8. Tuhaf

22K 2.1K 495
                                    

19.02.2021

***

''Karşıda çok güzel bir kafe açılmış oraya mı gitsek?''

''Suşi yiyelim mi?''

''Ay ben doymuyorum ama.'' İş arkadaşları yine yüksek sesle ne yiyeceklerine karar vermeye çalışırken Berzan baş ağrısından ölmek üzereydi. Acıkmıştı ancak kalkıp yemek yiyecek hali yoktu. Eski enerjisi gitmişti sanki. Kendini boşlukta hissediyordu.

''Sen de gelsene Berzan.''

''Gerek yok.''

''Bak ocak başına da gidebiliriz.'' dedi Meriç yanına yanaşıp. Bunların, kendisiyle itinayla konuşma çabalarına anlam veremiyordu. Hele Meriç'in bu yavşak yavşak gülmesi yok mu...

''Bana mı yavşıyorsun?'' Meriç koca bir kahkaha attığında diğerleri de onu takip ederek gülmüştü. ''Ne münasebet!'' Yüzünü buruşturduğunda, Berzan'ın gözleri kısılmıştı. Dişlerini sıkmış, sinirli bir ifadeyle bakmaya başlamıştı. Meriç arada gelen cesaretle hareket ediyordu ancak korkmadan edemiyordu.

''Neyse biz gidelim. Bu ruhsuzun geleceği yok.'' Meriç ve diğerleri ofisten çıkarken Berzan ölümcül bakışlar attı onlara. Ne vardı bir gün karşısına kurban olarak çıksalardı...

**

İlker içerideki işlerini halletmiş kasaya ilerlemişti. ''Sen geç masaları topla. Ben kasaya bakarım.'' Çalışan gülümseyip kafa sallarken kendisi kasaya geçti. O sırada kapının tepesindeki zil çalmış, İlker'in bakışları oraya kaymıştı. Gördüğü bedenle şaşırmadan edemedi. Pekala, bunu kesinlikle beklemiyordu. Ki onu fark eden Berzan da, aynı şaşkınlıkla bakıyordu.

''Çok güzel... Kırk yılın başında bir restoranda yiyelim dedik o da bu herifin iş yerine denk geldi.'' İlker kasanın arkasından çıkıp ona doğru ilerledi. ''Hoş geldin.''

''Hoş buldum.'' Biraz mahcup hissediyordu. O günkü olaydan sonra ona deliymiş gibi bakmasından da korkmuştu. Normalde umurunda olmazken -iş yerinde yeterince şeye maruz kalıyordu- bu adam karşısında neden böyle bir duygu içerisine girdiğine anlam verememişti.

''İyisin değil mi?''

''İyiyim.'' İlker'in, yüzünün her köşesini incelemesiyle yutkundu. Ne diye bu kadar inceliyordu. ''O gün biraz-'' diye söze başladı İlker ancak Berzan sözünü kesmişti.

''Alay mı edeceksin?'' İlker şaşkınlıkla ağzını aralamış ve anında kafasını iki yana sallamıştı. ''Ö-öyle bir insan değilim ben. Sadece endişelendim.'' Berzan inandığı için kafasını salladı.

''Geç.'' dedi boş bir masayı işaret ederek. Berzan oraya doğru ilerlerken bir yandan da etrafı inceliyordu. Gayet şık ve temiz bir mekandı. Tabi içerisi ne durumdaydı bilemiyordu.

İlker önüne menü koyduğunda bir süre kapalı menü ile bakıştı. ''Onu açıp içerisinden yemek seçiyorsun.'' dedi gülerek. Berzan boş bir ifadeyle bakmaya devam edip: ''İyi bir inansın ama komik bir insan değilsin. Bir daha espri yapma.'' Dedi. İlker ilk anda şaşkınlık yaşamış daha sonrasında büyük bir kahkaha atmıştı. ''Çok tuhaf bir adamsın.'' Ellerini önünde birleştirip yüzüne bakmaya devam ederken Berzan kaşlarını çattı. ''Menüye bakmadığına göre aklında bir şeyler var herhalde Berzan efendi.''

''Aa... Doğru.'' Dudaklarını dişleyip eliyle oynadı. İlker tavırlarına anlam veremedi. Strese girmiş gibi bir hali vardı. ''Şey... O günkü güveçten var mı?''

''Maalesef. Burada yapmıyorum.'' Berzan'ın yüzü düştüğünde -ki çok fazla bir ifade görmezdi bu adamın yüzünde- İlker'in içinde bir şeyler kırılmıştı sanki. Onu üzgün görmek onu da üzmüştü. ''Beklersen yaparım. Ama 2 saat süre. En az.'' Berzan kafa sallayıp menüye baktı. Yüzünü buruşturup, yandan bir peçete ile açtı. ''Bir sebze yemeği alayım. Yanına su.''

İlker kafasını sallayıp menüyü elinden aldı. Hızla kasaya ilerleyip içeriye bilgi verdi. ''Bu adam kim patron?''

''Komşum.''

''Baya yakışıklıymış. Keşke benimde böyle komşum olsa.'' dedi bardakları silen genç kız. ''İşine bak!'' Kız korka korka arkaya giderken ilk soran çalışan yanına gelip sessizce fısıldadı. ''Biraz tuhaf gibi. Masaya gusül abdesti aldırdı.'' dedi, 3. ıslak mendili kullanan Berza'a bakıp.

İlker bıyık altından gülüp kafasına bir tane vurdu. ''İşine bak sen de!'' O sırada siparişler gelince tepsiyi elinden aldı. ''Ben götürürüm.'' Dedi İlker.

''Ay ben götüreyim mi?'' Genç kız elini çenesine götürüp konuştuğunda sinirle kaşlarını çattı. ''Gerek yok.'' Hızla masaya ilerlerken arkasından bakıyorlardı.

Masaya yaklaşıp tepsiyi koyacağı esnada Berzan eline dokunmuş durdurmuştu. ''Masayı yeni sildim! Tepsiyi koymadan ver tabakları.'' Masa için bağırmış ancak adamın elini tutmaya devam etmişti. Bunun farkına varınca ateşe değmiş gibi çekti elini.

İlker ise buna takılmayıp homurdanmıştı. ''Manyak...''

''Dibimdesin duyuyorum.'' Ne vardı bu adamında kurb- yok onun küçük ve baş belası bir kızı vardı. Bu şansla onun başına bile kalabilirdi.

Tabakları yerleştirip tepesinden dikilmeye devam etti. ''Afiyet olsun.'' dedi gözlerinin içine bakarak. Berzan kafasını sallamakla yetinirken sırıtıp arkasını döndü. Nedense bu adamla uğraşmak ona keyif veriyordu.

**

Çiçek televizyonda pür dikkat çizgi film izlerken, İlker ona meyve soyuyordu. ''Çiçek... Şu maçı mı açsak.'' Çiçek omuz silkip izlemeye devam etti.

''Hiçbir şey izleyemiyorum artık farkındasın değil mi?''

''Telefonunda izle baba!'' İlker oflayıp ayağa kalktı. Pencereye ilerleyip açtı. Hafifçe kafasını çıkarıp temiz havayı içine çekti. Kafasını sağa sola çevirip izlemeye devam ederken, Berzan'ın penceresi açılmıştı. Berzan dışarıyı izlemeye başlarken, İlker kollarını pervaza yaslayıp onu izlemeye başladı. ''Çok tuhaf bir adamsın sen.'' dedi sessizce.

Berzan gözünü ayırmadan aşağıya bakarken, İlker'in de bakışları oraya kaydı. Ne vardı bu kadar dikkatli bakacak.

İki kedi kavga ederken yanlarına üçüncü geldi. Sonra dördüncü... Üç tane kedi bir kediye tıslamaya başladı. Berzan kaşlarını çatıp etrafına baktı. Penceresinin pervazında olan küçük taşlardan birini alıp kedilere attı. ''Ne yapıyorsun sen!?''

Berzan hızla soluna dönüp kendisini dikizleyen adama baktı. ''Sana ne?''

''Kedilerden ne istiyorsun? Onlara taş atmak ne?!'' Berzan ciddi misin bakışları atıp, bağırışları yükselen kedilere taş atmaya devam etti. Sonunda istediği olmuş, üç kedi ayrı yerlere gitmişti. Diğer kedi patilerinin ucunda tuttuğu salamı alıp ilerideki kutuya ilerledi.

İlker dikkatle baktığında içinde yavru kedilerin olduğunu anladı. Ağzı açık kalmış bir süre izlemişti. ''B-ben-'' kafasını çevirmiş, Berzan'a bakmıştı ancak adam çoktan içeriye girmişti.

Bir süre boş sokağa bakıp içeriye girdi İlker. Pencereyi kapatıp koltuğa bıraktı bedenini. ''Ne oldu baba? Kiminle konuşuyordun?''

''Berancığınla.'' Çiçek hevesle pencereye koşturduğunda: ''Boşuna gitme. İçeriye girdi.'' diye bağırdı arkasından. Çiçek oflayıp koltuğa geri attı. kendini. ''Benim için bu kadar hevesleniyor musun acaba?'' dedi kızına. Çiçek kıskanç babasına kıkırdayıp yanına ilerledi. Kendisini kucağına atıp yanaklarında öptü. ''Hayır.'' dediğinde İlker'in gözleri şaşkınlıkla büyümüştü. Çiçek arsızca kıkırdarken kaşlarını çatıp kucağındaki küçüğü gıdıklamaya başlamıştı. Çiçek kahkahalarla gülerken onunda keyfi yerine gelmişti.

STERİLİZE AŞK | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin