hopeless

72 13 21
                                    


"Jo Serim'in bir daha ki duruşması 2 ay sonraya alınmıştır. Duruşma sona ermiştir. Şimdi çıkabilirsiniz."

Artık herhangi bir umudum kalmamıştı. Bu lanet yerden çıksam pek bir şey değişmeyecekti zaten. Veya en azından kendimi böyle kandırıyordum.

Polisler tekrardan beni kelepçelediler ve beni cezaevine götürdüler. Ve o sırada onunla göz göze geldim. Sırıtıyordu. Yaptığı şey onu mutlu ediyordu. O kalpsizdi. Gerçekten onda kalp denen bir şey yoktu. Hâlâ seviyor musun diye sorsalar bile evet diyorum... her zamanki gibi. Ama nefrette ediyordum ondan.

Cezaevine geldiğimde kelepçeleri çıkarttılar ve beni kendi hücreme koydular. Küçük bir demir parmaklı pencerem vardı, umutlarımın penceresi.

Kapımı kapattım ve yatağıma uzandım. Yastığım altında ki günlüğümü çıkarttım. Kıyafetlerim ile birlikte buraya getirilmesine izin verildiği tek eşyam günlüğümdü. Rastgele bir sayfa açtım ve okumaya başladım.

14 Şubat 2017
sevgili günlük,
Bu zamanlar o kadar mutluyum ki sana anlatamam. Hayatımın en iyi zamanlarını
yaşıyorum. Bir sevgilim var. Onu çok seviyorum.
O da beni çok seviyor. Buna eminim. Bugün bildiğin üzere sevgililer günü. Bana o kadar çok sürpriz yapmış ki donup kalmıştım. Sonunda mutlu olmayı hak ettim.

Ne kadar da zavallıymışım. Şu yazdıklarım o kadar ezikçe şeyler ki. Hı hı Jo Serim seni çok seviyor. Hapishaneye atan adam seni çok seviyor.

Peki ben ne yapıyorum? Onu sevmeye devam ediyorum. Gerçekten aptalım ve bundan asla vazgeçemiyorum.

Kapıma tıklayan gardiyanı gördüğümde kafamı kapıya doğru yönelttim. Ve yataktan kalkarak kapıyı açtım.

"Seni görmek isteyen bir ziyaretçin var."

Beni? Gerçekten beni mi? Sanırım bi' yanlışlık olmuştu.

"Acaba emin misiniz? Beni görmek isteyen hiç bir tanıdığım yok."

Göz devirdi ve bana cevap verdi.

"Ya üff ne kadar çok konuşuyorsun sen. Peşimden gel çabuk."

Acaba kim olabilirdi.Belki Aisha'dır gerçi unutmuştur o beni.

Gardiyanın peşinden gitmeye başlamıştım. O kadar fazla heyecanlıydım ki. İlk defa birisi beni görmeye gelmişti. Uzun bir zamandan sonra ilk defa farklı bir insan, farklı bir yüz görecektim. Bu düşünce bile tansiyonumun düşmesine neden oluyordu.

En sonunda gardiyan bir kapının önünde durdu ve kapıyı açtı.

İçeri doğru baktığımda o kadar fazla insan vardı ki. Herkes birbiriyle konuşuyor. Özlem gideriyorlardı ya da artık herneyse. Çok gürültülüydü ama rahatsız etmiyordu. Gardiyan sesini yükseltip konuştu.

"İçeri girmeyi düşünmüyor musun artık?!"

Aptal kadın. Kim ile görüşeceğimi biliyorum sanki.

"Şey kim ile görüşeceğimi bilmiyorum demiştim size?"

Yine göz devirdi. Umarım artım gözlerin hep öyle yukarıda kalır.

Parmağı ile işaret ettiği yere baktım. Bir erkekti. Yüzünü pek göremedim ama erkek olduğunu anladım. Yürümeye başladığımda onun kim olduğu artık anlaşılır hale gelmişti. Şaşırmıştım ama belli etmemeye çalışıyordum. Sandalyede oturup bana bakıyordu. Karşısında ki sandalyeyi çekip oturdum.
Ve aniden bir soru sordu.

"Nasılsın Onda? Heyecanlı mısın beni gördüğüm için?" dedi ve yine sırıttı.

Evet Choi San seni gördüğüm için çok heyecanlıyım. Seni öldüreceğim çünkü. Bunu duymak ister misin?

"Pek heyecanlanmadım aslında."

"Emin misin? Neyse tamam buraya bir konu hakkında konuşmaya geldim."

O kadar fazla sinirlenmiştim ki. Hiçbir şey olmamış gibi davranması... beni delirtiyordu.

"Ne konuşacaksın ki sen benimle? Beni nasıl suçlu gösterip hapise attırdığını mı?! Yoksa..."

"Sus ve dinle. Seni buradan çıkaracağım... tabii istersen."



Sonunda yayınlayabildim. Beklettiğim için özür diliyorum. En kısa sürede tekrar görüşürüz umarım.
❤️ -liu

Heartless [onda × san]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin