"Eve gittiğimizde uyu, yarış sabaha kadar sürecek." Jisung başıyla onaylarken el ele okuldan çıkmışlardı. İkisi de sessizce yürürken otobüse binmiş, dolu olduğu için ayakta kalmışlardı.

"Duş almak istiyorum ama yanımda iç çamaşırım yok."

"Benimkilerden giy. Çok mu rahatsız? Uyurken giyersin yıkarız kıyafetlerini." Jisung omuz silkti. "Hiç hoş değil."

"Elimden bu kadarı geliyor güzelim." Jisung büzdüğü dudaklarını gülümsememek için birbirine bastırırken Minho yanağından makas alınca kendini tutamamış ve kıkırdamıştı. "Komik miyim?"

"Alışamadım daha." Minho başıyla onaylayıp küçüğünü kolları arasına alarak dudaklarını yanağına bastırmış, yüzlerce minik öpücük bırakmıştı. Jisung da ona sokulurken gözlerini kapatmıştı. "Uyumak istiyorum."

"Evde uyursun, burada uyuma şimdi."

"Bebeko?"

"Bebeko deme bana, çok garip." Jisung omuz silkerek geri çekilip ellerini sevgilisinin yanaklarına koydu. "Bebeko, bebeko, bebeko, bebe-" Minho'nun dudakları sözünü keserken geri çekilip dudağını yaladı.

"Dur ya ne diyeceğimi unutacağım. Unuttum bile Minho, hoşuna gitti mi?"

"Demek ki çok önemli değilmiş." Jisung gülerken Minho gülüşünü öpüp daha sıkı sarıldı.

Durağa kadar sarmaş dolaş yolculuk yapmış, indiklerinde hızlıca eve girmişlerdi. Jisung istediği gibi banyoya girip güzelce duşunu alırken Minho ona kıyafet çıkarmış, atıştıracak bir şeyler hazırlamak için mutfağa geçmişti.

Jisung, duştan çıkıp pijamaları üzerine geçirmiş, baksıra dil çıkarıp yatağın üzerinde bırakarak koşarak mutfağa gitmişti.

"Sev-gi-lim!"

"Efendim?"

"Sen de söylesene."

"Efendim sevgilim, söyle güzelim." Jisung gülerek Minho'ya arkasından sarılmış, çıplak tenine, kürek kemiklerinin arasına, ılık bir öpücük bırakmıştı.

"Gıdıklandım."

"Bana ne, çok yumuşak bir daha öpeceğim." Jisung, Minho'nun kahkahaları eşliğinde onu öpüp dururken Minho masayı kurmayı bitirmiş, sevgilisini kendisinden ayırarak masaya oturtmuş ve yemeye başlamıştı. Jisung yemek yerken iyice mayışmış, Minho'yu da alıp yatağa geçerek ona sokulmuştı.

Minho, küçüğünün belini okşarken altındaki pijamanın inceliğinden fark ettiği şeyle büzüşen dudakları öptü. "İçine bir şey giymemişsin."

"Böyle daha rahat, sevmiyorum onu." Minho, mırıltılarla konuşan çocuğa gülerek saatini kurarak gözlerini kapattı.

Gece üçte uyanmış, Jisung'ı uyandırıp duşunu alarak bir şeyler atıştırmış ve kıyafetlerini giyinmişti. Jisung da mıymıntı hareketlerle üzerini değiştirip kuruyan iç çamaşırını ve Minho'nun kıyafetlerini üzerine geçirmiş, Uykulu uykulu Minho'nun elinden tutarak evden çıkmıştı.

Apartmanın garajına inip, spor arabaya ulaştıklarında Jisung neye bindiğine bile bakmadan kendini ön koltuğa atıp uyumaya devam ederken Minho gülerek arabayı çalıştırmış ve sürmeye başlamıştı.

"Jisung?"

Anlamsız mırıltılar çıkardı.

"Güzelim. Bak yarış alanına yaklaşıyoruz." Jisung yerinde rahatsızca kıpırdanıp gözlerini açmış, etrafa bakınıp gözlerini kocaman açmıştı. "Oha bu bir rüyaysa uyanmak istemiyorum. Araba süren Lee Minho çok seksi!"

"Güzel haber bu bir rüya değil." Minho yamuk bir sırıtışla sevgilisine bakarken Jisung yutkundu. "Harika, yine rezil olduk."

"Alıştım artık tepkilerine güzelim. Aldın mı uykunu?"

"Aldım, bekle, bu araba Audi mi?" Minho onu başıyla onaylarken Jisung şaşkınlıkla arabanının için incelemeye başladı. Hayran kalmıştı.

Minho başını iki yana sallayarak derin nefes alıp, boş yolda hızını arttırdı.

"Yavaş sürsene! Karanlıkta göremiyorsun bile yolu!"

"O kadar para bayıldım bu arabaya, radar sistemden yolu takip edebiliyorum." Jisung başıyla onaylayıp etrafı izlemeye devam ederken ışıklandırılmış bir alana girince yavaşlayan arabayla geldiklerini anlamıştı.

Arabaların oraya arabyı bırakıp toplanan insanların arasındaki arkadaşlarına ilerlediklerinde Felix koşarak Jisung'a sarıldı.

"Öldürecektin hani beni?"

"Sayende Changbin'le çıkıyoruz sincabım, ne öldürmesi?" Felix heyecanla konuşurken Jisung gözlerini kocaman açıp onunla zıplamaya başlamıştı.

"Buraya gelin Felix!" Felix, onu çağıran Changbin'in yanına ilerlerken Minho sevgilisine göz ucuyla bakıp Chan'ı dinlemeye devam etti.

"Yarışın rotasını değiştirmek istemişler bu sene de. Bir saatlik rota belirlenmiş, GPS'i paylaştılar ama emin değilim, hileli olduğunu düşünüyorum."

"Önceki haritayı neden kullanmıyorlar?" Jeongin, Seungmin'e doğru dönerken Seungmin iç çekti. "O yollara çevirmeler ve radar sistemleri konuluyor artık."

"Kötü olmuş." Jeongin sevgilisinin ciddiyetle yarış hakkında konuşmasını dinlerken Jisung kaşlarını kaldırdı. "Vay be, çok seksi görünüyor dördü de."

"Ciddi olduklarında aşırı havalılar." Seungmin, fotoğraflarını çekerken konuşurken Felix Jisung"a döndü.

"Minho'ya Changbin kopilotluk yapacak."

"Bireysel değil mi?"

"Hayır, takım oyunu. İki arabanın da çizgiyi geçmesi gerekiyor bir okulun ikinci tura yükselmesi için. Geçen sene kolayca yükselmiştik ama bu sene Yedam fazla hırslı." Jeongin konuşurken çalan holigan düdüğüyle herkes yerlerini almaya başlamıştı.

Minho arabaya oturmuş, kapıyı kapattıktan sonra aklına gelen şeyle arabadan inip kalabalığın arasında kalan gence ilerleyerek ellerini yanaklarına koymuş ve fazla uzun olmayan bir öpücük bırakmıştı. "Şans dile ve Felixlerden ayrılma güzelim."

"Dikkatli sür." Minho başıyla onaylayarak ondan ayrılıp hızla arabasına yerleşirken Jisung'ın kalbi ağzında atıyordu.

Yarış arabalarının arkasındaki araba aralarından geçip onlardan önce ilerlemeye başlarken drone'da yükselmeye başlamıştı.

Güzel kızlardan biri elindeki kırmızı fularla beraber arabaların arasından yürüyüp başlangıç çizgisinde dururken herkes yarışın başlamasını bekliyordu. Kız elindeki fuları havaya kaldırıp, settçe indirdiğinde bütün arabalar motoru bağırtmaya son verip hızla oradan ayrılmıştı.

Silent°  [ MinSung ]Where stories live. Discover now