ağaçların dalları kırgındı yusuf ormanda yalnız.

88 15 8
                                    

“gidelim buradan, yusuf.”

züleyhâ ellerini dizlerinde toplamış, yüzünde biraz telâşlı biraz heyecanlı bir ifade ile yusuf'a bakıyordu.

yusuf koca cüssesini koltuğa yaslamış, omuzları düşük bir şekilde oturuyordu. züleyhâ'nın dizlerinin üzerinde duran ellerini tuttu.

“gidelim, züleyhâ..”

derin bir iç çekti. devam etmesi, bir şeyler söylemesi için züleyhâ bekledi, yusuf gözlerini kaçırdı, sustu.

“seni yıllardır tanıyorum, yusuf. esâsen güleryüzlü, şen olmanla yanaşı bazen öylece yürüdüğünün, -nereye gittiğini bile bilmeden yürüdüğünün- ani dalgınlıklarını gizlediğinin şâhidiyim. fakat..” züleyhâ, başını önüne eğdi. bu defa yusuf'un gözleri, züleyhâ'nın yüzündeydi.

“fakat yusuf, hiç bir zaman bu kadar dağılmamıştın. annenlerin yüzüne baktığın yok, geçen gün gördüm..çok üzülüyor.” züleyhâ gözlerini yusuf'un gözlerine değdirip, nefes aldı. “yusuf,” dedi, “burada yolunda gitmeyen şeyler var, biliyorum. lütfen gidelim buradan.”

yusuf tebessüm etti, “gideceğiz züleyhâ'm, gideceğiz. aklıma yatmayan uygunsuzluklar var, kendimi taşıyamıyorum daha ellerimde, sana nasıl uzatayım bu elleri? sanki bir yola çıksak, boynumuz bükülecek. şimdilik bağışla beni,”

yusuf derin bir âh çekip, züleyhâ'nın saçlarına değindi. elinin tersi ile usul usul dokundu, gözlerini yumdu, “ruhuma şifâsın, züleyhâ.” diye mırıldandı.

züleyhâ âni bir hareketle yusuf'un göğsüne yasladı başını. gözlerini sıkıca yumup, kollarını yusuf'un bedenine sardı. yusuf öyle içten gülümsedi ki o an, biri görse “ömrü hayatında bir daha böyle gülemez bu oğlan!” diye konuşur dururdu. fakat yalnızlardı..ve züleyhâ, yusuf'un göğsüne başını dayadığı an, yusuf züleyhâ'nı son nefesini allah'a verenedek seveceğini anladı.

yusuf'un kolları da ilk kez züleyhâ'nın beline tereddütsüzce dolandı, çenesini saçlarına dayayıp derin bir iç çekti.

“rabbimin toprağına girmeden önce, saçlarının kokusunu içime çekmek züleyhâ..tam bu ân allah'tan beni öldürmesini diledim, beni bağışla,”

züleyhâ sustu, tutamadı kendini, ağladı yine biraz.

yusuf daha sıkı sardı göğsüne züleyhâ'nı. az aralıklarla derin nefesler alıyor, göğsü içine sığmıyordu sanki yusuf'un.

“züleyhâ,” dedi, derin bir âhın ardından ikinci defa, “bırakılmış bir köşebaşının en güzel tanımıdır adın.”

18 yanvar, 2021-02:00

13 gülümsəyirəm

neresinde yanıldık biz bu yaşamın züleyhâ?*Where stories live. Discover now