28- Bir Aşk mı Doğuyor?

ابدأ من البداية
                                    

"Niye zahmet ettiniz Nezahat hanımcığım? Ben alışveriş deyince sebze, meyve neyim sandıydım. Mahcup ettiniz." dedi. 

Nezahat Hanım:

"Aaa! Aşk olsun Gülbaharcığım, hiç duymamış olayım, Yeşim benim de kızım gibi oldu Allah kız evlat vermemişti o kadar zevkle yaptık ki alışverişi, ne olur öyle düşünmeyin üzülürüm yoksa. Hadi Yeşimciğim yeni elbiseni giy de bir görelim. Ay bayıldım ben annesi. Manken gibi oldu Maşallah. " diye yanıtladı. Gülbahar kızına döndü:

"Sağolun..eksik olmayın, hadi giy gel kızım. " dedi. Yeşim, sevinçle merdivenleri çıkmaya başladı. Nezahat hanım ekledi:

"Bu eşarp ve şalları da sizin için birlikte seçtik Yeşim'le."

diyen Nezahat Gülbahar'a da çok şık bir eşarp ve şal hediye etti. Gülbahar teşekkür edip, kendi eski başörtüsünü çıkartıp yenisini takarken, Yeşim, üstünü değiştirip geldiğinde Serdar, uzun bir hayranlık ıslığı çaldı.

" Wow! Fıstık olmuşsun."

"Yaaa! "

diyen Yeşim, biraz utansa da, Serdar'ın hayranlık ıslığı  aslında hoşuna gitmişti.

diyen Yeşim, biraz utansa da, Serdar'ın hayranlık ıslığı  aslında hoşuna gitmişti

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.


Tam o sırada zil çaldı ve Şenay, içeri girdi. 

"Nezahat hanım, Zerrin hanım gelmiş. Ne yapayım?" diye sordu.Ev halkı, hem dedektif tembih ettiği, hem de Metin bey, eşinin ve çocuklarının Yeşim'in varlığından haberlerinin olmasını istemediğinden ne yapacaklarını şaşırdılar. Nezahat fısıldayarak konuştu:

"Gülbaharcığım, siz Yeşim'le odanızda saklanın, ses etmeyin."

Gülbahar da alçak sesle

"Tamam Nezahat hanımcığım..." diyerek hemen üst kata çıkmadan önce panikle baş örtüsünü ve şalı da aldılar. Nezahat, Yeşim ve annesi üst kata çıkıp gözden kaybolana kadar bekledi. Sonra yardımcısına döndü.

" Tamam şimdi buyur edebilirsin kızım." dedi.

Zerrin, kocaman bir gülümsemeyle içeri geldi. Serdar'ın annesi:

"Hoş geldin Zerrinciğim ne hoş bir sürpriz!" dedi.

"Hoş buldum Nezahat teyze. Şey, Serdar'a hoş geldin demeye geldim. Soma'dan döndüğünü öğrenince çok sevindim. O kötü geceden beri görüşemedik. Nasılsın Serdar?"

"İyiyim sağol, sen nasılsın?"

"Ay, n'olsun? İşte, okul tatil ya, sıkıntıdan patlıyorum aslında. Fikret arkadaşlarıyla FRP oynuyor, ben de hep istiyordum tenise yazıldım. Seni çok özledim. A? Bu da ne? Madenci şeysi değil mi ?"

Zerrin'in gözüne takılan ve "madenci şeysi" dediği, Yeşim'in yanından ayırmadığı babasının baretiydi. Geldiği gün salondaki bir sehpanın üstüne koymuş. Rahmetlinin bareti diye saygıdan ve hürmetten kimse elini sürmemişti. Nezahat ve Serdar ne diyeceklerini bilemediler ancak yardımcıları Şenay: 

" Ha o mu? Sadullah beyin bareti o, hatıra olarak saklıyor tozunu alacaktım da...."

diyerek tam zamanında durumu kurtardı. Nezahat, iki genci baş başa bırakıp öğle yemeği hazırlığı için mutfağa indi. Zaten oldum olası Zerrin'i sevmezdi. Kız ona hep yapmacık ve paragöz gelirdi. Zerrin, Serdar'a baygın baygın bakıp, etkilemeye çalışıyordu. Gülbahar ve Yeşim odalarında  fısıltıyla konuşuyorlardı.

Gülbahar:

"Günahını almayayım ama senin üvey kardeşlerinin bu işle bir ilgisi olmasın?"

diye sordu.

"Kaçırılmam mı?" 

Annesi evet anlamında başını salladı.

"Ama benim varlığımdan haberi yokmuş ki...nasıl olsun?"

"O da doğru. Ne bileyim kızım. Seninle kim niye uğraşsın? Düşmanımız neyimiz de yok."

Alt katta salonda ise Zerrin'in sabrı taştı.

"Ay! Serdar,  yaşlılar gibi böyle evde oturmasana. Hadi sinemaya gidelim."

"Kusura bakma Zerrin hiç canım istemiyor."

Zerrin, koltuğundan kalkıp nasılsa kimse yok diye Serdar'ın yanına geldi. Sanki küçük bir çocukmuş gibi  onu gıdıklamaya, sıkıştırmaya başladı. Güya bu bir şaka(!)ydı.

"Yaa Serdaaaar! Hadi kalk! Sinemaya gidelim yoksa gıdıklamaya devam ederim!"

"Yapma Zerrin ya! İyi misin?"

Zerrin, Serdar'dan yüz bulmayınca bozuldu. 

"Of! Aman! Aman! Sana da şaka yapmaya gelmiyor!"

"Ne şakası ya? Çocuk muyum ben?"

Zerrin, umduğunu bulmayınca, meyva suyunu içip, taze kurabiyelerini yedikten sonra ayağa kalktı.

"Ama Serdarcığım bak böyle olmadı. Bugün ters günündesin galiba, yine geleceğim ve seninle sinema, konser filan...... bir dahaki sefere böyle surat asma ama hadi gül canım. Çuuuz!"

diyerek gitti. Serdar da rahat bir nefes aldı. Serdar'ın bilmediği bir şey vardı, Zerrin sürekli Serdar'la ilgili hayaller kuruyordu, Serdar'la evlendiğini, Paris'e balayına gittiklerini, Seine Nehri kıyısında el ele dolaşıp öpüştüklerini. Rüyalarında da hep Serdar vardı. Arabasıyla giderken,

"Serdarcığım boşuna bana karşı koyma. Sen benim olacaksın. Kaçış yok bir tanem. "

diyerek kendi kendine gülüyordu. 

28. BÖLÜMÜN SONU



























YEŞİM (Tamamlandı)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن