Ağır adımlarla Alex'in yanına gittim. Gözleri ışıldıyordu. Dudağının kenarında ufak bir tebessüm vardı. Kaşındaki yara ve dudağındaki patlaktan sızan kanlar neredeyse kurumuştu. Banyoya gidip ilk yardım kitini aldım ve yanına döndüm.

İkimiz de hiçbir şey konuşmuyorduk. Kolunu biraz ittirerek bana dönmesini istediğimi belirtmiştim ve o da zorluk çıkarmadan dönmüştü. Ela gözlerindeki yeşil yansımalar ışıldamasına neden oluyordu. Tam gözlerimin içine bakıyordu. Ben çantadan araç gereçleri çıkarırken beni izlemeye devam etti.

Büyük bir pamuğun üzerine yarayı temizlemek için oksijenli su döktüm ve usulca parmaklarındaki hassasiyetten başladım. Korhan'ın izlerini silmek istiyordum. Onun bendeki izleri silmek istediği gibi.

Avucumun içine ellerini aldıktan sonra her bir kemiğini tek tek temizledim. Bu eller benim ellerimi tutuyordu ve bundan memnundu. Kendimi kutsanmış hissettiriyordu. İçimde eksik olan yanı tamamlıyordu. Sadece elleri değil, her şeyiyle beni tamamlıyordu. Ruhu benimkini tamir edebilecek kadar dirayetliydi. Elleri beni koruyabilecek kadar güçlüydü. Kalbi beni sevebilecek kadar büyüktü.

Pamuğu değiştirdikten sonra oturduğum yerde biraz daha ona yaklaştım ve bacaklarımı arkasında bağladım. Artık nefeslerimiz birbirine çarpıyordu ama yine de konuşmuyorduk. O beni seyretmeye devam ediyor, bense yaralarını sarmalamaya devam ediyordum. Kaşındaki ve dudağındaki yarayı da temizledikten sonra ağrı kesici kremin kapağını açtım ve işaret parmağımın üzerine leblebi büyüklüğü kadar sıktım. Ellerindeki hassaslaşmış kemiklerin üzerine sürdükten sonra kremden biraz daha aldım ve kaşındaki yaranın üzerine sürdüm. Bunu yaparken gözlerini sıktığında biraz canının yandığını fark ettim. Avuç içimle yanağını tuttuktan sonra kremli parmağımı dudağının kenarındaki yaraya sürdüm.

İlk yardım kitini yere attıktan sonra kollarımı onun boynuna doladığımda biraz daha kucağına yerleştim ve yüzünü incelemeye başladım. O da aynını bana yapıyordu. Ellerini belimde birleştirmiş, baş parmaklarıyla beni okşuyordu.

"Teşekkür ederim." diye fısıldadı.

Usulca dudağının kenarına bir öpücük bıraktım. "Seni seviyorum." dedim ve başımı boynuna gömerek kendimi ona daha fazla ittirdim. Sımsıkı sarıldım ve saatlerce öylece oturduk. Sükunetle. Sevgiyle.

***

Korhan'ın huzurumuzu kaçıracağını sanmıştım ama garip bir şekilde huzurumuzdan en ufak bir eksilme olmamıştı. Sanki dün yumrukların savrulduğu sahneler hepimizin zihninden silinmiş gibiydi. Birbirimize sarılarak keyifle uyumuştuk. Rahat nefesler alarak uyuyabildiğim nadir gecelerden biriydi. Artık işlerimizin başına dönebilecektik. Alya okuluna devam edebilecekti ve belki de gelecek için ciddi planlar yapabilecektik.

Yatakta vücudumu esnettikten sonra gözlerimi araladım. Alex çoktan kalkmış ve duşunu almıştı. Odanın içerisi mentollü şampuanın kokusuyla dolmuştu. Mutfakta kahvaltı hazırladığını belirten sesler duyduğumda gülümsedim. Yanımda duran telefonuma uzandığımda gelen mesajlara göz attım.

Uyumadan önce Nalan'a yarın Alya'yı okula bırakabilir mi diye mesaj atmıştım. Muhtemelen o saatte uyuduğu için sabah uyandığında görmüştü. Cevabı tabi ki olumluydu. Güvendiğim sayılı insanlar arasındaydı. Alya onunlayken ardıma bakmam gerekmezdi. Onu kendi kızı gibi görmesi, harika bir anne olacağını kanıtlıyordu. İkizleri kucağımıza almak için sabırsızlanıyordum.

Ayaklarımı usulca yataktan sarkıttım ve boynumdaki ağrıyı biraz ovaladıktan sonra ayağa kalktım. Banyoya ilerleyip elimi yüzümü yıkadıktan sonra odama geri döndüm ve iş için giyeceğim kıyafetlerimi dolaptan çıkarttım. Muhtemelen Alex çoktan giyinmiş, öyle kahvaltı hazırlıyordu.

Devin | RAFLARDA |Where stories live. Discover now