34- Nişan Gecesi

180 35 62
                                    

Nişana bir gün kalmış ama  Gülbahar,  kızının öz babası Metin'e davetiye göndermemişti. "O kim oluyor ki? Kızımın bir tane babası var o da rahmetli eşimdi." diyordu. Yeşim de aynı fikirdeydi. Ancak Feyzi bey,

"Gülbaharcığım,  haksızsın demiyorum, haklısın ama Metin, kalp piliyle yaşıyor.  Kızının mürüvvetini görsün bence.  Bir şey olursa, pişman olup, üzülmeyin diye söylüyorum yine de sen bilirsin."

deyince Gülbahar:

"Metin'in kalbine pil mi takılı Feyzi Abi?"

diye sordu. Adamın bizzat ricasıyla, rahmetli eşinin eski patronuna artık "Abi" diyordu. E, sonuçta dünür olmuşlardı. Hanım, bey gibi resmi sıfatlar çok soğuk  kaçıyordu.

"Evet,  oğlunun ölümü, kızının yaptıklarından sonra pille yaşadığını biliyorum ama benden duymuş olma. Basından bile sakladılar. Hastaneye geçmiş olsuna gittiğimde öğrendim. Doktoru da yaşadıklarını kaldıramadı dedi. "

Böyle olunca Yeşim de, Gülbahar da inat etmediler ve Metin'e davetiye gönderildi. "Beni davet etmez" diye düşünen adamcağız, zarfı görünce o kadar sevindi ki, bir an tüm yaşananları unuttu. 

"Keşke yıllar önce korkak davranmayıp, Gülbahar'a ve karnındaki bebeğe sahip çıksaydım. Şimdi ne oğlum ölecek, ne de öz kızım aranan bir suçlu olacaktı. Hepsi benim kabahatim...." 

diyen adam bin pişmandı ama son pişmanlık fayda etmiyordu.  Tabii bunu eşine söylemedi. Tek başına gidecekti kızının nişana.

Nihayet nişan günü geldi.

Nezahat'ın terzisi, Yeşim için su yeşili, şifon bir nişan elbisesi tasarlamıştı. Aynı renk topuklu ayakkabıları da şıklığını tamamlıyordu. Eve gelen kuaför, kızın siyah saçlarını  zarif bir topuz yaptı. 

Güvenlik her önlemi almıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güvenlik her önlemi almıştı. Davetiyesi olmayan kimse bahçe kapısından içeri alınmıyordu. Serdar, hayatını kurtaran Feridun'a davetiyeyi eliyle vermişti. Nişan saati yaklaştıkça gıcır gıcır BMW'ler, Mercedes'ler, Cherokee jipler, Bentley'ler  avluya sıra sıra dizilirken,  her yanı boyalarla yamalı arabayı gören diğer davetliler bıyık altından güldüler. Feridun, IQ'sü yüksek biri olarak en doğrusunu yapıyordu. Her an bir suçluyu takip ederken arabayı çarpabilir, mahsus birine toslayabilir ya da kötü adamlar kendisini sıkıştırabilirdi. İkide bir arabasını tamire verecek hali yoktu. Ama her zamanki salaş, fitilli kadife pantolon yerine siyah takım giymiş, şık bir kravat takmıştı, piposu elindeydi, malikâneye girene kadar biraz daha tüttürecekti. Görenler ressam, heykeltraş filan sanıyordu.

O sırada Yeşim'in cep telefonu çaldı, ekrana baktı. Tanımadığı bir numaraydı. Şüpheyle açtı.

"Alo? " dedi. Karşı taraftan telaşlı bir ses geldi:

YEŞİM (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin