Ben zaten ölüyüm

En başından başla
                                    

Haklıydı. Ama o adamın aldığı her nefes canımı yakıyordu. Hyunjin'in yüzüne bakıp buruk bir şekilde gülümsedim. "Ben zaten ölüyüm Hyunjin. O adamlar sadece bedenimi yok edebilirler. Benim ruhum ölü."

Hyunjin elini destek olurcasına bacağıma koyduğunda kasıldım. "Eğer gerçek bir intikam almak istiyorsan o adamın nefesini kestiğinde sen nefes almaya devam edeceksin Felix. O adamı öldürdüğünde sen de öleceksen alacağın intikam intikam olmaz. O yüzden hep birlikte mantıklı bir şeyler düşüneceğiz. Olaya direkt dalmak yerine mantıklı hareket etmemiz lazım."

Hyunjin konuşmasını bitirdiğinde dolan gözlerime engel olamadan kollarımı boynuna doladım. Bir süre sonra onun da ellerini belimde hissettiğinde gülümsedim. "Neden yapıyorsun? Neden sadece birkaç gündür tanıdığın birine böyle tehlikeli bir meselede yardım etmek istiyorsun?"

Hala sarılırken ellerini saçlarımda gezdirdi. Bu hareketi beni o kadar mayıştırmıştı ki şu an boynuna sokulup uyuyabilirim. "Bilmiyorum." istemesem de yavaşça ondan uzaklaşıp dolu gözlerimle gözlerine baktım. Rahatlatmak istercesine gülümsediğinde ben de gülümsedim. "Çocukların bundan şimdi haberi olmasın özellikle Minho ve Jisung evlenme teklifinden sonra anlatırız onlara."

Hyunjin onaylar anlamında başını salladıktan sonra elimdeki izmariti alıp kendisininkiyle birlikte kül tablasına attı ve ayağa kalktı. "Geliyor musun yoksa burada kalmaya devam mı ediyorsun?" Söylediği şeyle ayağa kalktım ve birlikte balkondan çıktık. Merdivenden aşağı inip çocukların yanına ilerledik.

Minho yoktu ve Jisung'un yüzü biraz asıktı. Onun dışında diğerleri hala bağıra bağıra gülerek konuşuyorlardı. Hyunjin eski yerine giderken ben de Jisung'un yanına oturdum. "Niye astın bakalım o sincap suratını?" Jisung'un gözleri dolduğunda diğerlerine çaktırmadan kolunu tuttum ve benimle gelmesi için başımla dış kapıyı işaret ettim.

Lucas, Chris ve Hyunjin'in yanında fazla rahat edemeyeceğini biliyordum ve ağlamak üzere olduğunun da farkındaydım. Jisung'la birlikte bahçeye çıktık ve salıncaklara yerleştik. "Dökül." Jisung'un gözünden düşen yaşı sildiğimde gökyüzüne bakarak gelen yaşlarını geri göndermeye çalıştı.

"Minho sürekli telefonda birileriyle konuşuyor ve ben gelince panikleyerek kapatıyor veya daha sonra arayacağını söylüyor. Sürekli aniden haber vermeden bir yerlere gidiyor ve sorduğumda yalan söylüyor. Biraz önce de birisiyle mesajlaşıyordu birden gitmesi gerektiğini söyleyip çıkıp gitti. Felix Minho'yu çok seviyorum ve gerçekten düşündüğüm şeyi yapıyorsa dayanamam. Onsuz yaşayamam yapamam."

Ağlamaya başlayınca ona sarıldım. Nasıl teselli verebilirdim ki? Gerçeği söyleyemezdim ama böyle olmasına da izin veremezdim. Omuzumda bana sarılıp ağlarken "Ne olur yapmasın." Diye sayıklıyordu.

"Minho'nun seni ne kadar sevdiğini biliyorsun değil mi? Böyle bir şeyi asla yapmayacağını da biliyoruz. Son zamanlardaki davranışlarını buna yormakta haklısın kim olsa böyle düşünürdü zaten ama karşındaki kişinin Minho olduğunu düşünerek hareket et. En az senin onu sevdiğin kadar çok seviyor seni hepimiz biliyoruz. Sadece zamana bırak eminim düşündüğün gibi bir şey yoktur."

Yaşlı yüzüyle birlikte ilgiyle beni dinliyorken yanaklarını sıktım. "Ya çen üzüydün mü?" Gülerek yanaklarını sıkmaya devam ettiğimde elime vurdu. "Salak hayati bir mesele konuşuyoruz ciddi ol." Kahkaha attığımda göz devirdi ve yerden bir kar alıp suratıma fırlattı. Kar gözlerime girince sesli bir küfür savurdum.

"Şimdi sıçtım ağızına sincap suratlı." Ayağa kalkıp yerden bir kar aldım ve top haline getirdim. "Savaş mı istiyorsun? Gel o zaman bebeğim!" Sonlara doğru bağırarak söylediği şeyle elimdeki karı ona doğru fırlattım ama eğildiği için üstüne gelmedi. "Hahaha ıskaaa."

Killer Love | Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin