68.BÖLÜM 𝓑 ꧁♡❤♡꧂𝓚

Start from the beginning
                                    

Çalan zil ile Kartal tekrar ayağa kalkıp kapıya bakmaya gitti. Devran'ı gıdıklayarak oynamaya devam ettim.

"Dayı.. Dayı yapma.. Valla çok gıdıklanıyorum.", dedi ben gıdıklamayı bırakınca Devran paşamız beni gıdıklamaya başladı.

"Ben huylanmam.", dedim Devran üzgün bakışları ile biraz daha çabaladı.

"Kulağına dokun oğlum.", dedi Gül. Bakışlarımı sesin geldiği tarafa çevirdim. Bakışları bana değince hemen çekti. Devran kulağıma dokunurken huylanmaya başlamam ile  hemen ayağa kalktım.

"Hoş geldin abi. Ben Beyaz'a bakayım bir.", dedi bir ay içinde ne kadar kilo verebildiyse vermişti. Yüzünde hayat izi yoktu..

Ben kendi ellerimle kardeşimi yürüyen ceset haline getirmiştim...

******

Bir haftanın  sonunda Gül ile aradaki buzları eritmiş, eski abi kardeş ilişkisine dönmüştük. Bana kızsa da düşündüğü zaman  hak verdiğini söylemişti içim biraz daha rahat İstanbul'dan Mardin'e dönmüştük.

Harirem koşarak gelip boynuma atladı.

"Sana demiştim üzme kendini diye bak her şey daha iyi oldu.", dedi Onu kucağıma alarak odamıza doğru yürüdüm.

"Sen bana sanki başka şeylerde demiştin Hanımağam.", dedi kızaran yanakları il dudaklarını ısırdı.

"Hıhı demiştim.", dedi yüzünü yüzüme yaklaşarak burnumun ucunu öptü.

Sevda dediler, Harirem dedim. Aile dediler, Beyaz dedim. Ömür dediler Mardin ve içindekiler dedim. Baba dediler, Kaan Kara dedim.

"Oğlun kıskanıyor ama beni biliyorsun?", dedi kocaman açtığı gözlerini kırparak.

"Ben ona kızarım.", dedim ellerini sakallarımda gezdirdi.

Oğlumuz üç aylık olacak, bu sakallarını kes, huylanıyor çocuk.", dedi. kafamı salladım.

"Oğlum içi kendimi keserim, sakal nedir?", dedim ışıl ışıl parlayan gözlerini bana çevirdi.

******

Beyaz ile geçirdiğimiz güzel gecenin ardında odada yayılan Kaan Kara'nın ağlama sesi ile gözlerimi açarak yataktan kalktım. Beşiğin yanına giderek çirkin oğluma baktım.

"Gece gece derin ne senin oğlum?," dedim bir saat öncesi Beyaz karnını doyurmuştu.

"Anne senide beni de doyurdu. Bak ben ne güzel yatıyorum anneni yormuyorum. Sen niye uyumuyorsun, derdin ne senin paşam?", dedim yavaşça beşiğini sallamaya başladım. İşaret parmağım ile yanağında elimi gezdirdim. Onunla konuşmamdan mı bilmiyorum çipik çipik gözleriyle suratıma baktı.

"Ne sen laf mı istiyorsun paşam? Asi halanla Peri halan var hiç merak etme yarın yanına salayım Asi sülaleden gider birde düz çıkardı. Peri desen aramızda kalsın çenesiyle Meriç'i salaklaştırdı. Büyüdü şöyle baba oğul sofrası kurarız, sen üniversiteden geldiğin zamanlarda avlanmaya da çıkarız paşam öyle değil mi?", dedim eliyle işaret parmağımı tuttu.

"Bu baba oğul anlaşmamız ha sonra unutma.", dedim yanağında gülücük belirip kayboldu.

