part 4, who is the boy in the portrait?

10.3K 1.2K 245
                                    


Taehyung portreyle küçük evine girdiğinde ev arkadaşı Yoongi, Hoseok ile beraber salondaydı. Yüzündeki mutlulukla girmiş ve dün arkadaşlarına bahsettiği portreyi almanın gururuyla sırıtmıştı.

"Alabildin mi?" diye sormuştu elindeki onlara dönük olmayan tuvalle içeri giren Taehyung'a Yoongi. Taehyung ise gururla başıyla onaylamış ve gülümsemesini büyütmüştü.

"Çevir de bakalım bari meşhur portreye."

Hoseok'un sesi neşeli çıkmaya çalışsa da biraz buruk gibiydi, Taehyung bozuntuya vermeden portreyi çevirdi onlara.

"Çok güzel." dedi Jimin'e söylediğini arkadaşlarına da tekrarlamaktan çekinmeyerek.

Çok güzeldi.

Jimin denen o çocuğun dizlerinin arkasından, tamamlanmamış haliyle bile güzeldi, tam göremediği o haliyle bile. Taehyung sanatı severdi, sanata bayılırdı ve bu gördüğü portre ona çok farklı bir hissiyat vermişti.

Bu bakış, gördüğü acemi portrelerden çok farklıydı ve görür görmez tek bir şeyi düşünmüştü.

Bu his tek bir seferliğine olmamalıydı.

Arkadaşların tepkisini hevesle beklerken, ikisi de bir an sessiz kalıp portreyi inceledi. En sonunda, "Güzelmiş." dedi Hoseok. "Gerçekten güzelmiş."

Taehyung onun bunu söylemesini beklemediğinden gülümsemesini büyüttü ve Yoongi'ye çevirdi bakışlarını. Fakat Yoongi düşünür gibi kaşlarını çatmış ve dizlerine yerleştirdiği dirsekleriyle öne eğilip daha da incelemişti portreyi.

"Ben tanıyorum bu çocuğu." demişti en sonunda. Taehyung'un kaşları duyduklarıyla kalktı.

"Nereden tanıyorsun?" diye sordu ama sonradan ekledi.
"Gerçi görmüş olabilirsin, çizen kişi Kore Üniversitesi'nden, en yakın arkadaşı olduğuna göre o da oradan olabilir." diye hızlıca bir tahmin yürüttü. Yoongi kısaca başını sallayıp açıkladı.

"Aynen, güzel sanatlar bölümü sergi açmıştı. Orada görmüştüm. Adı neydi ki?"
Son cümleyi kendi kendine mırıldanır gibi eklemişti.

"Junghyun muydu ki?" diye mırıldandı.
"Tam hatırlamıyorum, neyse. Ama yanından hiç ayrılmadığı bir çocuk vardı, Jimin'di adı. Onu hatırlıyorum."

Taehyung duyduğuyla hızla başını sallamıştı.
"Evet evet, portreyi yapan kişi o zaten." dedi hevesle.

Hoseok ise onun bu hevesli haline gülmüş ve konuşmuştu.
"İyi bari, Junghyun'u sergide bulabileceğini öğrendik."

Taehyung elindeki onlara dönük portreyi tekrar kendine çevirip, dalgın gözlerle izlerken başını iki yana salladı.

"Onu bulma gibi bir niyetim yok. Eminim ürkütücü gözükürdü hem."

Samimiydi bu söylediklerinde, zaten Jimin adlı gencin onun portreyi almak istemesini başından beri birazcık garipsediğini farketmişti ama bu ondan vazgeçeceği anlamına gelmiyordu.

Bunun üstüne bir de portredeki çocukla tanışmaya çalışsa emindi ki biraz garip gelirdi onlara. Taehyung ürkütücü görünmek istemezdi. Hele de portresi onunla yaşayacak olan bir çocuğa böyle görünmeyi hiç mi hiç istemezdi. Bunları aklından geçirdi ve gülümsedi portrenin detaylarını incelerken.

"Ben portresiyle mutluyum."

Öyleydi, gerçekten.

Yoongi onun bu haline anlam veremiyor gibi gülüp iki yana sallamıştı başını.

"Yan üniversiteden bir çocuğun portresini odanda bulunduracak olman ürkütücü değil ama onu bulup konuşman ürkütücü olurdu, doğru mu anlıyorum?"

Taehyung gözlerini devirip bakışlarını nihayet portreden çekmiş ve Yoongi'ye bakmıştı.

"Olaya çok basit bakıyorsun. Belki inanmayacaksın ama portreyi cidden beğendim. Yüzü için satın almadım, görür görmez bir şey hissettiğim için aldım. Bana verdiği hissiyat için."

Hoseok elini çenesine yaslarken kaşlarını kaldırmıştı. "Ne hissettin?"
Yoongi de gülümsemesini silmeden Hoseok'u onayladı. "Evet, ne hissettin?"

Taehyung iç çekti ve alaya alanacağını düşünse de açıklamaya girişti.

"Bana huzur verdi." dedi, gördüğü ilk an için.
"Bakışları yorgun gibi ama çok tanıdık bir hissiyatı var. Gözleri sanki beni tanıyormuş gibi bakıyor. Sanki ben hep tanıdığı bir yüzmüşüm, sanki o bu yorgun bakışlarla hep bana bakmış gibi bir his. Tanıdıklık hissiyatı, bana huzur veriyor."

Yoongi ve Hoseok birbirlerine kısa bir bakış attılar ve bir şey demeden tekrar Taehyung'a çevirdiler bakışlarını.
"Neyse, hoşuna gitmesi güzel." dedi Yoongi en sonunda.

Taehyung ise onun bu durumunu garipsediklerini anlamış ve portreyle birlikte çıkmıştı odadan. Bir önemi yoktu. Her şey herkese aynı hissiyatı vermezdi sonuçta ve de herkes herkesle ilgili diğer şeyleri anlayamazdı. Bu portre, arkadaşlarına gördükleri diğerlerinden farklı gelmemiş olabilirdi ancak Taehyung için öyle değildi. Teehyung için eşsizdi ve portredeki yüz de ona hissetmediği şeyler hissettiriyordu. Taehyung, onları da anlıyordu ve de düşününce onunla aynı şeyleri hissetmeleri konusunda çok da gönüllü sayılmazdı aslında.

Elindeki portreyi yatağının üstüne bıraktı ve yatağın karşısındaki Yoongi'nin ikea'dan aldığı tabloyu indirdi hiç düşünmeden. Duvardaki boşalan yere tekrar portreyi astı ve geri çekilip gülümseyerek kontrol etti.

Artık her sabah uyandığında içinde huzur bulacaktı böylece.












lütfen güncellediğimde bildirim gitsinn artık🥺🥺 ayrıca bu bölüm çok kısa ve geçiş olduğu için yarın ya da bir sonraki güne diğer bölümü de yayımlarım💗

sözz artık görücekler birbirlerini bir dahaki bölüme sıkılmayın lütfen😿😿

soleilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin