(5) 🍀 CENNET KOKUSU 🍀

781 525 220
                                    

بِسْــــــــــــــــــــــمِاﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

"Cennetin kokusunu duymak isteyen yavrusunu koklasın."
(Hz. Muhammed (Sav)

Araba evin önüne geldiğinde annemi, babamı, abimi ve evin diğer bütün çalışanları kapıda dikilmiş telaş içerisinde oradan oraya koşturup duruyorlardı. Ailemi o halde görünce kendime bir kez daha kızdım. Ne diye geç saate kadar oyalanırsın ki Eslem? Bir de hiç tanımadığım bir adamın arabasına binip eve gelmiştim. Nazan abla annemi kolundan tutmuş sakinleştiriyordu, babam ise , üzgün ve dalgın bir halde İnci'nin, inci kadar beyaz olan yumuşacık tüylerini okşuyordu. Zaten bizi ilk fark eden de inci oldu. Arabayı görmesiyle yerinden kıpırdaması bir oldu. Sonra babam İnci'nin baktığı yöne doğru bakınca , bakışlarımız kesişti. Ama babamın yüzünde telaştan çok farklı bir duydu vardı. Neden bu şekilde baktığına anlam veremedim. Bu düşüncelerle boğuşurken , araba tamda babamın yanın da durdu, hemen inip,
"Babaaaa"
diye bağırıp boynuna sarıldım. Bana her zamanki o sıcak dolusu gülümsemesini bahşederken , kollarımı boynuna dolayıp sıkı sıkı sarıldım. Beni iyice göğsüne hapsederken Onu ne kadar çok endişelendirdiğimi bir kez daha fark ettim. Babam benim her zaman en büyük zaafım olmuştur. O benim bu dünyada güvendiğim tek adam. Kendimi babamın yanında her zaman daha güvenli hissetmişimdir. Bazen de öyle anlar oluyor ki sığındığım en büyük hiram , babam oluyordu. Hiç bir zaman bundan şikayet etmez her daim hiram olmaktan büyük bir memnuniyetle karşılardı , sevgi dolu yüreğiyle. Babama hep
" sevgi dolu yürekli adam" derdim. Onun yüreği kocamandı çünkü . Herkese her şeye yetecek kadar sevgi vardı kalbinde. Öfke ile geleni her daim sevgisiyle uğurlardı. Diken atılana gül ikram ederdi. Bütün işlerini sevgi ile yapar, hayatına sevgi üzerine yön verirdi. Babam ;

"sevgisiz bir kalp; yıkılmış harabe bir eve benzer"

derdi hep. İşte bu yüzden babamı çok seviyordum.
Babam kollarını geri çekip yüzümü avuçlarının arasına aldı.

"Kızım iyi misin merak ettik seni , İnci yi öyle yalnız görünce telaşlandırdın hepimizi.

İçimden kendime bir kez daha kızınca , istemsizce gözlerimden yaşlar aktı.

"Babacım çok özür dilerim, çok ama çok özür dilerim. Söz veriyorum bir daha öyle bir hata yapmayacağım. Eslem sözü bak"
diyerek elimi kalbimin üstüne götürdüm. Bu benim ve babamla aramızda olan sözsüz bir anlaşmaydı.

"Verilen söz mutlaka yerine getirilir." Anlamına geliyordu.

Benim gözyaşlarıma hiçbir zaman karşılıksız kalamayan babam , hiç vakit kaybetmeden göz yaşalarımı silip tekrar sarıldı bana. Hafiften gülümseyerek ;

"Babasının cennet kokulusu.
Yine mi inci tanelerini dökmeye başladın? Ağlıyor musun sen , yoksa bana mı öyle geliyor? Hani bana prensesler ağlamaz demiştin? Benim prensesim ağlıyor ama. Acaba siz prenses değilde sindrella olabillir misiniz Eslem hanım ?"

Unutmamıştı. Ben küçükken ne zaman ağlasam babam hep bana bu şekilde seslenirdi.
Babasının cennet kokulusu
diye. Sonra ağlamayayım diye prensesler hiçbir zaman ağlamaz derdi. Bende, o zaman ben prensesim derdim. Prenses olmanın kuralları var ama Eslem Hanım derdi. Öyle ben prensesim demekle prenses olunmaz.

"Neymiş kuralları peki ?"

Diye sorduğumda,

"O cennet kokundan birazcık babana bahşedersen, bende kuralları anlatırım."

HASBELKADER  (İSLAM-İ KİTAP) Where stories live. Discover now