Happy B-Day ¹⁵

Start from the beginning
                                    

"Yuki, getirdiğim keki hatırlıyor musun?"

"Yine mi getirdin?" Heyecanla sorduğunda Minho başını iki yana sallayıp Jisung'ı gösterdi. "Jisung abin yaptı keki."

"Bir daha istiyorum!" Yuki ona dönüp heyecanla konuşurken Jisung gülümsedi. "Bir daha yaparım ama bugün kekimiz var."

"Doğum günüm bugün, Yuki." Yuki babasına dönerken Minho elindeki kutuyu ona verdi. "İyi ki doğdun bebeğim."

"Teşekkür ederim babacım." Yuki kutuyu açmakla cebelleşirken Minho pastayla ilgilendiği için Jisung uzanıp yardım etti. İçinden çıkan arabaya gözlerini kocaman açarak bakmıştı Yuki.

Jisung, onun heyecanlı haline gülerken Yuki arabayı alıp kutuyu Jisung'ın eline bırakmış ve dönüp arabayı masanın üzerinde sürmeye başlamıştı. Minho sonunda mumu yaktığında gülümseyerek pastayı oğlunun önüne getirdi. "Gözlerini kapatıp dilek tut." Jisung heyecanla konuştuğunda Minho göz devirdi. Bütün hurafelere inanıyordu Jisung.

"Bir an önce babamla uyuyabilmeyi diliyorum."

"Ama içinden söylemliydin." Jisung dudak büzerken Yuki de dudak büzdü.

"Kabul olayacak mı?" Jisung tam onaylayacakken Minho araya girdi. "Olacak babacım, neden olmasın? Seninle tekrar beraber uyuyacağız. Okul bitsin, söz." Yuki sevinçle mumu üflemiş, eğilip dilini çikolatalı kremşantiye sürtmüştü. Minho yüzünü buruşturarak pastayı masaya koyarken Jisung gülerek hediye kutusunu uzattı.

"Açamam ki."

"Baban açsın." Jisung masaya yaslanırken Minho kutuyu açmış, Yuki'nin eline alıp, okuyamayınca fırlattığı için yere düşen kağıdı eline almış ve gülümseyerek Jisung'a dönmüştü.

"Bu ne?"

"Gerçekler. Bu kez inkar edemeyeceğin gerçekler." Jisung, hediyesini bir an önce giyinmek için üzerindeki montu çıkarmaya çalışan çocuğa yardım etmiş, montu ona giydirip biraz büyük gelmesine gülümsemişti. "Seneye tam olur."

"Çok yakıştı benim yakışıklı oğluma." Minho yaklaşıp oğlunun kapüşonunu kapatarak onu severken Jisung güldü.

Çok hoş olmuştu.

Yuki, kahkahalar atarak yere inip koşturmaya başlarken Minho pastayı kesmiş, kaydıraktan kaydıkça gelip azğını açan oğluna yedirmişti. Jisung ve kendisi de yerken kimse konuşmamış, pastaları bitene kadar sadece Yuki'nin çığlıklarını dinleyip onu izlemişlerdi.

Artık gitme vakti geldiğinde Minho eşyaları toparlamış, Jisung çöpleri atmıştı. Yuki, Jisung ve Minho'nun elinden tutarak yetimhaneye yürürken başını kaldırıp Jisung'a döndü.

"Jisung... abi?"

"Efendim?" Jisung hafifçe eğilerek yürümeye başlarken Yuki konuştu. "Seni çok sevdim, yine gel. Ama oyun oynayalım bir dahakine."

"Oynarız, gelirim tabii." Yuki gülerken babasına döndü. "Hyunjin abiyi özledim."

"Beyefendinin aklı bir karış havada... Pazartesi onunla geleceğim tamam mı?" Minho, kinayeli mırıltılarının ardından oldukça sevecen bir sesle konuştuğunda Jisung kıkırdamıştı. Minho, oğluna karşı daha önce hiç görmediği kadar sevgi doluydu.

"Yaşasın!" Yuki heyecanla bağırırken Önüne geldikleri yetimhaneyle ellerini daha sıkı tuttu.

"Baba, istemiyorum... Götür beni de eve."

"Hep aynı konuşma." Minho oğlunu kucağına alırken elindeki karton poşeti Hyerin Hanım'a uzattı.

