14.BÖLÜM: DEĞİŞİM

622 48 170
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


(Bölüm Şarkısı/1: Gaye Su Akyol- Bir İlk Bahar Sabahı)

On iki yıl önce Anka'yı sabahın kör ışığında, metal bir kutunun içinde kaybetmiştim. On iki yıl sonra zifiri karanlıkta onu aynı havaalanında kaybedeceğimi bilmiyordum.

Kaybetmiştim. Beni en çok korkutan his içimdeki kayıp hissin neyden kaynaklandığını ayırt edemememdi. Kaybettiğim Anka mıydı, ben miydim? Sanki o an  kendimi kaybetmiştim. O saniyede kendimi parçalamıştım. Yok olmuştum, yeniden doğmuştum. Yaşamış ve birkaç saniye nefes aldıktan sonra yeniden doğmak üzere ölmüştüm.

Göğsümün üzerinde bitmek bilmeyen bir ağırlık vardı. Her dakika ağırlaşan, her saniye hafifleyen. Kalbim acımıyordu artık. Bu komikti çünkü Anka'yla birlikteyken ağrıyan o ağır kalp onu Dinçer'i öperken gördüğümde yok olmuştu. Kalbim öylesine hissizleşmişti ki, neredeyse onu hissedemiyordum. Hafifti, belki de uçuyordu.

Kuşlar ölmeyi bekliyormuş kışın ortasında. Bunca yıl onu bir kuşla bir görmüştüm. Özgür ama değil, hafif ama değil, yaşıyor ama ölmek üzere. Kuş diye bir şey yoktu çünkü kuşlar ölmeyi bekliyordu bu kış.

Ben ondan önce neydim? Hatırlamıyordum. Ondan sonra ne olabilirdim? Bilmiyordum. Bu korkunç bir histi. Sanki dibinde ne olduğunu bilmediğim bir boşlukta süzülüyordum. Hafif ve hızlı düşüyordum ama günün sonunda aşağıda neye toslayacaktım? 

Bana bakışlarını hatırlamaya çalışıyordum. Ona doğru ilerlerken beni görmüş ve bana doğru yaklaşmıştı. Gözlerimin içine bakmıştı, en içine. Neden o anı hatırlamıyordum? Bana bakmıştı ama onu hatırlamıyordum. Hatırlamak istiyordum. Bakışlarındaki hisleri bilmek istiyordum. Mutsuz muydu, korkmuş muydu? Onu yakaladığım için üzgün müydü? Ya da ilişkisini artık saklamaya gerek duymayacağı için rahatlamış mıydı? Acıma mıydı gözlerindeki yoksa benim acınası yansımam mıydı? Hatırlamıyordum. O bana son kez gözleriyle bense ona son kez kalbimle bakmıştım ve hatırlamıyordum.

Motorun tutacaklarını tutan ellerim kaskatı kesilmişti. Kendimi rahatlatmaya çalışıyor ama beceremiyordum. Tüm uçak yolculuğum boyunca olanları düşünmüştüm. Hislerimi sonuna kadar yaşayıp tüketmiştim. Uçaktan indiğimde tükenmiş haldeydim. Hissetmekten yorulmuştum, yürümeye dahi halim yok gibi hissediyordum. 

Dikiz aynasından yan şeridi kontrol edip şerit değiştirdim ve Haluk'un tarif ettiği tabelanın hemen ilerideki tabela olup olmadığını anlamak için yavaşladım. Doğru yoldaydım. Haluk'un dediğine göre bu tabeladan sonra on dakikalık bir yol daha gittiğimde Emre'nin evine ulaşacaktım.

Nefes alamadığımı hissediyordum. Kaskımın camını açıp derin bir nefes aldım. Ne kadar derin nefes alırsam alayım hava ciğerlerime dolmuyordu. Sadece birkaç saat önce bu sıkışmış hisle baş başa kalsam bir hastaneye giderdim ama şimdi bu his normal geliyordu. Biraz daha hızlandım. Oraya olabildiğince geç varmak istiyordum ama bir yandan yavaş gitmeye devam edemezdim. Düşünmek istemiyordum, takatim kalmamıştı.

MODEL-2Where stories live. Discover now