"Valla sen böyle şirinlikler yaparsan seni özel spesiyalim olarak yerim ha.", dedim kaşlarımı çatarak ona baktım. Beşiğin içinde küçük suratı ile gözlerimin içine bakıyordu. O korkmasın diye gece lambalarını açık tutuyorduk.  Griye çalan gözleri ile öyle bir bakışı vardı ki  sanki içimi görüyordu. Öyle derin öyle anlamlı bakışları..

"Sen nasıl bir şeysin çocuk ya ben seni yaradana kurban olayım, güzel oğlum, babasının aslanı.", dedim sessiz sessiz konuşmaya devam ettim. Harirem biraz dinlenmesini istiyordum. İstanbul'da kardeşim ile aramı düzeltmem için hep fikirler vermiş, desteği ile arkamda olmuştu Kaan Kara'nın sorumluluğu tek başına yapmıştı. Derin bir nefes alıp verdim. Kaan Kara'yı incelerken aklıma gelen düşünce ile tebessüm ettim. Bu küçücük haliyle nasıl gönlümüzde taht kurabiliyordu? Tek yaptığı, ağlamak, mama içmek, altına yapmak, uyumak olurken.

Demek ki evlat böyle bir şeydi..

Gözlerini yavaşça yumması ile biraz daha beşiğin başında oturarak onu izledim.
Nefes alışverişleri, ellerini iki yana koyarak yatması, küçük minik parmakları, küçük ayakları ile battaniyesini itmesi..
Elimle ayağını havaya kaldırıp battaniyenin altına koydum. Üstünü örterek ayağa kalktım. Yatağın içine yavaş ve sessiz hareketlerimle girerek. Beyaz'ın sonrada kendi üstümü örterek uykuya kaldığım yerden devam ettim.

Beyaz'ın olduğu yöne doğru attığım kolum yastıkla buluştu. beyaz çoktan kalkıştı anlaşılan. Gözlerimi açarak yeni bir güne daha kucak açtım. Yatakta doğrulup sırtımı yatak başlığına yasladım. Gözlerimi ovalayarak esnedim. Keşke bugün hiç harirem ile yataktan çıkmasak. Doğan güneşin ışıkları odaya sıcaklık ve aydınlık katarken üstümdeki pikeyi kenara doğru iterek ayaklarımı yataktan sallandırıp terlikleri giydim. Beşiğin yanına vardım, minik uyanmış gözleriyle etrafa bakıyordu. Eğilip onu kucağıma aldım. Tekrar yatağa dönüp Beyaz'ın yattığı kısma onu koydum bende yanına girerek ona doğru döndüm. Avuç içimi kafama saylayarak onun hallerini izledim. Karnımın yanında duran elimi onun küçük karnında gezdirdim.

"Oğlum.. ", dedim fısıltıyla. Küçük emanet babana söz verdim sana gözüm gibi bakacağım. Seni öyle güzel büyüteceğiz ki Meriç'te cennetten bunu görüp mutlu olacak. Daldığım düşünceler arasında yüzümde ki tebessümü silen tek şey sana gerçeği kaç yaşında söylemem doğru olurdu? Gerçeği öğrendiğin zaman ne tepki verecektin..

Baban Meriç bense amcanım mı diyecektim sana..

Yada senin iki tane baban var, biri Meriç biride benim mi?

Sana yıllar sona nasıl bir konuşma yapacaktım ben oğlum?..

Seni incitmeden, kırmadan, üzmeden.

"Gelecekte ne olacak bilmem ama şunu öğrettin bana oğlum; Anne ve Baba olmayı öğretiyorsun bize.. Her şeyin biyolojik yolla olması gerekmediğini daha iyi anladım seninle.. Mesela kendi çocuklarını kendi heves ve eğlence için gözden çıkaran çok ebeveyn var. Biz asla öyle olmayacağız. Önce hayatıma Allah'ın emaneti olarak Beyaz girdi sonra da sen.." diyerek yanağından öptüm.

Üç kişilik çok güzel bir aile olduk biz..

.

.

. Bölüm sonu

oy ve yorumlarınızı unutmayın

KARA AĞA |Mardin SERİSİ 1,2| TAMAMLANDI Where stories live. Discover now