"Gitme." Yuki babasının boynuna sıkıca sarılırken Minho iç çekti.

"Yine geleceğim."

"İstemiyorum, gitme." Yuki ağlamaya başlarken, Jisung da dudaklarını dişledi.

"Bak bana, ne konuştuk biz? Bugünden sonra otuz beş kere daha geleceğim ve son gelişimde beraber döneceğiz. Her seferinde sana kaç kere gelmem gerektiğini söyleyeceğim tamam mı?"

"Ama ben üçe kadar saymayı biliyorum." Yuki, yanaklarını silen babasına dört parmağını göstererek konuştuğunda Minho gülerek oğlunu öptü.

"Şöyle yapalım o zaman. Bütün parmaklarını düşün, ayaklarındakini de." Yuki onaylarken Minho Jisung'a döndü. "Ellerini açsana. Heh, bak, Jisung'ın parmakları da açık. İşte o kadar gün sonra alacağım seni. Çok değil."

"Zaten dilek tuttum ki. Haha." Minho gülerek oğlunun yanağını öptü. "Evet, dilek tuttun. Otuz beş kere donra seni alacağım, söz. Şimdi Hyerin Hanım'la beraber odana gitme vakti. Yemeklerini-"

"Ye ve zorluk çıkarma. Zorluk çıkarırsan görüşmemize kızarlar." Minho gülümseyerek oğlunu yere bırakıp saçlarını karıştırdı.

"Aferin benim zeki oğluma. Pazartesi görüşürüz."

"Kaç gün sonra?"

"İki gün sonra." Yuki üç parmağını kaldırıp uzattı. "Bu kadar mı?"

"Hayır," Küçük avucuna bir öpücük bırakıp bir parmağını daha kapattı. "Bu kadar sonra."

"Azmış, görüşürüz babacım."

"Görüşürüz bebeğim." Minho yerden kalkarken Jisung Yuki'ye el sallıyordu. Minho yanına gelip elini koluna koyarken Jisun çocuğa öpücük atıp yürümeye başladı. Minho tekrar arkasına dönmemiş, dümdüz yürümüştü.

"Çok şirin."

"Öyle." Minho iç çekip ellerini montunun cebine koydu. "Şimdiden özledim."

"Neden okulu bekliyorsun?"

"Ben okuldayken ona kim bakacak?" Jisung başıyla onaylarken çoktan durağa gelmişlerdi.

"Annem çalışmıyor. Ona bakabilir."

"Üç ay mı? Birkaç hafta olsa neyse." Jisung dudağını dişledi. Annesi bebekleri severdi ki Yuki'ye seve seve bakabilirdi.

"Ama-"

"Yine işime burnunu sokuyorsun."

"Yuki dileğini sesli söyledi, dileğinin gerçekleşmeme ihtimali çok yüksek." Jisung endişeyle konuşurken Minho göz devirdi.

"Hurafelerin ve sen..." Gelen otobüse kartını basıp boş olan ikili koltuğa yerleştiğinde Jisung da yanına yerleşti.

"Minho, bir gece de olsa onunla uyuman lazım."

"O zaman onu bırakamam." Minho, sessizce konuşurken Jisung ona dönüp konuştu, daha çok sızlanmıştı.

"Annem yardım eder. Her sabah duraktan onu alır ve bir okuldan dönerken gelip bizim evden alırsın. Minho, dileği gerçekleşsin."

"Hayır, onu annene bırakmak istemiyorum. Onunla tamamen kendim ilgilenmek istiyorum bu yüzden 12 hafta bekleyebilirim. Minho cama yaslanırken Jisung başıyla onayladı.

"Umarım vazgeçer ve haftaya Yuki'yi yanına alırsın. İnatçı keçi."

"Bir daha seni getirmem." Minho ona dönmeden konuşunca Jisung kollarını çaprazlayıp arkasına yaslandı.

"Küserim ben de."

"Küs." Minho gülerken, Jisung ona dil çıkarıp kulaklığını taktı. "Küstüm."

"Güzel." Minho gözlerini kapatıp, derin bir nefes aldı. Jisung'ın teklifini tartıyordu kafasına.

Silent°  [ MinSung ]Where stories live. Discover now