2 | Niall

705 57 16
                                    

"Günaydın" Nina'nın neşeli sesine karşılık, "Günaydın" dedim boğuk bir ses tonuyla.

"Bugün arkadaşımla buluşacağım"

Sandalyeyi çektim ve oturdum. 

"Ne yapabilirim?" dedim huysuz bir ses tonuyla. 

Ellerimle suratımı kapattım ve derin bir nefes aldım. Uykumu alamamıştım. Dün gece barda çalan şarkıların beynimin içinde gümbürdeyeşinin etkisi şu anda derinden gelen bir ağrıyla etkisini gösteriyordu. Tabi baş ağrımda içtiğim bir kaç bardak alkollü kokteylinde etkisi vardı. Bunu inkar etmeyecektim.

"Anlaşılan kötü bir günümüzdeyiz"

Sandalyede arkama yaslandım. 

"Hala kendime gelemedim"

"Ama mükemmel bir geceydi. Kabul et" bunları söylerken ki neşeli tonu, suratına bakma gereği duymadan dudaklarında beliren gülümsemenin varlığını hissetmemi sağladı. Elindeki fincanı ufak kare masa üzerinde, önüme koyduğu sırada ellerimi suratımdan çektim. 

"Öyleydi" dedim ve fincanı iki elimle kavradım. Dudaklarıma yaklaştırmak yerine, parmaklarım etrafını sarmış hareketsizce dururken hala masanın üzerinde bulunan fincandan yükselen buharın havada kayboluşunu izledim. 

Uzun bir süre ikimizde sessiz kalmayı seçmiştik. Bu süre zarfında kahvemden aralıklarla iki yudum almayı başarmıştım. Sessizliği bozarak, bakışlarımı gözlerine çevirmemi sağlayan kişi Nina oldu. 

Masada karşıma oturmak yerine, ayakta durmuş bana yukarıdan bakıyor oluşunun sebebini hala anlayamamıştım. 

"Annem Pazartesi günü dönüyor. Unutmadın değil mi?"

Kahveden ağzımı yakmamaya dikkat ederek bir yudum daha aldıktan sonra, "Tabii ki unutmadım. Ayrıca daha önümüzde bir hafta var Nina. Şimdiden hatırlatmak zorunda değilsin" dedim. 

Nina ve ben Los Angeles'da şehir mezkezine yakın bir apartmanda yaşıyorduk. Şehir merkezine yakın oturmanın en kötü yanı paparazilerin eve girip çıkan herkesten haberdar olmasıydı. İnternette evimin önünde çekilmiş bir çok fotoğrafım vardı. 

Annem ve babamsa baş başa hayatlarının tadını çıkartıyorlardı. Şehire çok uzak olmayan müstakil bir evde yaşıyorlardı. Başka kardeşimiz olmadığı için yalnızlardı. Ayrı yaşıyor olmamıza rağmen sık sık gelir, bir süre yanımızda kalırlardı. Benim yurt dışında olduğum zamanlar Nina bazen burada kalır, ya da annemle babamın yanına giderdi. 

Annem iş nedeniyle yurt dışına çıkmıştı ve dönüşte bir kaç günlüğüne bizde kalacağını söylemişti. 

"Amy'le sen mi konuşursun, ben mi?"

Amy'i annem seçmişti ve onun isteğiyle bizimle çalışıyordu. Temizlik, yemek, alışveriş gibi evle ilgili her şeyle o ilgileniyordu. Aynı zamanda annemin ondan bizimle ilgili her şeyi öğrendiğine emindim. Yani Amy, aynı zamanda annemin aramıza gizlice soktuğu bir ajan görevi görüyordu. 

Amy'le konuşmamız gerekmesinin sebebi, annemin bazı takıntılı huylarını bilerek önceden hazırlanmamız gerektiğinin farkında oluşumuzdu... 

Hijyen ve sağlık konularında aşırı derecede takıntılıydı. 

Mesela alkol tüketimimizin hat safhada olduğunun da farkında değildi. Eğer olsaydı, büyük ihtimal bizi evlatlıktan reddederdi. Arada içmemiz tabii ki normaldi. O da bunu biliyordu. Sadece aşırıya kaçmadığımızdan emin olmak istiyordu. Her dışarı çıkışımızda telefon eder ve fazla içip kendimizi kaybetmememiz konusunda tembihlerdi. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 08, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Change For MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin