-51- Bambaşka Dokunuşlar

Start from the beginning
                                    

"İhtiyaç işte."

 İnsanların içinde fazla konuşmamak için hemen kasaya bırakıp çikolatalarla beraber ücretini ödedikten sonra, dışarı çıkardım Yankı'yı. Arabaya binene kadar büyük bir alışveriş yapacağımızı düşündüğünü, neden bu kadar az şey aldığımızı tekrarlayıp durmuştu.

Eve geldiğimizde bizim hemen ardımızdan Yankı'nın öğretmeni gelmişti. O ikisi salonda ders çalışırken ben kendi kendime oyalanıyordum. Kapının kenarına yaslanıp içeriyi görmeye çalıştım. Görüş alanıma Yankı'nın bembeyaz boynu ve sadece geriye çekildikçe görebildiğim yüzü giriyordu. Güzelliği her geçen saniye daha farklı duygular hissetmemi sağlarken yavaşça yutkundum. Ne ara düşündüm ve ne ara harekete geçtim bilmiyorum ama bir anda salonun ortasında buldum kendimi. Bu kadın artık gitmeliydi.

"Ayaz Bey, bir şey mi oldu?" diye sordu Sinem Hanım.

"Evet, bugünlük dersi erken bitirmeniz lazım." Yankı soru soracak gibi olduğunda ona vakit tanımadan "Arkadaşları gelecek, biliyorsunuz durumları." dedim, artık görüyor olmasına gönderme yaptığım için anlayışla gülümsedi.

"Pekala, bugünlük seni abine erkenden bırakıyorum Yankıcım." kitapları toparlayarak ayağa kalktı. "Kendine iyi bak."

"Sizde..." salondan çıkıp giden kadının ardından şöyle bir baktıktan bana döndü Yankı. "Bu kadının çok güzel olduğunu düşünmüştüm, normalmiş." 

"Sen bırak kadını falan." tek bir hamlede belini kavrayıp kendime çektim. "Bugün abine erken bıraktı seni, duymadın mı?"

"Neden yalan söyledin anlamadım." kollarını boynuma sardı ve ensemdeki saç tutamlarıyla oynamaya başladı.

"Sevgilimi sevmek istiyorum, artık git diyemezdim." alt dudağını ısırarak gülümsedikten sonra kollarını sıkılaştırdı. Allah'ım gözlere  bak...

"Ne yapacağız?" masum sorusuna hafiften gülümseyip dudaklarımızı birleştirdim. Vakit tanımadan alt dudağını içime çekerek, hızlıca emdim. Dudaklarımın arasında doğru verdiği titrek nefesler ve hızıma ayak uydurmaya çalışması, hatta sadece kollarımda olduğunu bilmek  bile vücuduma uyarılar gönderiyordu. Ellerimi kalçalarına kaydırıp kucağıma aldım. Şimdi bu güzelliği odama götürecek ve ciddi anlamda sevecektim.

Merdivenleri bitirip odamıza girdiğimizde nefes nefese dudaklarımdan ayrıldı Yankı. Bedenini nazikçe yatağa bırakıp sweatini yukarı çekiştirdim. Kollarından sıyrılan kumaş parçasını yere attıktan sonra çıplak belini kavradım. Mis gibiydi bu çocuk, mis.

İzin almadan hareket ettiğimi hatırlayıp dudaklarımı aralayacakken ensemi kavrayarak beni kendine çekti Yankı. İsteyeceğim izni dudaklarımızı birleştirerek vermişti. Kollarını, belini ve bacaklarını okşuyor, arada dudaklarından ayrılıp boynuna yöneliyordum. Dudaklarımın arasındaki tenini iştahla emerken vücudunda bırakacağım izleri göreceğini bilmek yaşadığım hazzı arttırıyordu. 

Doğrulup üzerimdeki kıyafeti bir çırpıda çıkarttım. Pantolonumdan da aynı hızda kurtulduktan sonra Yankı'nın pantolonuna gitti elim. Gözlerine bakıp da o isteği görmek gibisi yoktu...hiç oyalanmadan çıkarttım ve diğerlerinin yanına attım. "Ayaz..." nedenini anlamadığım bir şekilde mırıldanıp beni kendine çekti. Omzumda  gezinen küçük ellerinin yanı sıra dudaklarını boynuma bastırıyor, ıslak öpücüklerini sıralıyordu. Gözlerimi sımsıkı kapatıp kendimi tutmaya çalıştım. Öpücükleri göğsüme kadar inmişti, her bir yara izini okşuyor, sonra da usulca öpüyordu.

"Bitiriyorsun beni." bedenini biraz yukarı çekip dudaklarına kapandım. Dilimi Yankı'nın sıcacık diline değdirdiğimde yüksek  sesle inledi. Onu severken çıldırmaktan korkuyordum...çok güzeldi.

Karanlık • [b×b]Where stories live. Discover now