişti Zhan. "Hayır, asla özür dilememelisiniz. Zaten siz yaralanmamış olsanız da ben bu kişileri bulana kadar rahatça uyuyamazdım."

"Kim bunlar?"

Baron biten yemeği ile birlikte bedenini geriye, üst üstüne koyulmuş yastıklara doğru bırakırken çok merak ettiği bu soruyu sormuştu.

"Bilmiyorum, ama bir şeyden eminim. Arkalarında güçlü bir isim var."

Yibo kaşlarını kaldırdı. "Ülkede sizden güçlü çok az kişi var. Metropolitan polis teşkilatı ne diyor bu duruma?"

Lord, don't move that, [Yizhan]Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang