beş,,

685 95 71
                                    

🧸🧸🧸

Pazar gününün gelmesi ve benim de masa başında uyanmamın üzerinden sadece beş dakika geçmişti.

Başım çatlayacak gibiydi, gözlerim ağrıyordu ve masanın üzerindeki silgi tozları silgimin bittiğini haber veriyordu. Hava gerçekten çok sıcaktı, terlemeye başlamıştım ve dersim olmadığından biraz daha uyuyabilirdim. Ancak yatağımın üzerine bıraktığım ve kopyasını çıkarmaya çıkardığım vişne suyu lekeli çizimlerim durumun ne kadar ciddi olduğunu hatırlattı.

Uyumak yok.

Büyük ihtimalle uyumaktan yüzümde iz çıkmıştı, yüzümü ovuşturarak banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkayıp masama geri oturdum. Saat 1'e geliyordu ve kahvaltı yapmamıştım, evde de bir şey yoktu ve dışarı çıkmak için de fazla üşengeçtim. Telefonuma gelen mesajla şarjı yerlerde sürünen telefonumu aldım ve mesaj atana baktım.

hena:

kahvaltıya gideceğiz
[09.13]

telefonunu da sessize almışsın
[09.15]

jaemin ve hyuck da gelecekti sonra gezecektik biraz
[09.18]

evde yemek de yok ne yapacaksın acaba
[09.20]

😒
[09.21]

Onu geri aramadan mesajlardan çıktım ve esnedim gözlerimi kapatıp. Sandalyeden kalkıp çıplak ayaklarımı sürte sürte mutfağa girdim. Midemi susturmam lazımdı ama buzdolabım bomboştu ve en son geçen hafta evde bir şeyler yemiştim. Dirseğimi mermere yaslayıp neler yapabileceğimi düşünürken kapı çaldı.

Hena gelmiş olabilirdi, ya da Jungwoo olabilirdi. Mutfaktan çıkıp ara hole ilerlerken saçlarımı topladım bileğimdeki tokayla. Ağır hareketlerle kapıyı açıp geri giderken kaşlarımı çattım. Na Jaemin elinde tuttuğu poşetle beraber bana bakarken bunun altından da Hena'nın çıkacağından şüphem yoktu.

"Jaemin?" Kaşlarımı kaldırırken sırıttı. Ayakkabılarını çıkarıp içeri gelirken kenara kaydım geçmesi için. Üzerinde buz mavisi bir kot pantolon ve beyaz bir hoodie vardı. Pembe saçları dağınıktı ve alnına dökülüyordu. Benim üzerimde ise kedili pijamalarımdan başka bir şey yoktu. Rezillik.

"Hena senin ne kadar aptal olduğundan bahsetti ve beni de buraya yolladı. Yemek yokmuş evde."

Onun arkasından ilerleyip ben de salona geçtim, onu dinlerken Hena'nın nasıl saçma bir plan yaptığını düşünüyordum. Yılan.

"Dışarıdan sipariş edecektim, gelmene gerek yoktu."

"Bahanem oldu." dedi tek seferde. "Sana yardım etmek için gelecektim zaten."

"Yeteneksiz olduğunu söylemiştin." diyerek sağında kalan tekli koltuğa oturdum. Omuz silkti ve poşeti kucağına çekti. Bağlı olan düğümü açarken kaşlarını hafifçe çattı, ardından da tırnaklarını geçirmeye başladı düğüme. Ben boş bakışlarla ona bakarken açması ile yerinde zıpladı hafifçe.

"Oldu."

"Garipsin gerçekten."

"Çok konuşma da gel buraya." Ayaklarını kendine çekip bağdaş kurarken yiyecekleri ortaya koymuştu. Ben de onun gibi bağdaş kurdum ve karşısına oturdum. Çok garipti.

"Hızlı ye, sonra çizimlerim bitmedi diye dert yanma bana."

Gerçekten garipti.

🧸🧸🧸

BOYFRIENDWhere stories live. Discover now