Merhaba. Bir gün erken gelebilecek miyim gerçekten merak ediyorum. Uzun zamandır bir şeyler yazmıyordum ve bir anda yazma isteği geldi. Bölümü az önce tamamladım ve hemen paylaşıyorum. Gerçekten bekleyen varsa teşekkür ederim. Güzel okumalar. <3
.
Annemler gideli iki gün olmuştu ve ben bu iki gün boyunca evdeki hizmetlilere de izin vermiştim üstelik izinlerinin 2 hafta daha süresi vardı. Annem bunu bilse böyle bir şeye izin vermezdi fakat sonuçta bu ne benim ne hizmetlilerin işine gelmezdi.
Tek başıma olduğum için ev de fazla dağılmamıştı zaten, saat 18.15'i gösterirken ben çoktan uyanmış olsam da yeni odamdan çıkıyor saçımı başımı düzeltip aşağı iniyordum.
Bu gece kızları çağırmıştım birkaç film izleyip, ardından sohbet ede ede sabahlamayı planlıyorduk.
Çok dağınık olmamasıyla birlikte yine de etrafı biraz toplamış mutfağı düzenlemiştim.
Yaklaşık 1 saat böyle geçtikten sonra kapı çaldı, pat pat adımlarla gidip kapıyı açtığımda kocaman gülümseyen Lalisa ve Roseanne görüntüsü ile karşılaşmıştım.
"Hoş geldiniz!" onları evime normal zamanlarda pek çağıramazdım, ya ailemin iş toplantısında ya da şehir dışında olması gerekirdi fakat şimdi bunu yapabiliyor olduğum için mutluydum. En azından artık arkadaşlarımı ne zaman istesem çağırabileceğim boş bir evde yaşıyordım.
"Hoş bulduk şeker!" Lalisa hemen üzerime atlayıp sarıldı, ben de gülümseyerek kollarımı ona dolayıp patpatladım. Roseanne ile de aynı şeyleri tekrarladıktan sonra içeri geçtik.
Herkes koltuklara yayılmıştı. Lalisa telefonu ile bakışırken Roseanne'in bir karın ağrısı olduğunu fark edip mutfağa giderken peşimden çekiştirmiştim.
"Bebeğim iyi misin sen? Soluk görünüyorsun." bir şey anlatmasını beklemiyordum aslında, ben içime kapanıksam eğer Roseanne bu konuda benim 5 katımdı. Sorunları olduğunu biliyordum. Herkes gibi onun da sorunları vardı ama bir şekilde bana anlatmasını ona destek olmayı istiyordum işte.
Kafasını birkaç saniye daha eğik tuttuktan sonra kaldırdı ve bana baktı, "Jennie bilmiyorum bir şeyler oluyor. Anlamlandıramadığım şeyler. Yanlış yapıyor hissine kapılıyorum, doğru gelmiyor. Anlatamıyorum ama işte kötü hissettiriyor." Bu kadarı, bu kadarı bile Roseanne için yeterliydi. Bu kadar anlatmasını bile beklemiyordum bu yüzden konuyu çok anlamamış olsam da bir şeyler tahmin ediyor ve üstünü eşelemek istemiyordum.
"Üzerine gitmek istemiyorum Roseanne, seni hep dinleyeceğimi biliyorsun, sadece mutlu olmanı istiyorum." Gülümseyip çenesini kaldırdım ve o da ister istemez gülümsedi, onu gerçekten seviyordum.
2 saat kızlarla konuşa konuşa geçmişti, Jisoo'nun neden bu kadar geç kaldığını merak etmiş tam onu arayacakken kapı çaldı. Lalisa kapıya gittiğinde karşımızda sulu gözlerle minik adımlarla içeri giren Jisoo vardı.
Baştan aşağıya inceledim, ne olduğunu merak ediyorduk ama önce bir soluklanması için koltuklara geçmesini bekledik.
"Jisoo? Güzelim noldu, iyi görünmüyorsun." ilk söze atılan Lalisa oldu, Roseanne koltuğun kenarında bağdaş kurmuş birkaç parmağını hafif hafif ağzına vura vura dikkatle Jisoo'yu izliyordu.
"Sanırım bitti. Han ile kavga ettik, daha çok tek taraflı bi kavga desek daha doğru aslında." nefes nefeseydi, ağlamaya devam ediyor bir durgunlaşıp bir tekrar başlıyordu gözyaşları.
