w-9

497 63 47
                                    

Sınıfa girdiğimde bu sefer sınıftaki kalabalık önceki günlere göre daha azdı. Harry yerinde oturmuş ve gülümseyerek sohbet ediyordu. Ron'u görmediğim aklıma gelince sınıftan çıktım. Hemen yan sınıfımdaydı o da.

Sınıftan içeri girdiğimde Ron'u kafasını masaya dayamış dışarı bakarken buldum. Sınıf bomboştu. Çünkü hepsi bizim sınıftaydı.

"Ronnncuuukk" dedim neşeyle. Yanına gittiğimde kafasını bana çevirmedi. Ön sıraya oturup ona döndüğümde şok oldum. Göz altı renk değiştirmiş ve şişmişti. 

"Ron, neyin var?" Kolundan tutup sarstığımda beni yeni fark ettiğini anladım.

"Sen ne zaman geldin?" diye sordu, sırada dikleşti.

Onun yorgun görünen yüzüne bakıp cevap verdim. "Beş on dakika oluyor, senin neyin var?" diye sordum.

"Neyim var mı?" kaşlarını çatıp ekledi "Bir şeyim yok Ginny." dedi.

Yüzüne inanmaz bir şekilde baktım.

"Beni kandıramazsın, bir şey var. Söyle ne oldu?"

"Bir şey yok dedim." dedi tıslayarak. Şimdi bir şeyler olduğuna iyice emin oldum. 

"Oh, Ginny günaydın." kapıdan bir ses duyunca o tarafa baktım. Dean Thomas sınıfa girmişti. Gözlerimi kısıp "Bana Ginny deme dedim, benim adım Ginevra!"

Dean çantasını sıraya koyarken "Ama Ron, Rolf, Neville, Luna söylüyor. Hatta Astoria da... Ben neden demeyeyim?" dedi.

"Çünkü bir tek yakınlarıma izin veriyorum." diye tısladım. "Ve sen benim yakın bulduğum insanlar kategorisine girmiyorsun."

Biraz kırıcı olduğumun farkındayım ama sürekli onu reddetmekten bıkmıştım.

Birkaç kere ağzını açıp kapattı ama bir şey diyemedi. Ron'a yeniden döndüğümde dışarıyı izlerken buldum. Tuhaftı. Eski Ron olsa şimdiye Dean'a birkaç bin kere laf atardı.

Maalesef ki Ron ile konuşmam zilin çalması ile yarıda kaldı.

"Ben teneffüste yine gelirim." dedim, sınıftan çıkarken bizim sınıftan da insanların çıktığını gördüm. En azından ders sırasında rahat bırakıyorlardı. Sınıfa doğru giderken esmer iki kız önümde durdu. 

"Sana bir şey soracağım, gerçekten de Harry ile yakın arkadaş mısınız?" diye sordu uzun olanı. Yanımdan geçen diğer insanların küçümser bakışlarına maruz kalırken yine ne oldu acaba diye düşündüm. 

"Seni ilgilendiren kısım nerede?"dedim. Bugün ters tarafımdan da kalkmadım, bu ne sinirdi bilmiyorum. Galiba insanların bakışlarına maruz kalmanın bendeki yan etkisi sinir yapmasıydı.

"Sadece bir soruydu" dedi kısa olan. "Bu kadar kaba olmana gerek yok. Harry seninle nasıl arkadaş hiç anlamıyorum." Kısa olan uzun kızı çekiştirip götürdü. Sınıfa girince Harry'nin yanına yani benim yerime Cho'nun oturduğunu gördüm. Harry ile konuşuyordu. Yanlarına giderken neredeyse sevinçli bir çığlık atacaktım " Cho burada mı oturacaksın?"

Cho şaşkın bakışlarını bana çevirirken Harry'nin gülümseyen yüzü çatıldı.

"Ne?" Harry'ye kaçamak bir bakış attı ve yanakları kıpkırmızı kesildi.

"Senin yerin" dedi sesi kaybolmuş gibi. Kalkacağı sırada onu yeniden oturttum. 

"Hazır Marietta da yok, senin yerine geçeyim ben" göz kırpıp, çantamı aldım ve geriye döndüğüm an sınıftaki öğretmenimizin delici bakışlarına maruz kaldım. Cho'ya o kadar odaklanmıştım ki sınıftaki sessizliği ve Severus Snape'in sınıfa girmesini bile duymamıştım.

"Cho Chang derhal yerinize geçin. Ginevra Weasley siz de yerinize geçin. Benim dersimde yer değiştirmek yasak!"

***

Severus Snape sııftan çıkar çıkmaz Harry bana dönüp "O da neydi?" diye sordu. Kaşları derince çatılmış ve yeşil gözleri öfke ile parlamıştı.

"Ne, neydi?"

"Bilmiyor numarası yapma," dedi kısık sesiyle. Başımıza yeniden insanlar doluşmaya başladığında "Kalk, " dedi. 

Sınıfa onu görmek için gelenlere küçük bir işinin olduğunu söyledi. Yerimden elbette kalkmadım, onun dediğini mi yapacaktım? Asla. Hem ben Ron'un yanına gidecektim.

Harry bana öldürücü bir bakış atarken sınıftakiler gerginliği hissetmiş görünüyordu.

"Ginevra, benimle gelir misin?" 

Hah, böyle adam ol.

"Tabii" dedim, verdiği röportaj aklıma gelince ekledim " arkadaşım."

Onun peşinden sınıftan çıktığımda birçok bakış bize dönmüştü bile. Yan sınıf boştu diye oraya giren Harry, başını masaya dayamış Ron'u fark etmemişti.

"Cho'ya neden öyle dedin?"

Patlamaya hazır görünüyordu. Harry'nin öfkeli yüzüne bakıp son derece sakin bir sesle " Onun yanında mutlu görünüyordun, fena mı yaptım?" çapkın bir bakış atıp sırıttım " Yakışıyorsunuz." Ama dudaklarımdan fırlayan kelime midemde garip bir hareketlenme yapmasına neden oldu.

Harry daha öfkeli görünüyordu.

"Sana böyle bir şeyi yapmanı söyleyen olmadı" dedi keskin keskin. 

"Ne oluyor orada," Ron sırasını sertçe ittirip ayağa kalktığında Harry yeni fark ettiği Ron ile bir parça şaşırsa da hemen kendisini topladı. Ron benim yanıma doğru gelirken ben de Harry gibi sinirlenmeye başlamıştım. 

"Pardon, rahatsız etmek istemedim." dedi Harry mahcupca. 

Harry'ye bakıp "Sana iyilikte yaramıyor" dedim. Harry dişlerini sıktığını gerilen çenesinden anlamıştım.

"Ne oluyor Ginny?" diye sordu Ron, Harry'ye dönüp " Ve sen neden benim kardeşime bağırıyorsun?"

Harry'nin gözleri büyürken Ron'a bakakaldı.

"Ne?" kısa bir şaşkınlık sonrası kendisini topladı.

"Benim de hoşuma gitmiyor birine bağırmak ama kardeşin hak etti." dedi

"Nedenmiş o?" sinirle parladım.

"Cho'ya öyle demen yersizdi, senin yüzünden ders boyu beni dikizleyip durdu. Ben sana bundan rahatsız olduğumu söylemiştim daha önce de!"

"Öyle mi? Peki senin bu okula gelmen, gazetecilere yakın arkadaşız yalanını uydurman yerinde miydi? Sırf kendi çıkarın için benim ailemle aram açıldı, hayranlarından nefret yorumları aldım, alıyorum. Eve gönderdikleri korkunç sürprizleri saymak bile istemiyorum! " Ona doğru bir adım attım. "Ben de bundan rahatsız oluyorum ama umrunda mı, değil! O zaman sen de benim umrumda değilsin Harry James Potter!"

Sınıftan bir rüzgar gibi çıktığımda kapının önünde bizi dinlemeye çalışan insanları görünce daha da sinirlendim. "Gösteri sona erdi, dağılın!"

***

Neden böyle bir bölüm ortaya çıktı bilmiyorum. Hep minnoş takılmak istemedim sanırım. Diğer bölümü Harry'nin bakış açısı ile yazmayı planlıyorum. Bakalım bu olay başlarına ne işler açacak?

What? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin