w-14

467 73 52
                                    

Bir günde 34 oy mu?

Eheheh, devamını beklerim:P

Alın size yeni bölüüümmmm❤❤

***

Gözlerimi kırpıştırıp yüzüne bakakaldım. Sana Ginny diyebilir miyim? sorusu beynimde yankı yapıyordu.

Sanki...

Sanki kalbim birden hızlanmaya başlamıştı. Hatta midem taklalar atıyordu. Mide taklalar atar mıydı? Atıyordu.

Yeşil gözleri sanki ruhumu okumak istiyormuş gibi derin derin bakıyordu.

Daha önce demiştim değil mi?

Gözleri, uçsuz bucaksız bir orman gibi. Dalsan kaybolursun.

"Cevap vermesi zor bir soru muydu?" diye sordu. Yüz ifadesi eskisi gibi mutlu değildi sanki. Sessizliğime bozulmuş gibi bir hali vardı.

Hâlâ ağzımı açık da doğru dürüst bir cümle kuramamıştım ve kuramayacak gibiyim. Hatta yanaklarım alev alev yanıyordu. Konuşmayı unutmuş gibiyim.

Bana Ginny diyebilir miydi?

Gülümsedim, göz bebeklerimin bile gülümsediğini hissettim.

Kelimeler ağzımdan çıkmayacak gibiydi. Çünkü hala kalbim maratondaymış gibi atıyordu. Bu yüzden sadece onaylarcasına başımı salladım.

Ama gözlerimin bana Ginny diyebilirsin diye haykırdığına eminim.

Harry kaşlarını havaya kaldırdı, konuşmamı istediği barizdi.

Boğazımı temizledim. Içimdeki canlılığa rağmen sesimi tek düze tutup "Diyebilirsin" dedim, işaret parmağımı gözlerinin hizasına kadar kaldırdım.

"Ama sırf şart koyduğun için" düpedüz yalan söyledim.

Sadece beni heyecanlandırdığını bilmesini istemedim.

Beni heyecanlandırdığını mı? Ben neler düşünüyorum böyle! Olacak iş değil!

Hava birden sıcacık oldu sanki. Üzerimdeki montu çıkarıp eline tutuşurdum sonra da arkama bile bakmadan okula doğru gitmeye başladım.

Arkamdan güldüğünü duyabiliyordum. Muhtemelen yeşilleri parladı ve gamzesi de belirginleşti.

Onu bu kadar dikizlediğimin yeni farkına varıyorum. Gülerken gözleri mi parlıyor, gamzeleri mi çıkıyor bana ne!

***

Sınıfa girer girmez sırama geçtim. Yüzüm hala yanıyordu.

Neden böyle bir soru sormuştu acaba? Samimi olmadığım kimsenin bana Ginny demesine izin vermem, bunu biliyor da mı sormuştu yoksa başka bir anlamı mı vardı?

Keşke arkamı dönüp koşarcasına gitmeseydim, böylece sorumun yanıtını da alırdım.

Sınıfın kapısı açıldı, içeri Hermione ve Astoria girdi.

Sıralarına geçip aynı anda bana döndüler.

"Senin yüzüne ne oldu?" aynı anda sordular.

"Ne olmuş?" dedim hemen, o kadar yüksek sesle ve hızlıca konuşmuştum ki sınıftaki birçok kişi bize dönmüştü.

"Kıpkırmızı olmuşsun." Hermione tane tane açıkladı.

"Haaa, o mu? Biraz dışarı çıktım hava soğuk, yanıma montumu almamıştım."

"Sen öğretmenler odasına gitmemiş miydin?" Hermione anında sordu.

Doğru ya, öğretmenler odasına gideceğim demiştim.

"Ben şey... eee... Lily Potter'ı arıyordum, yoktu orada. Ben de o yüzden biraz dışarı çıkayım dedim."

Ne güzel de sallıyorum.

Hermione şimdi gözlerini kıstı ve inanmadım bakışları atmaya başladı.

"Lily Potter'ı öğretmenler odasının önünden geçerken gördük. Doğruyu söyle bize"

Yüzümü düşürdüm " Aslında benimle ilgili değil." dedim.

"Ne oldu, anlatsana! Lafları ağzından zorla alıyoruz. " dedi Astoria.

"Alt sınıflardan bir kız benimle teneffüste acilen buluşmak istedi. Kimseye de söylememi rica etti, bu yüzden aramızda tamam mı?" dedim, o sırada Harry de montunu asıp yanıma oturmuştu.

Sana Ginny diyebilir miyim?

Ahhh! Neden ikide bir onu düşünüyorum ki!

"Neyse, ben de gittim. O dedi ki..." derin bir nefes bıraktım "Ron ile aramı yapar mısın? Okula geldiğim ilk günden beri onu seviyorum."

Astoria ağzı açık bana şaşkınca bakarken Hermione'nin yüzü ifadesizdi.

"Ben de önemli bir şey sanmıştım," ağzının içinde geveledi ve önüne döndü.

"Sen ne dedin? Ve kim o kız?" Astoria sordu. Hermione'nin bizi dinlendiğine eminim, önüne dönmüş olabilir ama çantasından çıkardığı test kitabını çözmemiş önünde öylece açık bırakmıştı.

Önünde test kitabı olacak ve ona çalışmayacak?

Hermione kesinlikle beni dinliyordu!

"Kim olduğunu söyleyemem. Ona dedim ki, Ron'un sevdiği biri var." Gözlerimle Hermione'yi işaret edip göz kırptım Astoria'ya.

Astoria da beni bozmadı " Haaa, doğru ya. Ron'un çok sevdiği unutamadığı bir kız var."

Astoria da bana göz kırptı.

Oyuna devam edecekken içeri giren Mr.Radcliffe ile sözümü yuttum.

Astoria da önüne döndü hemen.

"Sen oyuncu olsana?" Harry'nin sesini duyar duymaz ona çevirdim başımı. Kulağıma yakın durduğu için yine yüzlerimiz çok yakındı ve ben yeni bir kızarmayı göze alamayacağım için başımı uzaklaştırdım.

"Öyle mi Potter?" tek kaşımı kaldırıp meydan okudum. "O zaman şimdi seni görelim. Ne de olsa bu senin işin?"

 Ne de olsa bu senin işin?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

What? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin