Belki ay ışığı seviyorumdur

Start from the beginning
                                    

Bir kez daha taş gibi bir sevgilim olduğunu fark edip gülümseyerek sahile yöneldim.
Bu çocuğu yatağa atmak istiyordum artık yeter yani.

Sahile geldiğimde Hyunjin le buluşmaya karar verdiğimiz kayalıklara gelip oturdum. Karlar erimiş, havalar ısınmaya başlamıştı ne kadar kışı sevsem de yazı da özlemiştim.

Boynumda bir baskı hissetmemle deniz kokusuyla karışan Hyunjin'in kokusunun burnuma dolması bir oldu. Yanıma oturduğunda tek kaşımı kaldırarak baktım. "Yalana da başlamışız demek."

Sahte bir sinirle söylediğim şeyle dudaklarını büzdü. "Bu ufacık küçücük miniminnacık bir pembe yalandı sadece."

"Öyle olsun bakalım." Başımı omzuna yaslayıp denizin hafif dalgalarını izledim. "Uğraşacak mısın o işlerle?" Başımı Hyunjin'in omzundan alıp ellerimin arasına yerleştirdim. Konuşmak istediğim en son konuydu ama Hyunjin'i geçiştirmek istemiyordum.

"Birazcık. Ben fazla uğraşmayacağım Lucas daha çok ilgilenecek." Bıkkın ses tonumdan konuşmak istemediğimi anlamış olacak ki başını olumlu anlamda sallayıp beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı ama vücudunun gerildiğini hissedebiliyordum. Sinirlenmiş miydi?

"Ama tabii... Bu durumda düzenli olarak Busan'a gitmek zorunda kalıyorum."

Göz devirip aldığı nefesi sesli bir şekilde verdi. "Giriyorsun işte her türlü bu boktan işin içine Felix." Sinirli bakan gözleri denizi izliyordu. Elimden ne gelebilirdi ki ne yapmamı bekliyordu? "Ne sikim yapmamı bekliyorsun Hyunjin?"

Bedenimi ondan ayırıp sorgularcasına yüzüne baktım. "Salabilirsin mesela bırak ne olacaksa olsun işte seni ilgilendirmez olacaklar." Ses tonu fazla yüksekti ve kaşlarını çatarak yüzüme bakıyordu. Sanki bunların hepsini ben kendim istemişim gibi davranması çok saçmaydı. "Sence bu amına koyduğumun işini ben mi istiyorum?"

Dudaklarını yalayıp sinir bozucu bir sırıtma yaydı yüzüne. Amacı neydi anlamıyorum ama çok fazla bencil davranıyordu. Şu an yüzünün ortasına bir tane geçirmek istiyorum. "Görünüşe göre pek istemiyor değilsin Felix."

Başımı sallayıp ayağa kalktım. Sessiz ama kararlı bir şekilde "Peki." Dedikten sonra hızlıca oradan uzaklaştım. Sinirlerimi yeterince bozmuştu. Sanki ben çok istekliydim bu işe. Her ne olursa olsun orası babamındı. Ben babamın oğluysam geride bıraktığı şeye de sahip çıkacaktım.

Evimin olduğu sokağa giriş yaptığımda adımlarımı biraz daha hızlandırdım. "Hey Felix!" Arkamdan gelen sesi umursamadan evimin bahçesine girdim ve çantamdan anahtarlarımı çıkarttım.

"Felix!" Kapıyı açtım ve içeri girdim kapıyı kapatmadan önce Hyunjin'e baktım. Nefes nefese kalmıştı dizlerini tutup nefesini düzene sokmaya çalışıyordu. Anlaşılan peşimden baya koşmuştu.

Bana doğru gelmeye başladığında elimle dur işareti yaptım. "Yalnız kalmak istiyorum biraz Hyunjin." Kafasını geriye atıp gökyüzüne baktı sonra tekrar bana döndü. "Bebeğim gerçekten özür dilerim. Seni çok seviyorum ve canının riske girdiği en ufak şeyden uzak durmanı istiyorum. Başına bir şey gelmesinden o kadar korkuyorum ki... Bu yüzden sana fazla yükseldim gerçekten özür dilerim."

Başımı kapıya yaslayıp Hyunjin'in yüzünü inceledim. Gerçekten üzgün görünüyordu. Biraz önce ciddi anlamda Hyunjin'in özür dilemesine eridim. Ne bileyim konuşmasına, görünüşüne falan erisem neyse de neden özür dilemesine eridim anlamış değilim.

Killer Love | Hyunlix Where stories live. Discover now