"Tamam tamam. Bu konuyu burada kapayalım."

Onlar şimdi karşı takımdan hangi grubu seçeceklerini konuşurken biz de Sergen'le karışmadan duruyorduk. Ne de olsa oynatılmıyorduk? İsmail abi yanımıza geldi ve gülerek konuşmaya başladı.

"Beni de oynatmıyorlar. Boyum kısaymış, yapamazmışım."

"Doğan'ın boyu senden uzun olmuş herhalde bir anda. Uzamış." dedim.

"Yok, Doğan iyi oynuyormuş. Girsin zaten oyuna da boyla çok alakası yok, file zaten yüksekte değil dedim. Dinlemediler beni."

"Aman abi. O kadar moralim bozuldu ki benim de. Hevesli hevesli gelmiştim ne güzel. Yine de inşallah kazanırız tabii de." dedi Sergen.

"Bir de Öykü çok sivri dilli ya. Neler dediğini duydun mu bize az önce?" diyerek araya girdim. Ne yapayım canım? Dedikodu yapmayalı uzun zaman olmuştu.

"Duydum duydum. Ayrı bir saçmalık o zaten. Bana ne dedi, siz duydunuz mu?"

Sergen'le hayır anlamında başımızı salladık.

"İsmail zaten hep oynuyorsun. Bırak da iyi olduğumuz alanda bir kez de biz oynayalım, sen oynama."

"Aa! Lafa bak! Sanki parkurda sen oynatmıyorsun onu zorla." dedim.

"Hem o var hem de kaç oyuna çıkamıyorum zaten. Avantajı gönüllüler kazanınca beni direkt dışarıda bırakıyorlar. Sanki her oyuna dört beş kez çıkıyorum."

"Aman boşver be İsmail abi. Bugün de biz dinlenelim, ne yapalım?" dedi Sergen.

"Ama ben yine söyleyeceğim ki. Her seferinde susuyorum, iyi alışmışlar." dedim kendimden emin bir şekilde.

Skor 5-4 olduğunda yeni gruplar oluşturulacaktı. Bunu söylememin tam zamanı diyerek lafa girdim.

"Arkadaşlar, ben de oyuna girmek istiyorum bu defa."

"Ama şimdi İlayda'nın eli ısındı. O girsin bence. Sen bugün dışarda kal." dedi Öykü.

"Bence Seray da girebilir." diyerek birkaç kişi fikrini belirtti.

"Yani ben girmek isterim. Biz sahilde falan oynardık çünkü. Kötü değilim bu oyunda." dedim.

"Yalnız sahilde arkadaşlarınla güle eğlene oynadığın oyunlara benzemez bu canım." dedi Öykü.

Neden tersliyordu bu şimdi beni? Gayet de iyi anlaşıyorduk oysaki. Bir gecede düşman falan mı oldu bana anlayamadım ki.

"Burada güle eğlene oynanacak bir oyun varsa bunlardan biri kesinlikle bu ya. Parkurda güle eğlene, yürüye yürüye gelmekten iyidir herhalde." diyerek gülümsedim.

"Bencillik."

"Pardon?" diyerek Sergen de araya girdi.

"Sergen, şimdi sen bir dur ya! Alakan olmadığı şeylere karışma." Ardından bana döndü ve konuşmaya devam etti. "Yaptığın bencillik. Takımı düşünmüyorsun sen şu an. Yalnızca kendini düşünüyorsun."

"Takımı düşünmesem neden sayı alabilmemiz için uğraşayım burada? Kendime güveniyorum ki çıkmak istiyorum. Bunun bencillikle bir alakası yok. Bencil diyemezsin."

"Derim, derim." diyerek omuz silkti.
Bu ne ya? İlkokulda falan mıyız?

"Allah allah ya! Olaya bak! Arkadaşım kendime güvendiğim için çıkarsam sayı alabileceğimizi söyledim sadece. Sanki ne demişim burada. Ne haliniz varsa görün o zaman." Daha fazla kendimi tutamamış sesimi iyice yükseltmiştim.

"Hayır yani niye bağırıyorsun anlamadım."

"Sen oyun başından beri beni burada çıldırt. Sonra da niye bağırıyorsun de. Oh ne alâ memleket!" dedim ve hızla oturduğum yerden kalkarak sağ tarafa doğru ilerledim. Hemen ardımdan Sergen ve İsmail abi de geldiler.

"Canım boşver ya. Sen kendini çok güzel açıkladın. Herkes ne olduğunu gördü." dedi  Sergen.

"Seraycığım aynen. Bırak bugün ne isterlerse onu yapsınlar. Demek ki kendilerine güveniyorlar ki çıkmak istiyorlar.

Sakinleştiğimde İsmail abi yanımızdan gitti ve Sergen'le orada kalmaya devam ettik. Oyun devam ediyordu ama biz ilgilenmiyor, kendi aramızda konuşuyorduk.

Oyun gönüllüler takımının üstünlüğüyle sonuçlanmıştı. Seremoni için yerlerimizi aldığımızda Acun abi konuşmaya başladı.

"Kazanan gönüllüler oldu. Ünlüler takımına geçmiş olsun diyorum. Ama sormak istediğim bir şey var. Seray ve Sergen siz bir ara oyunla ilginizi kestiniz. Ayrıca neden oynamadığınızı da merak ediyorum. Seray, sana soralım."

"Acun abi aslında oynamadık değil oynatılmadık. Kendimi parçaladım resmen ben de gireyim oyuna derken. Ciddiye alınmadım demek ki. Üstüne farklı şeylerle de suçlandım takımı düşünmemek gibi. Ben de takımı düşünmemek öyle değil böyle olur gibilerinden bir ara ilgimi kestim. Ama hemen geri döndüm zaten. Dayanamadım. Çünkü bazı arkadaşların dediğinin aksine takımıma değer veriyorum. Karşı takımı da tebrik ediyorum, iyi bir ödül kazandılar."

"Biraz derin mevzular anladığım kadarıyla. Öyleyse sizi adanıza uğurluyorum."

La RomanaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora