84 13 7
                                    

Gıcırdayan kapıyı açan Kanada, uzun bir süre boyunca bomboş, bembeyaz bir odada tıkılı kalmıştı. Eski günleri geride bırakmanın mutluluğu ile etrafına baktı, yeni ve dopdolu odasının kokusunu içine çekti. Biraz is, biraz kükürt ve bolca parfüm kokuyordu. Kendi kendine "Parfüm mü?" diye mırıldandı. Odanın bir köşesinden "Oh? Demek yeni oda arkadaşım sensin. Hoşgeldin, otursana." diye kıkırdayan bir ses geldi.

"Oturmak mı? Nereye?"

"Işıkları aç gerizekalı."

Işıkları açan Kanada odanın sol köşesinde cildi soyulmuş bir kitap okuyan sakin ve narin görünümlü kıza baktı. Yatakta oturmuş, sırtını suvara dayamış, elindeki kahve fincanından espresso içiyordu. Deli gömleği giymiş çocuğa yani Kanada'ya garip garip baktı, Kanada da ona garip garip baktı. Bakışmadan sıkılan kız aynı sakinlik ile son bir sayfa okuyup kitabı bıraktı. Ayaklarını yere sarkıttı, sırtını kamburlaştırıp çıkarttı ve dirseklerini dizlerine dayayarak kafasını ellerinin arasına aldı, onu biraz süzdü. "Sen deli değilsin, neden sana deli gömleği giydirdiler?" diye sordu. Kanada boğazını temizleyip, "Hiç. Canları sıkıldı da." dedi, kızın karşısındaki yatağa oturup yine bir bakışma başlatacaktı ki gülümseyen kız deli gömleğini çıkartmaya başladı.

"Senden yardım istemedim?"

"Ama sen deli değilsin?"

"Nereden biliyorsun? Anlayamazsın."

"Bakışlarından ve davranışlarından anlarım, delisen bile o kadar değilsin."

"Emin olamazsın ya?"

"Zır deli olduğunu mu söylemeye çalışıyorsun? Öyleyse şunu bil, deli olmadığını ayrıca hemşirelerden biliyorum."

O sırada deli gömleğini çoktan çıkartmış olan kız geri çekilip gömleği bir kenara fırlattı. "Aşağılık gömlekler. Kesinlikle yatağa bağlanmayı tercih ederim." diyerek geçiştirdi ve kitabını okumaya devam etti. Kanada tek kaşını kaldırdı ve kızı süzmeye başladı. Normal bir hastadan farkı yoktu, sadece yetersiz beslenmiş ve dövülmüş gibi duruyordu. Minyon tipli bir kızdı, saçlarının bazı kısımları yanmıştı ve vücudunda türlü türlü eski yaralar vardı. Ona büyük geldiği bariz olan hasta önlüğünü düzeltip iç çekti;

"Bana dik dik bakmasan diyorum? Canımı sıkıyor."

"Oh, afedersin."

"Sağol."

...Sessizlik? Evet, kız fazla sessizdi. "Herkese karşı böyle misin?" diye sordu Kanada. İç çeken Ukrayna "Umursamıyorsun, neden soruyorsun?" diye cevapladı.

"Umursamadığımı nereden çıkardın?"

"Senin gibiler böyledir. Birilerini benim odama sokmadan önce onlar hakkında hazırladıkları dosyaları okumama izin verirler. Eh, psikopatmışsın? Şu ana kadar hiç birini öldürdün mü?"

"Dosyada yazıyor olmalı."

"Yazıyor, ama senin ağzından duymak istiyorum."

"Birkaç kişiyi..."

"Her gün bir tane demek istedin herhalde? 365 gün içinde 365 kişi. Oh pardon, bu sadece ilk seneydi. Sevdiklerini de öldürmüşsün, 34 hastane çalışanını ise ya boğmuşsun ya da odada bulduğun herhangi bir şey ile yaralamışsın. Şu haline bak, acınası."

Bu sefer sessiz kalan Kanada'ydı. Kız ona biraz baktı ve kendi dosyasını uzattı. "Ben Ukrayna," dedi. "Ukrayna Cumhuriyeti, tanıştığımıza sevindim. Ne bilmek istersen orada yazıyor." diye devam edip kitabını okumaya geri döndü.

― ❝Hermione'den.❞

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 20, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Depuis ce jour - UkraNadaWhere stories live. Discover now