Kısa sürede kıyafet işini halletmesini izledikten sonra yanıma oturdu. Derin bir nefes verip ellerini çırptıktan sonra "Gel biraz uyuyalım." Dedi "Akşam yola çıkınca arabada uyumak zor olur." Kafamı sallayıp onayladım onu. Sallanan bir arabada uyumak zor olurdu elbet.

Yatağa iyice yerleşip bedenimi kolları arasına alırken boynuna sokulup gözlerimi kapattım.

***
"Jungkook." Dedi bir ses yavaşça omzumu dürterken. Uykulu bir şekilde gözlerimi kısıkça araladım. "Biraz daha." Dedim uykuya geri dönmeye çalışarak. Yanağımı yasladığım yere sürttüm. Kısık bir kıkırtı duymamla kaşlarım çatıldı.

Gözlerim hafifçe aralanıp kendime gelmeye çalışırken derin bir nefes verdim. "Jungkook hadi kalk, yola çıkacağız." Dediğini duydum Taehyung'un. Artık açılan algımla yattığım yerden huysuzca doğrulup çatılı kaşlarım ve büzülü alt dudağımla bana gülümseyen bedene baktım.

"Tamam kalktım." Dedim elimi yumruk yapıp gözümü ovuştururken. Göğsünden kalktığım için rahatlıkla doğrulan beden beni kolları arasına alıp sıkıca sarıldı ve dudaklarını yanağıma bastırdı. Öpücüğünün şiddetiyle yanağım içe göçerken "Taehyung." Diye sızlandım.

Sonunda dudaklarını ayırıp yataktan kalkan beden "Biraz daha kalırsak kendimi tutamam yerim seni." Dedi. Hazırladığı bohçayı alıp bir hizmetli çağırarak hazırlanan arabaya koymasını istedi ve elini uzatıp yataktan kalkmama yardım etti.

Odada hazırlanan içinde çiçeklerin yüzdüğü suda yüzümüzü yıkayıp yanındaki havluda kurutup zaten kıyafetlerimizle uyuduğumuz için değiştirme gereği duymadan odadan çıktık.

Sarayın ön kapısından çıkıp hazırda bekleyen at arabasına bindik. Arabanın içinde göz gezdirirken kırmızı dokusu dikkatimi çekti. Normallere göre yumuşacıktı oturma ve yaslanma yeri. Dışı ise beyaz üzerine altın işlemeliydi. Çatı kısmından püsküller sarkıyordu.

"Yoongi ve Jimin'in haberi var mı oraya gideceğimizden?" Dedim yanımdaki bedeninin omzuna kafamı yaslarken. Kolu anında omzuma dolandı ve eli saçlarımı okşamaya başladı.

"Kuzgunla mektup yolladım. Çoktan haberdar olup hazırlık yapmaya başlamışlardır." Dedi gülerek. "Gerek yok desemde her gidişimde ayrı bir hazırlık yapıyorlar."

"Sana değer verdikleri içindir." Dedim yanağımı omzuna sürterek. Eli saçlarımdan aşağı kayarak belime sarıldı. Alnıma içini çekip dudaklarını bastırırken huzurla gözlerimi kapadım.

Dudakları alnımdan ayrıldı.  İlerlerken sallanan arabada iki yana sallanıyorduk hafifçe. "Taehyung ben acıktım." Dedim mızmızlanarak. Akşam olmuştu ve kahvaltıdan beri bir şey yeme fırsatı bulamamıştık.

Önümüzde ki boş koltukta duran diğer bohçayı eline alıp bağını çözdü. İçinden çıkan çörekler ile sevinç dolu bir nida çıkardım. "Bunlar nereden çıktı böyle?" Dedim sevinçle elime bir tanesini alıp yerken. Taze olduğu için yumuşacıktı."Acıkacağını tahmin ettiğim için istemiştim mutfaktan." Dedi dolu yanaklarıma bakıp gülerken. Kendisi de bir tanesini alıp benim aksime nazik bir şekilde yemeye başladı.

***

Sonunda yolculuğun sonuna yaklaşırken açık camdan dışarıya, Min Hanedanlığı'nın topraklarına bakıyordum. Hava aydınlanmış, güneşin ışığı ileride gördüğüm nehrin yüzeyini patlatıyordu. Etraf yemyeşildi. Tekerler toprak yolda ilerlediği için araba çok sallansa da şehre yaklaşmamızla toprak yol düzlüğe dönüşmüştü. Araba şehrin içinden geçerken tek katlı küçük evlere ve insanlara bakıyordum. Büyük bir neşe hakimdi. Çocuklar oradan oraya koşuşturup oyun oynuyordu. Yetişkinler ise pazar meydanında tezgahlarında bir şeyler satıyorlardı.

Prince | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin