4.6

189 6 1
                                    

Sarhoşluk Şarkısı

1

Bu aralık konuklar birer birer dışarıya ve serin, düşünen geceye çıktılar. Zerdüşt ise kendi gece âlemini; iri, yuvarlak ayı ve mağarasının yanındaki gümüş çağlayanları göstermek üzere, en çirkin adamı elinden tutmuş yürüyordu. Sonunda bütün bu ihtiyar fakat yürekleri ferah adamlar sessizce yan yana dizildiler, dünyanın ne kadar güzel olduğuna şaştılar. Gecenin gizemi yavaş yavaş kalplerini kapladı. Zerdüşt kendi kendine şöyle düşündü: "Bu yüksek insanlar ne kadar hoşuma gidiyor!" Fakat bunu onlara söylemedi. Çünkü onların mutluluğuna ve sessizliğine saygı gösteriyordu.

Fakat bu sırada şaşılacak, uzun bir günün en şaşılacak olayı meydana geldi. En çirkin adam bir defa daha zırlamaya ve kekelemeye başladı. Fakat kelimeler, söylemeye başladığı zaman ağzından birden bir soru çıkıverdi. Derin, duru, iyi bir soru ki dinleyenlerin yüreğini oynattı. "Dostlarım," dedi en çirkin adam, "bugün için ne düşünüyorsunuz? Ben bütün ömrüm boyunca ilk defa olarak yaşamış olduğuma memnunum.

Bu kadarını anlatmak bana yetmez. Dünya yaşamaya değer. Zerdüşt'le geçen bir gün, bir bayram bana dünyayı sevmeyi öğretti. Hayat bu muydu diye, ölüme sormak isterim. Peki, öyleyse bir defa daha!

Dostlarım ne düşünüyorsunuz, benimle birlikte ölüme seslenmek istemez misiniz, hayat bu muydu? Peki, öyleyse Zerdüşt'ün aşkına bir defa daha!"

En çirkin adam böyle dedi. Gece yarısına az bir zaman kalmıştı. O zaman meydana gelen olayı ne sanıyorsunuz?

Yüksek insanlar onun sorularını işitince değiştiklerini ve iyileşme sürecine girdiklerini ve bunları kime borçlu olduklarını fark ettiler. O zaman teşekkürle, saygıyla, okşayarak elini öperek ve kimi ağlayarak, kimi gülerek Zerdüşt'ün etrafında sıçradılar. Yaşlı büyücü keyfinden dans ediyordu. Bazı öykücülerin sandığı gibi o zaman tatlı şarap çoktuysa da tatlı hayat daha fazlaydı ve bütün yorgunluğunu unutmuştu. Hatta o zamanlar eşeğin bile dans etmiş olduğunu anlatanlar vardı. Bunlara göre en çirkin adamın, eşeğe şarap verişi boşuna değildi. Bu doğru olsun, yalan olsun o akşam eşek dans etmemiş bile olsa bir eşeğin dans etmesinden daha garip ve daha önemli şeyler olmuştu o akşam. Kısaca Zerdüşt'ün dediği gibi; "Onda ne var?"

2

En çirkin adam bunları derken Zerdüşt sarhoş bir durumdaydı, bakışı durgundu. Dili kekeliyordu, bacakları sallanıyordu. Kim bilir ruhundan neler geçiyordu? Gönlü uzaklardaydı. İki deniz arasında yüksek bir kavis üzerinde, geçmişle gelecek arasında bir siyah bulut gibi dolaşarak. Yüksek insanlar koluna girince biraz kendine geldi, saygı ve özen gösterenlerin kalabalığını eliyle itti. Fakat konuşmadı. Ama birdenbire kafasını çevirdi. Çünkü kulağına bir ses gelmişti. O zaman parmağını ağzına koyarak "Geliyor!" dedi.

Hemen etrafında sessizlik ve gizem oluştu. Derinlerden bir çan sesi geliyordu. Zerdüşt, yüksek insanların yaptığı gibi, sesi dinledi ve tekrar parmağını ağzına koyarak yine "Geliyor, geliyor, gece yarısı oluyor!" dedi. Sesi değişmişti. Fakat hâlâ yerinden kımıldamıyordu. Ortalık daha sakin ve sessizdi. Herkes hatta eşek, Zerdüşt'ün şerefli hayvanları; kartal ve yılan ve bunlar gibi; Zerdüşt'ün mağarası, büyük, serin ay ve gece. Hep beraber dinliyorlardı. Zerdüşt ise üçüncü defa olarak parmağını ağzına koydu ve şöyle dedi.

"Geliyor, geliyor, geliyor, haydi gezinelim. Saati geldi haydi gece gezintisi yapalım!"

3

Yüksek insanlar, gece yarısı oluyor; kulaklarınıza o eski çanın benim kulağıma söylediği şeyi söyleyin.

Bir insandan fazla görüp geçirmiş olan o gece yarısı çanının konuşması gibi; gizli, dehşetli ve yürekten.

O çan ki babalarınızın acılı kalp darbelerini sayardı.

Böyle Buyurdu ZerdüştWhere stories live. Discover now