❌ 39. BÖLÜM ❌

Mulai dari awal
                                    

"Iyi bir öğrenci değilimdir belki de ha?"

Giray gülerek beni biraz daha kendine bastırmıştı.

"Sen merak etme ben iyi bir öğretmenim."

Bu sefer sırıtan ben olmuştum. Giray yorulmuş bir şekilde durup içimden yavaşça çıktı ve beni yere bıraktı. Bu sefer eline lifi alıp üzerine duş jeli sıktı ardından suyun altında biraz köpürtüp güzelce vücudumu yıkadı. Aynı şeyi bende ona yaptıktan sonra beraber kabinden çıkmış ve havlularımızı sarıp banyodan çıkmıştık.

Giray banyoya girmeden ikimiz içinde yatağın üzerine kıyafet bırakmıştı anlaşılan. Ikimiz de seri bir şekilde üzerimizi giyindik ve tekrar banyoya girdik. O kendi saçını yaparken ben de kendi saçımı yaptım. Banyodan çıktıktan sonra Giray telefonlarımızı alıp odadan çıkınca ardından ben de çıktım. Önümde yürüyen Giray'a bakarken yeni fark ettiğim şey ile gülümsedim. Aynı şeyleri giymiştik. Her zamanki gibi siyah postallar ve siyah pantalonlar. Üzerimizde ise siyah v yaka tişörtlerimiz. Beraber aşağı inerken gelen sesleri dinledim. Aşağıya inince salondakileri görmem ile bir an duraksadım fakat sonra kendime gelip merdivenlerden inmeye devam ettim. Herkes burdaydı en önemlisi o kadın da burdaydı Osman, Poyraz ve Zümra denilen kadın üçlü koltuğa oturmuşlardı. Yağız ve Barış ise tekli koltukları kapmışlardı. Giray ikili koltuğa oturup boş yere eliyle vurdu. Ayaklarım istemsizce o yöne doğru ilerleyip bana açtığı yere oturarak, kollarının arasına girdim. Yağız bize bakıp sırıtırken yanındaki Barış'ı dürtüp duruyordu.

"Kıyafetler aynı, yeni duş alınmış, ikiniz de parıldıyorsunuz yoksa se-"

"Yağız yaptığın yapacağın imayı sikerim senin. Rahat dur."

Giray hızla sözünü kesmişti. Yağız ağzına hayali bir fermuar çekip koltuğa yasladı.

"Kahvaltı etmeye mi gitsek ne dersiniz?"

Osman'ın ortaya fikir bana güzel gelmişti. Üstelik kim kalkıp yemek hazırlayacaktı ki? En iyisi dışarda yemekti sonuçta. Herkes onaylayınca ayaklandık. Herkes ceketlerini giyip evden çıkarken biz de deri ceketlerimizi giymiş ve evden çıkmıştık. Poyraz ve Zümra, Poyraz'ın arabasına binerken Osman, Yağız Barış'ın arabasına binmişlerdi. Ben Giray'ın yanındaki yerimi alınca peş peşe ilerlemeye başlamıştık.

"Nasılsın?"

Giray'ın sorusu ile ona baktım. Derince nefes alırken oturduğum yerde dikleştim. Nasıldım?

Kırgın? Hayır, kırlmayacak kadar paramparçaydım zaten.

Üzgün? Hayır, üzgün olamayacak kadar beter bir durumdaydım zaten.

Kızgın? Hayır, sadece kendimden nefret ediyordum.

"Iyiyim."

Ağzımdan çıkan kelimeye ben bile inanmazken, Giray'ın inanmadığını da adım gibi biliyordum. Giray sıkkınca bir nefes çekmişti içine daha sonrada radyoya uzanıp bir müzik kanalında durmuştu. Radyoda çalan Diyar Pala' nın Uzak Ol şarkısı arabanın içinde yankılanmaya başlamıştı. Şarkının başlaması ile Giray da başlamıştı söylemeye ben ise sırtımı kapıya yaslamış hayran hayran onu izliyordum.

"Kimisi yüzüme dost
Kiminin kafada şeytanı çok, çok
Bu yüzden yanıma yanaşır
Sorsan bi çıkarı yok, yok, yok, yok
Görünen ooo, çevremde keneler cirit atar
Pastadan pay için seni satar
Yalnız takılmak en doğru karar

En dibe vurdum off nereye kadar
Kor alevler akar damarlarımda
Kavrulmak ne demek bir de bana sor
Yıllar karışıyo dumanlara
Kafada sorunlar yine bi ton
Çevremde yancılar dolanıyo
Çok oldu çizeli farklı bi yol
Benden uzak ol."

SOĞUK SEMT   Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang